İzmir’de 1996’da prematüre doğan Y.O.'ya hastanede, İzmir Kızılay Kan Merkezi'nden getirilen kan verildi.,4 ay sonra da kandaki HIV virüsünden AIDS’e yakalandığı ortaya çıktı. Ailenin bir yandan dünyası kararırken bir yandan da hukuk mücadelesi başladı. Çocuklarının amansız hastalıkla mücadelesinde kullanılmak üzere Kızılay ve Sağlık Bakanlığı'na karşı İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davalar açarak 75 milyar lira manevi tazminat istedi.
7 ay sonra mahkeme Kızılay'ı, AIDS'li kan vermekte kusurlu buldu ve Kızılay Y.O'ya yasal faizleriyle toplam 60 milyar 426 milyon lira tazminat ödedi.

AİHM TÜRKİYE'Yİ MAHKUM ETTİ

Sağlık Bakanlığı'na açılan dava ise, İdare Mahkemesi'nde açılması gerektiği görüşüyle reddedildi. Bunun üzerine İdare Mahkemesi'ne açılan dava ise yasal süre geçtiği için kabul edilmedi. Aile, davayı yasal süre içinde açtıklarını iddia edip Danıştay'a başvurdu. Bu mücadele 2006’da mutlu sonla bitti. Danıştay 10. Dairesi, olayda Sağlık Bakanlığı'nın, "denetim görevini yapmadığı" gerekçesiyle tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi. İdare Mahkemesi de Sağlık Bakanlığı aleyhine faizleriyle birlikte 157 milyar tazminata hükmetti. Ayrıca Y.O.’nun ailesinin hukuk mücadelesinde AİHM de Türkiye'yi 378 bin Euro tazminata mahkûm etti.

Ancak bununla da bitmedi. Y.O.'nun tedavisinde de sorunlar yaşandığı ortaya çıktı. AİHM Türkiye’yi 378 bin tazminata mahkum etti ayrıca Y.O.'nun yaşadığı süre boyunca tüm tedavi masraflarının devlet tarafından yerine getirilmesine karar verdi ancak zaman zaman tedavi aşaması ve ilaç temini konusunda sorun yaşanmaya başlandı. Y.O’nun yaşadığı sorunlar artınca ailenin avukatı Mehmet Emin Keleş önce SGK'ya, ardından da Dışişleri Bakanlığı'na başvurdu. Avukat Mehmet Emin Keleş, Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı 5 Ocak 2012 tarihli dilekçede, "12 Mayıs 2011 tarihli yaptığımız başvuru sonucunda. Y.O.'nun bir kısım tedavi giderleri AİHM kapsamında ödenmiş olmakla birlikte, bu ödeme 'tüm tedavi giderlerini' kapsamadığı gibi, son zamanlarda hiçbir tedavi gideri de ödenmemektedir. Örneğin, tedavi nedeniyle hastanelerde ve eczanelerde katkı bedeli alınmakta, oysa mahkeme tüm tedavi giderlerinin devlet tarafından karşılanmasını karara bağlamıştır.Çocuğun tedavisinde kullanılması zorunlu olan ve Türkiye'de bulunmaması nedeniyle yurtdışından getirtilen ilacı aile temin etmiş, ancak SGK, söz konusu ilacın 'ödenecek ilaçlar' listesinde olmadığı gerekçesiyle bedelinin ödenemeyeceğini bildirmiştir. Küçük Y.O.'nun bağışıklık sistemi zayıfladığından ayağı kırılmış, bu süreç boyunca tedavi giderleri devlet tarafından ödenmemiş, hiçbir tedavi gideri karşılanmamıştır" diye belirtti.

SON ÖNEMLİ KARAR GELDİ

Y.O.'nun tedavi giderlerinde yaşanan sorunların çözümü ve aileye hem hastanelerde, hem de eczanelerde sorun çıkarılmaması için özel bir kart çıkarılmasını ve bu yönde SGK'ya da bilgi verilmesini talep ederek, ailenin mağduriyetinin giderilmemesi halinde, karar yerine getirilmemiş olacağından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne müracaat ederek kararın uygulanmasını talep edeceklerini de ekledi.

Ve sonunda Y.O.’nun mücadelesindeki son önemli karar da geldi. Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu 28 Haziran 2012 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı doğrultusunda Küçük Y.O nun tüm tedavi giderlerini, (Hatta Kurum mevzuatı gereğince kurumca karşılanmaması gereken sağlık hizmetlerinin dahi karşılanmasına) karar verdi. Ailenin avukatı Mehmet Emin Keleş bu kararın Y.O. kadar devletin tedavi kusuruna maruz kalan kişiler için de önemli olduğunu söyledi. Keleş, “Bu kararla devletin sağlık hizmetinde yaptığı kusur nedeniyle bir kişi hastalanmış ise onun devlet tedavisini ömür boyu karşılamak zorunda kalacak” dedi.