Hereford kentinde yaşayan Hannah"ya nadir rastlanan türdeki lösemi hastalığını yenmesi için çok güçlü bir ilaçtan yüksek dozda üç kez verildi. Lösemi bir daha geri dönmedi ancak ilaçlar küçük kızın kalbinde bir delik açılmasına sebep oldu. Hannah büyüdükçe kalbi vücuduna yetişememeye başladı ve kalbine yerleştirilen kalp pili de yeterli olmadı. Bunun üzerine doktorlar, kalp naklinin tek çözüm olduğuna karar verdi. Ancak ameliyat çok riskliydi, başarılı geçse bile kalp sadece 10 yıl işe yarayacaktı ve küçük kızın bağışıklık sistemi operasyon yüzünden zayıflayacağı için löseminin yeniden ortaya çıkma ihtimali vardı. Bunun üzerine Hannah, “Artık tedavi olmak istemiyorum. Geriye kalan günlerimi kardeşlerim, annem ve babamın yanında geçirmek istiyorum” diyerek tedaviyi reddetti. Ancak doktorlar, Jones ailesinin kızlarının tedavisine engel olduklarını öne sürerek mahkemeye başvurdu. Mahkeme, kızın ailesinin yanından alınıp kendi isteği dışında tedavi edilmesi talebi üzerine, Jones ailesinin evine çocuk koruma hizmetleri yetkilisi göndermeye karar verdi. Hannah"nın evini ziyaret eden yetkiliye, halsiz durumdaki küçük kız “Artık hayatımı hastanelerde geçirmek istemiyorum. 8 yıldır aynı acıyı çekiyorum ve artık buna katlanamıyorum” dedi. Bu sözlerin yetkiliyi ikna etmesi üzerine hastane de talebini geri çekti.

“ZORLA İKNA EDEMEYİZ”
İngiliz basınının manşetlerine taşıdığı kızın acılı anne ve babası, “Her ebeveyn gibi ömrümüz boyunca kızımızın bizimle birlikte olmasını istiyoruz ancak onu zorla ameliyat masasına yatıramayız” diye konuştu.
VATAN