Son olarak Diyarbakır’daki saldırıyla gündeme gelen terörle mücadelede askeri güçlerin sergilediği yetersizlik, arka planında şeffaf olamayan, keyfiliğe açık bir performans ölçüm sistemi barındırıyor. Bu durum akademik araştırmalarla da belgelendi.
 
TSK KRİTERDE BAŞARIYA DEĞİL
KİŞİLİĞE BAKAR
Özgür Demirtaş’ın Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hazırladığı “Performans Değerlendirmede 360 Derece Yönetimi ve Bir Kamu Kuruluşunda Yöneticilerde Uygulanması” başlıklı tezde, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki performans denetiminin sorunları kapsamlı bir şekilde ele alındı. TSK’nın, “geleneksel ve şeffaf olmayan” bir personel değerlendirme sisteminin bulunduğu belirtilen tezde, bunun personelin ortaya koyduğu işlerde yetersizliklere yol açtığı kaydedildi. 
 
Tezde, şöyle denildi: “Değerlendirmeler sürekli olarak gizli yapılmış, amirlerden başka kimseye gösterilmemiştir. Uygulanan bütün performans değerlendirme modelleri, etkili bir geri besleme süreci oluşturamamış, dolayısıyla sistem kapalı bir sistem olduğu için güncelliğini yitirmiştir. 
 
Personel, işlerindeki başarılar yerine, kişilikleriyle değerlendirmeye alınmışlardır. Uygulanan 10 kriterden 7 tanesi kişilikle ilgili kriterdir. Vasıfları yeterli olmasa da uyumlu personel rahatlıkla yüksek not alabilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurmuş olduğu performans değerlendirme sistemlerinin yeterince gelişimci, gelişmeyi destekleyen, etkili, verimli, objektif ölçütler içeren modeller oluşturmadığı görülmektedir.” 
 
SİSTEM OBJEKTİF DEĞİL
Bu performans denetim kriterlerinin zaman içerisinde pek çok olumsuzluğa yol açtığı da vurgulanan tezde, en önemli sorunlardan birisinin, farklı görevlere farklı kriter uygulanmaması olduğu belirtilerek, “Böylece personelin farklı özelliklerinin değerlendirilmesi mümkün olmamaktadır. Fabrikadaki bir subayla karargâhta çalışan bir subay aynı formla değerlendirilmektedir” denildi. 
 
Tezde, daha sonra şu problemler sıralandı: “Sistem, bireyin sergilediği davranışları üstlerinin nasıl algıladığı üzerine kuruludur. Bireyin kurum için değeri, yalnız amiri tarafından belirlenmektedir. Yani, sistemin objektifliği konusunda soru işaretleri vardır. Değerlendirmede ölçülen hususların, değerlendirmeyi yapacak üstün bilgi düzeyi ile sınırlı olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. Uygulanan sistemle personelin mevcut yetenekleri ortaya çıkarılamamaktadır.
 
Çok sayıda personelin 95 ile 100 arasında yoğunlaşması, performans sisteminin ayırt edici özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Sistem, personelin görevdeki başarısını yansıtmamaktadır. Bu sistem, fiziki ve bedeni yeterliliği düşük personeli tespit imkânı sağlamayan bir sistemdir.
 
KOMUTANLIK VASFI OLMAYANLAR
SİCİL AMİRİ OLUYOR
Bu sistem açık bir sistem olmadığı için geri besleme sağlayamamaktadır. Bu da 4-5 yıl aynı sicil amiri ile beraber çalışan bir astın, hiç ikaz edilmeden çok düşük notlarla derecelendirilmesine sebep olabilmektedir. Ast ise hatalarının hiç farkında olamayabilmektedir. Liderlik ve komutanlık vasıfları zayıf olan bir personel de sicil amiri olabilmektedir. Bu gibi amirler, kendi zafiyetlerini, astlarını derecelendirirken de olumsuz olarak yansıtabilmektedirler.”
 
PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ
SIRADAN BİR FAALİYETE DÖNÜŞTÜ
Sicil notlarında; personelin kıt’asını muharebeye hazırlama derecesi veya birliklerin muharebeye hazırlık derecelerinin yükseltilmesine katkı sağlayacak kanaatlerin belirtilebildiği anlatılan tezde, ancak üstlerce serbest kaleme alınan bu bölümlerde çok değişik kanaatlerin ortaya çıktığı, bunun da değerlendirmenin olumlu mu, olumsuz mu olduğunun belirlenmesinde sorunlara yol açtığı vurgulandı. Özgür Demirtaş’ın tezinin sonuç bölümünde ise şu değerlendirmelere yer verildi: 
 
“Belirtilen bu aksaklıklardan dolayı mevcut sistem, amacından uzaklaşmış, sisteme olan güven sarsılmış, performans değerlendirme işlemi, sıradan rutin bir faaliyet haline gelmiştir. Oysa personelin niteliklerini ortaya çıkaran, onları kendi aralarında derecelenmesini sağlayan ve Silahlı Kuvvetler’e komuta edecek geleceğin komuta heyetini belirleyen performansı en üst seviyeye çıkartmayı amaçlayan bu sistemin mutlaka çalışan bir sistem olması sağlanmalıdır.” yeniakit