Duruşmada, mahkeme heyeti, reddi hâkim talebini bir üst mahkemeye gönderdi. Yaklaşık 9 aydır cezaevinde bulunan sanıklar savunma yapamadan, duruşma 26 Aralık’a ertelendi. 

ERGENEKON üyesi olduğu gerekçesi ile yargılanan aralarında gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Soner Yalçın’ın da bulunduğu 14 sanıklı odatv davasının ilk duruşması dün İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, reddi hâkim talebinin değerlendirilmek üzere İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. Yaklaşık 9 aydır cezaevinde bulunan sanıklar yine savunma yapamadılar. Soner Yalçın mahkemeden söz istedi ancak avukatının talepte bulunduğunu belirten heyet, Yalçın’a söz vermedi. Salona jandarma arasında gelen sanıklardan Ahmet Şık, zafer işareti yaparak “Biz geleceğiz hiç merak etmeyin” dedi.

Bir sanık eksikti

Dava, MİT Asya Bölge Sorumlusu Kaşif Kozinoğlu’nun cezaevinde ölmesi nedeniyle 1 eksik sanık ile başladı. Tutuksuz sanıklar İklim Ayfer Kaleli ve Ahmet Mümtaz İdil diğer sanıklardan ayrı şekilde oturdu. Nedim Şener ile eski emniyet müdürü Hanefi Avcı aynı sırada, Soner Yalçın ile Ahmet Şık ise bu ikilinin arka sırasında oturdu. Yetersiz olması nedeniyle salona alınan izleyici ve basın mensuplarının sayısına kısıtlama getirilmesi üzerine arbede yaşandı. Duruşmanın başlamasının ardından Mahkeme Başkanı Resul Çakır, kendisi hakkında reddi hâkim talebinde bulunulduğunu hatırlattı. Hâkim Çakır, bu nedenle gecikmesinde sakınca olunan haller konusunda talepte bulunmaları için avukatlara söz verdi.



Adil yargılama için

Avukat Hüseyin Ersöz, “Müvekkilim Müyesser Yıldız’a emniyet sorgusunda el konulan bilgisayarlar incelemesi tamamlanmadan “Ulusal Medya 2010” isimli belge ile ilgili çok ayrıntılı sorular sorulmuştur. Adil yargılama için reddi hâkim talebinde bulunmamızın sebebi budur” dedi. Ahmet Şık’ın avukatı Fikret İlkiz ise müvekkilinin 9 aydır savunma yapmak için beklediğini anlatarak, bunun gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olduğunu söyledi. Şık’ın diğer avukatı Akın Atalay ise iddianamede müvekkilinin Soner Yalçın’dan aldığı talimat ile Sabri Uzun adıyla bir kitap yayınlayacağının ileri sürüldüğünü belirterek, “Kitap incelendiği dipnotlarda ‘Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte yazdığımız ‘40 satır 40 katır isimli kitaba bakınız’ şeklinde yazılar yer alıyor. Bu da Ahmet Şık’ın kitabı kendisinin yazdığını gösteriyor” diye konuştu. 

Talep üst mahkemeye

Mahkeme duruşmaya verdiği yaklaşık 20 dakikalık aradan sonra reddi hâkim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın üst mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Sanıkların tahliyesine yönelik ise başkan Resul Çakır’ın reddine ilişkin talebin değerlendirilmesinden sonra duruşma günü beklenmeksizin celse arasında karara bağlanmasına hükmetti. Duruşma, 26 Aralık tarihine ertelendi. Duruşmanın sona ermesinin ardından sanıklar salondan çıkartılırken yakınları ve izleyicilerle birbirlerine el salladılar. Salonda bulunan yaklaşık 100 kişi sanıkları alkışlarla cezaevine gönderdi.

Soner Yalçın’ın mektubu 

Yalçın, duruşmada okumak istediği 4 sayfalık konuşmasını içeren yazıyı avukatı aracılığıyla basın mensuplarıyla paylaştı. Yalçın mektubunda, “Onurumla girdiğim cezaevinden utançla çıkmaya hiç niyetim yok. Gazetecileri, yazarları cezaevine atmak hiçbir dönemde hiçbir mahkemeye onur vermemiştir. Suç delili olarak gösterilen yazılar diğer gazetelerden iktibas edilen yazılardır. İkinci önemli delil telefon görüşmeleridir. Yılda tahmini 7500 telefon görüşmesi yapıyorum. Ek klasöre göre son 2 yılda Yalçın Küçük’le 9 telefon görüşmesi yapmışız. 15 binde 9. Bu mu örgütsel irtibat? Deniz Baykal ‘Halk TV’yi alın kiralayın’ dedi. Ben satın almak istedim. Örgüt olsak, amacımız için kullanacak olsak kiralayıp da yapardık” dedi. 

Meslektaş desteği



ODATV duruşması nedeniyle Adliye önüne gelen yerli ve yabancı gazeteciler, Türkçe ve İngilizce “Özgür basın varsa, özgür toplum vardır” yazılı pankartı ve tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının yer aldığı dövizleri yere koyarak, arkasında toplandı. Grup üyeleri, “Gazetecilere özgürlük, hemen şimdi adalet, 63 gazeteci cezaevinde” yazılı pankart ve “Ahmet-Nedim onurumuzdur”, “Halkı savunan gazeteciler yargılanamaz”, “Türkiye basın özgürlüğünde 138. sırada” ve “İfade özgürlüğü” yazılı dövizler taşıdı. Gazetecilere Özgürlük Platformu Başkanı ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, “Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun, basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerinden dolayı, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısı 63’e ulaştı. Bu sayıyla Türkiye, dünyada tutuklu gazeteciler sıralamasında 1’inci sıradadır. Bu da demokratikleşme çabası içinde olan bir ülkenin ayıbıdır” dedi.

Özgürlüğümden utanıyorum

Davayı takip eden CHP Denizli Milletvekili ve eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner de adliye çıkışında “Bugün burada insanlar özgürlüklerinden utanır hale geldi. Özgür basın için insanların, yurttaşların fikir alma hakkı çerçevesinde, gazetecilik yaptıkları için, bu cesur insanların, yurtsever insanların, tutuklu olduğu bir ülkede ben, özgürlüğümden utanıyorum” diye konuştu. hürriyet