CHP lideri Kılıçdaroğlu, Libya"daki ggelişmeleri değerlendirirken “Libya"da Libyalıların da demokrasiye, insan haklarına, eşitliğe ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Gönlümüz Libyalı demokratların, özgürlükçülerin yanındadır. Onları destekliyoruz, onlarla beraberiz. Baskıya artık dünyanın hiçbir ülkesinde izin vermemeliyiz. İnsanlığın ortak paydası özgürlük olmalı, demokrasi olmalı, Özgür düşünen insan olmalı. Bunu savunan her yerde, herkesle beraber olmaya hazırız” dedi.

"Ödülün hakkını veriyor"

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan"ın Mısır"da yaşanan olaylar sırasında Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek"e “halkı dinlemesi” yönünde çağrıda bulunduğu hatırlatılarak, “Başbakan Libya"dan İnsan Hakları Ödülü aldı ama Libya"ya böyle bir çağrı yapmamasını, sessiz kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusunu yanıtlarken de “Ödülün hakkını veriyor Sayın Başbakan” dedi.

Bu arada Başbakan Erdoğan ile Libya lideri Muammer Kaddafi arasında Pazar günü gerçekleşen telefon görüşmesinde, Libya"da yaşayan Türk vatandaşlarının durumu ele alındığı belirtildi. Kaddafi"nin, Erdoğan"a “Türk vatandaşlarının güvenliği ve tahliyelerinin sağlanması taleplerinin normal talepler olduğunu ve Türk vatandaşlarının sorunlarının çözüleceğini” söylediği bildirildi. Öte yandan, Başbakan Erdoğan"ın, Kaddafi İnsan Hakları Ödülünü iadesinin söz konusu olmadığı, bu konunun gündemde bulunmadığı kaydedildi.

"Başbakan ne zaman konuşacağını bilir"

Libya krizi nedeniyle muhalefetten gelen eleştirilere bir yanıt da AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik"ten geldi. Çelik dün düzenlediği basın toplantısında muhalefetten gelen eleştiriler üzerine şunları söyledi:

“Basın yayın organlarında çıkan bazı haberler var. Sayın Başbakan"ın Mısır"la ilgili söylediği sözler hatırlatılıyor, Mısır yönetimine yönelik çağrısı hatırlatılıyor. Sayın Başbakanımızın kime, ne zaman, ne şekilde hitap edeceği veya ne söyleyeceğinde esas belirleyici olan şey birilerinin arzusu ve ısmarlaması değil, bizatihi kendi halkımızın, kendi vatandaşımızın can ve mal emniyeti, milli menfaatlerimiz ve söz konusu olan halkların yine mal ve can güvenliği, huzur ve barış içerisinde yaşaması ve karşılıklı menfaatlerdir. Esas olan budur. Kime ne zaman, neyin söyleneceği malumunuz ciddiyet gerektirir.”