Hüseyin GÖKÇE

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomideki yapısal sorunların kangrenleşmeye başladığını söyledi. Uygulanan OHAL'in yerli ve yabancı yatırımcıları ürküttüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "OHAL bugün kaldırılması halinde faiz yarıya iner" dedi. TÜİK'in yeni milli gelir hesaplama yöntemi konusunda ikna edici bir performans sergilemediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, CHP'nin Merkez Türkiye Projesi ile gelişmişlik farklarının azaltılmasını sağlayacaklarını, petrokimya dahil büyük ölçekli yatırımlarla tulumbaya ilk suyu kamu eliyle koyacaklarını söyledi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak'ın sorularını cevaplandırdı.

Türkiye ekonomisine ilişkin görüşleriniz?

Türkiye iyi yönetilmiyor. Faturasını da halk çekiyor, toplumun tüm kesimleri çekiyor. Enflasyon da işsizlik oranı da çift haneli. Vatandaş bir yandan yüksek işsizliğin sıkıntısıyla uğraşırken yüksek enflasyon, sofrasından her gün bir lokmasını eksiltiyor. Kurların hangi saatte nereye fırlayacağını kimse kestiremiyor. Faizler Hazine'nin aşırı borçlanmasının da katkısıyla rekorlar kırıyor. Bu koşullarda ne sanayici, ne de esnaf önünü göremiyor. Esnaf sattığı malın yerine yenisini koyabilecek mi, çiftçi her gün artan maliyetler karşısında ürünün değerini alabilecek mi hiç emin değil. Yanlış politikalarla aşırı döviz borçlanmaya yönlendirilen reel sektör, kurlardaki ve faizdeki yükseliş karşısında bıçak sırtında ayakta kalma savaşı veriyor.

Ekonominin yapısal sorunları iyice kangrenleşiyor. Temel ekonomik göstergelere baktığınızda dünyadan kopuk bir şekilde bir türbülansın içinde olduğumuz ve bir fırtınaya doğru sürüklendiğimiz görüntüsü var. Enflasyon oranı, bize benzeyen ülkelerin 4 katı. Türk Liramız dünyanın en çok değer kaybeden paraları arasında. Döviz kurunun fırlaması ve yüksek enflasyon faizleri yukarı çekiyor. Çifte açık sorunu ile karşı karşıyayız. Hem cari açık hem bütçe açığı veriyoruz. 2017 yılında ilk dokuz ayda cari açık 31 milyar doları geçti, on aylık bütçe açığı 34 milyar TL'ye ulaştı. Kurlar bu kadar yükselmiş olmasına rağmen cari açık artmaya devam ediyor. Buna bir de yüksek dış borç ödemelerini ekleyin; ekonominin ayakta kalabilmesi için yüklü miktarda dış kaynağa ihtiyacı var. Ama Türkiye'yi dünyanın en kırılgan, en riskli ülkelerinden birisi yaptıkları için yeterli dış kaynak da gelmiyor. Gelen de sadece yüksek faize geliyor.

Sonuç olarak ekonominin şoklara dayanma gücü iyice zayıflıyor. Bugün ekonominin tek derdi bu yapısal sorunlar değil. İktidarın yarattığı siyasi yapıda ekonominin yapısal sorunlarını daha da derinleştiren bir engel haline geldi. Keyfi tek adam yönetimi, yargı bağımsızlığının ayaklar altına alınması, hak, hukuk, adalet alanındaki kötüye gidiş, basın özgürlüğünün ortadan kaldırılması, üniversiteler üzerindeki baskılar, OHAL'in amacının dışına taşarak gereksiz şekilde uzayıp durması, dış politikada sağı-solu belli olmayan tehlikeli politikalar, yerli ve yabancı yatırımcıları ürkütüyor. Türkiye'de otoriterleşme eğiliminin hızla artmaya başladığı süreçle birlikte özel sektör yatırımlarının yerinde saymaya ve gerilemeye başlaması bir tesadüf değil. Yabancıların gayrimenkul alımı dışında doğrudan yatırımlarının böyle düşmesinin de asıl sebebi, hukukun, adaletin, basın özgürlüğünün olmadığı bir yerde kendilerini güvende hissetmiyor olmalarıdır.

"TÜİK verileri gerçeği yansıtmıyor"