Kapıdan içeriye adımımı attığım zaman gerçekten şaşkına döndüm. Bu kadar yer gezdim, bu kadar mekân gördüm, ama Halikarnas gerçekten dünya çapında bir kulüp olmuş. Las Vegas'ta Hollywood yıldızlarının uğrak yeri olan bir fenomene giriyorum zannettim kendimi bir an. Yıllar öncesinden hatırlarım Halikarnas'ı... O zamanlar yeni yeni büyümeye başlayan Bodrum'un rakipsiz diskosuydu. Ama bu kez sadece Doğu-Batı sentezini değil, dünyanın en yüksek standartlarını toplamış bünyesinde... Bir ara aklıma geldi, Bianca Jagger 70'li yıllarda Stüdyo 54'e at üstünde gidip olay yaratmıştı. Ben de "Acaba faytonla mı gelseydim Halikarnas'a" dedim kendi kendime.

Bianca'nın lafını boşuna etmedik tabii...Onun ve Mick Jagger'ın kızı Jade Jagger, Halikarnas'ın Secret Garden adlı bölümünün tasarımını yapmış ve açılış için Bodrum'a gelmişti. Jade, iki ikonun kızı olmanın yanı sıra dünya jet-set'inin üyesi, müthiş bir ‘parti kızı', hepsinin ötesinde çok da yaratıcı bir tasarımcı. Onunla röportaj yapmayıp da kiminle yapacaktım!

Söylemesi ayıptır, pek çok kişi aynı umudu taşırken Jade'le beraber, kaldığı otelde harika bir öğleden sonra geçirdik. Hakkında merak ettiklerimi sordum, biraz da dedikodu yaptık. Gelin siz de kulak misafiri olun bu tatlı sohbete.

 

Mick Jagger gibi bir baba ve Bianca Jagger gibi bir anne... Jagger soyadını taşımak için halterde olimpiyat şampiyonu olmak gerek herhalde...

Bazen bana "Kimi örnek alıyorsun" diye soruyorlar. Düşünüyorum da onlardan başka kimi alabilirim ki... Sayelerinde genç yaşta nasıl bir insan olmam gerektiğini öğrendim. Başka ikonlar peşinde koşmak zorunda kalmadım anlayacağın...

 

Bunun neresi ağır yük? Gel sen zorluklarından bahset...

O da var tabii... Annem o kadar güzel, babam o kadar başarılı ve şöhretiyle kendini aşmış biri ki, "Nasıl onlar gibi olurum?" diye düşünmeden de edemiyorum.

 

Bir yandan düşünüyorsun bir yandan da şöhret basamaklarını tırmanıyorsun...

Eh, çalışarak ve deneyerek kendi çapımda bir başarı yakaladım aslında...

 

'BEN YAŞAM TARZI SATICISIYIM'

O kadar çok iş yapıyorsun ki, bugün kartvizit bastırsan üzerine ne yazdırırsın?

Aslında ben ‘yaşam tarzı' satıcısıyım... İnsanlara iyi ve mutlu bir yaşam tarzı sunmaya çalışıyorum.

 

İyi işmiş... Peki müşteri çıkıyor mu? Biz de "Her kör satıcının bir kör alıcısı vardır" derler de...

O lafı pek anlamadım ama Tasarladığım mücevherlerden dekore ettiğim evlere, yaptığım müzikten mimari çalışmalarıma kadar hepsi bu yaşam tarzının bir parçası... "Mesleğin nedir?" diye sorarsan "Hayat sanatçısı" diyebilirim.

 

Kendisine "Hayat sanatçısı" diyor ya Jade, "Eğitimin nedir?" diye sorduğumda da "Hayat" diye cevap veriyor. Benim gibi bir kaldırım mühendisi olmadığı belli, o hayat üniversitesini bitirmiş. Liseden sora okula gitmeyi bırakmış. Zaten 20 yaşında ilk çocuğunu, 3 yıl sonra da ikinci çocuğunu doğurmuş. Çocuklarının babası Piers Jackson'la evlenmemiş, ama yaklaşık 20 gün önce Adrian Fillary'le nikâh masasına oturmuş bu iki efsanenin yavrusu.

 

Yaa aslına bakarsan ne işin var senin burada? Daha yeni evlendin, balayında olman gerekmiyor mu?

Hem iş, hem balayı işte. Bundan iyisi olur mu? (Gülüyor) Nikâhtan sonra iki haftalığına İtalya'ya gittik, oradan da tekneyle Bodrum'a... Hem her balayının bir sonu vardır.

 

Okuduklarımıza göre kocan DJ'lik yapıyormuş...

DJ'lik de yapıyor ama aslında grafik tasarımcısı... Albüm ve plak koleksiyonu var, zevk için DJ'lik yapmaya başladı, birden herkes asıl mesleğini unuttu.

 

O da pek normal değil galiba, kariyer skalası pek geniş...

Tabii ki değil.. Sen bizi ne sandın. (Gülüyor)

 

Ne burcu Adrian?

İkizler... Ben Terazi'yim...

 

Eyvah, aynı evde dört kişi birden yaşıyorsunuz...

'AVŞAR BANA BENZİYORSA ŞANSLI DEMEKTİR'

Bu arada Hülya Avşar'a ne kadar benzediğinin farkında mısın?

O da kim? Tanımıyorum ama bana benziyorsa şanslı kadınmış...

 

Salaklık bende tabii... Elin İngiliz'i Hülya' Avşar'ı nereden tanısın. Bu arada internetten bir fotoğrafını bulup gösteriyorum Hülya'nın. Jade, resme birkaç saniye dikkatle baktıktan sonra yüzünde hafif bir kıskançlık belirtisiyle...

Eh, o da fena değilmiş...

 

Sen de fazla alçak gönüllüsün... Neyse Gelelim asıl mesleğin tasarımcılığa...

Aslında Jade, bu işte gerçekten çok yol almış. Philippe Starck gibi dahi bir tasarımcının Yoo ekibindeki bir avuç sanatçıdan biri. Guerlain adına yeniden tasarladığı ikonik Shalimar parfüm şişesiyle adından çok söz ettirdi. Ayrıca Belvedere votka firması için yaptığı pırlanta ve safirlerle süslü hançer şeklindeki buz kıracağı da bu alandaki ününü perçinledi Jade'in. Halikarnas ise onun ilk tasarladığı gece kulübü... "Disko tasarımı yapmaktan hep ürkmüştüm bugüne kadar ama sonunda burada muhteşem bir iş çıktı ortaya" diyor.

'FAS BAHÇELERİNDEN İLHAM ALDIM'

Nasıl bir konsept uyguladın Halikarnas'ta?

Fas bahçelerinden ilham aldım. Kat kat bölümler yaptım, teraslar ekledim mekâna. Tabii hepsinin bir bütünlüğü var. 60'lı-70'li yılların modasını kullandım. Aslında çok özel bir bahçe yaratmak istedim.

 

Öyle de olmuş zaten... Biraz da Philippe Starck'dan söz etsene? "Hiç eğitimim yok" diyorsun. Böyle dahi bir tasarımcının ekibine nasıl girer eğitimsiz bir insan, soyadından mı torpillisin?...

Gurupta birlikte çalıştığım Tom'la daha önceden Kraliyet mücevhercisi Garrard için tasarımlar yapıyorduk. Herhalde bunları görüp beğendiler. Bir torpil filan yok yani. (Gülüyor)

 

Senin de torpile ihtiyacın yok canım... Philippe nasıl biri ?

İnanılmaz bir insan. Son derece dobra ve samimi. İlhamını sevgiden ve aşktan alıyor. Duygular onun için çok önemli. Her şeyin duygusal yönünü gören bir adam.

 

İngiliz Kraliyet Ailesi'nin mücevhercisi Garrard için tasarım yaptığını söyledin. Kraliyet Ailesi'nden kimse senin mücevherlerini taktı mı?

Victoria Beckham taktı.

 

Victoria'nın Buckingham sarayı mensubu olduğunu ilk kez senden duyuyorum.

Eh, o da Beckhingham Palace'tan... (Gülüyor)

 

İyi arkadaşın mı Victoria?

Hayır, sadece müşterim...

 

Bana kalırsa soyadının önüne geçtiğini Guerlain gibi bir firma için Shalimar şişesini tasarladığın zaman anlamış olmalısın. Sadece Mick Jagger'in kızı diye vermezdi kimse sana bu görevi.

O müthiş bir deneyim oldu. Parfüm şişeleri bana göre mücevher gibidir. Shalimar şişesini yeniden tasarlamanın benim için çok özel bir yanı da vardı. Annem o parfümden kullanırdı. Benim valizimde de her zaman bir tane bulabilirsiniz. Ailemizin parçası gibiydi Shalimar.

 

Bugün jet sosyetenin bir parçası olan Jade'in çocukluğu sanatçılar arasında geçmiş. İnsanın babası Mick Jagger olursa benim gibi mahalle aralarında top peşinde koşturacak değildi ya... "Çevremde ressamlar, müzisyenler, yazarlar vardı hep... Deha düzeyinde insanlar arasındaydım" diyor. Tabii ki onlardan da çok etkilenmiş. Düşünsenize bebekken bakıcısı Andy Warhol'muş kızın. "Hepsinden bir şeyler kapıp, kendime göre bir düzene soktum öğrendiklerimi" diyor.

 

'MEVLÂNÂ'NIN SÖZLERİNE BAYILIRIM'

Eee Türkiye'desin, "Kim olursan ol, gel" diyen Mevlânâ'nın toprakları ne de olsa...

Rumi'nin şiirleri beni zaten çok etkiliyor. Gençken fikirleri bana ruhani liderlik yapmıştı. Çok okudum zamanında Rumi'nin eserlerini. En sevdiğim ise "Love is a river, drink from it."

 

Jade'in İngilizce söylediği bu cümlenin orijinalini bulmak için Mevlana'nın sözlerini tekrardan taradım ama tam karşılığını bulamadığım için çevirmiyorum. Yanlış bir şey yaparım da beni tefe koyarsınız sonra... Bu kadarla idare edin işte...

 

Bodruma ilk gelişin mi bu?

Küçükken babamla birlikte Ahmet Ertegün'ün davetlisi olarak gelmiştik bir kez daha...

 

Hatırlıyor musun Ertegün'ü?

Tabii ki hatırlıyorum, ama çok küçük olduğum için o Bodrum seyahatinden değil. Hem Onu unutmak mümkün mü? Baksana bu otelin girişinde bile koskoca resmi var.

 

Bugünlerde kimle röportaj yapsam Ertegün adı geçiyor... Kozmik bir tesadüf mü bu acaba?

Belki de bunun sebebi Bodrum'dur. Ahmet müzik alanında dünya çapında unutulmaz bir isimdi, gerçekten çok önemli kişilik. Babamla çok yakınlardı. O ve karısı Mica'yla pek çok kez beraber olmuştuk.

 

Geniş bir aile özlemi içinde olduğunu okudum bir yerlerde. Annenle babanın sen 7 yaşındayken ayrılmış olması buna neden olabilir mi?

Bunu hiç düşünmemiştim ama doğru olabilir. Zaten anne olmak istiyordum ve "Neden erkenden doğurmayayım" diye düşündüm. Çocuklarımla birlikte büyümek müthiş bir deneyim oldu benim için.

 

Bir rock star gibi yaşıyorsun, jet-set'in arasında geçen bir hayatın var, annesin, tasarımcısın hatta parti kızısın... Bu kadar çok karpuz iki koltuğun altına nasıl sığıyor?

Vallahi bu yabancılarla röportaj yaparken hiç kullanmadığım kadar çok deyim ve atasözü kullanıyorum nedense. Bir şekilde çeviriyoruz ekipçe, ve anladıklarını umuyoruz.... Anlıyorlarsa ne âlâ, anlamıyorlarsa it's not my problem!

O dengeyi bir şekilde sağlıyorum. Bütün bunların yanında çevremdekilere sahip çıkmak, onları kollamak gibi bir huyum da var...

 

Kızınla birlikte bir araba kazasında ölümden dönmüşsünüz... Yaşamında ne değiştirdi bu olay?

Hayatın ne kadar değerli olduğunu anladım. O günden sonra araba kullanmaktan korkuyorum. Çok şanslıydık. Dediğin gibi çok korkunç bir gündü.

 

Anlatırken hâlâ yüzünde o korkuyu görebiliyorum. Haydi konuyu değiştirelim. Lisedeyken niye uzaklaştırma aldın okuldan?

Kaçıp kaçıp erkek arkadaşımla buluşmaya gidiyordum... (Gülüyor) Bu suçsa cezama razıyım...

 

Kızların da aynı ‘suçu' işlese ne yaparsın peki?

Doğru yolu göstermeye çalışırım. Doğru yol neyse?...

 

Bir gün baban kadar şöhretli olmak ister misin?

Aradığım şey şöhret değil benim. Ama şöhretin kazancımı devam ettirmem için gerekli olduğunun da farkındayım. Sevdiğim işi yapmaya her şeyden çok değer veriyorum aslında.

 

Senin için "Nerede, kiminle nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşar" demişler. Doğru mu bu?

Keşke doğru olsa. Bunun kimse için mümkün olduğunu sanmıyorum ama elimden geleni yapıyorum.

'Kim Kardashian gibi parti kızı değilim'

 

Son olarak merak ettiğim bir konu var. Bence sen 'orijinal' parti kızısın. Kim Kardashian ve onun gibiler için ne diyorsun ?

Demin de söyledin ama Kim Kardashian gibiler yüzünden bana parti kızı denmesinden utanır oldum. Parti kızı değilim. Bazıları sadece meşhur oldukları için gündemde. Hayatı çok ciddiye almayan ama onu güzelleştirmeye çalışan biriyim, ve benim yaptığım başka işler de var ortada. Anlatabildim mi?

'Andy Warhol'un tablolarına işerdim'

 

Bebekken Andy Warhol tarafından pış pış yapılmak herkese nasip olmaz... Şimdi ne hatırlıyorsun Andy deyince?

Andy'le en sevdiğim anım onun sidik resimleri yaptığı döneme rastlar. Bir ara tuvallerin üzerine çişle resimler yapardı. Ben de onun en iyi işeyicisiydim. Küçücük bir kızdım ve son derece ciddi ve mutlu bir şekilde işeme görevimi yerine getiriyordum...

 

Sonra da insanlar o tabloları milyonlarca dolara alıyordu ha... Sen çocuklarını nasıl yetiştiriyorsun? Çişlerinden para kazanmayı düşünmüyorsun herhalde?

(Gülüyor) Onlar yetişti bile. Biri 20, diğeri 17 yaşında. Onlarla hep sevgi ve saygı çerçevesinde bir ilişkimiz oldu.

'ÇOCUKLARIM ÇOK SAKİN VE TERBİYELİ'

 

Anneleri gibi çılgın ve haşarı bir yetişkin olurlarsa ne yaparsın?

Öyle bir ihtimal yok. İkisi de çok sakin ve terbiyeli çocuklar. Sahibi olduğum bir binada çalışıyorlar. Dairelerin bakımı, kiralanması gibi konularla ilgileniyorlar. Bir aile şirketi de diyebilirsin bize.

 

Otoriter bir anne misin?

Pek sayılmaz, ama çocuklarımdan büyük beklentilerim var. Yine de onlara ceza verirken düşünemiyorum kendimi.

 

Ceza veremiyorsun anladık da ya kurallar?

Kurallar yıkılmak içindir. Çok fazla kural koyup, cezalandırırsan bir yere varamazsın. Tam aksine insanlara sorumluluk vermek gerekiyor. Ben de bunu yapıyorum ve çocuklarım o sorumlulukları üstleniyorlar.

'Bodrum harika bir yer'

Halikarnas'ın gönüllü elçisi olmuşsun. Bodrum'un da elçisi olur musun?

Seve seve...Halikarnas'a bayılıyorum, oranın gönüllü elçisi olmak benim için büyük bir onur. Bodrum da harika bir yer... İnsan burada sevildiğini hissediyor.

 

'Yeniden ergenliğe girmiş gibiyim'

Şimdi çocuklar büyüdü, kariyerinde istediğin yere yaklaştın, artık olgunlaşma zamanı mı?

Yok aslına bakarsan yeniden ergenlik çağına girmiş gibi hissediyorum kendimi.

Bu sırada yanımdan gelen "Aaaa hediyeyi unuttuk" çığlığıyla irkiliyorum. Bizim Sarp, 40 yıllık arkadaşıymış gibi Jade'in yanına gidip kıza "Kolunu uzat" diyor. Nazar boncuklu bir bilezik var bizim delinin elinde. Takıveriyor şaşkın bakışlar arasında Jade'in koluna Türk tılsımını ve pişkin pişkin yerine oturuyor. Önce Buika, ardından Duran Duran'ın John Taylor'ı şimdi de Jade Jagger; bayılıyor benim Aristoktat Google dünya starlarına boncuk dağıtmaya.

'Zaman zaman oruç tutuyorum'

Gelişin ramazana rastladı. Bu ay bizim için çok kutsaldır. Oruç tutarız, günahlarımızdan arınırız. Senin de var mı bu konuda bilgin?

Ben de zaman zaman oruç tutuyorum ve bunun arınmak için çok faydalı bir eylem olduğuna inanıyorum.