Korkusuz Gazetesi yazarı Can Ataklı, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik düzenlediği Barış Pınar Harekatı'nın ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleşen görüşme sonrası durdurulmasını değerlendirmeye devam ediyor.

Can Ataklı, ABD ile yapılan ateşkes anlaşmasıyla ABD'yi BM dahil her platformda mahkum ettirebileceğimizi yazdı. Ataklı yazısında, "Şimdi elimizde “Bizzat Amerika Başkan Yardımcısı tarafından imzalanmış, resmi bir belge” var. Bu belge ile Amerika'yı başta Birleşmiş Milletler olmak üzere her platformda mahkum ettirebiliriz. Erdoğan bunu yapamıyor. Korkuyor. Tabii korkmakta haklı" dedi.

Can Ataklı'nın "Erdoğan, Trump'ın canına okudu ama korkudan söyleyemiyor ki" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Türkiye tam bir akıl tutulması yaşıyor.

İktidar elindeki medya gücünü kullanarak muazzam bir “zafer algısı” yaratmayı başardı.

Algı şu; Erdoğan tüm dünyaya karşı dik urdu. Başta Amerika olmak üzere tüm ülkeler önünde eğildi. Hem askeri alanda hem de masada istediğimiz her şeyi elde ettik. Erdoğan tam bir dünya lideri olduğunu kanıtladı.

Tabii “Ne istiyorduk, ne kazandık” türü bir muhasebe yapılmadığı için görüntüye ve medya dayatmasına bakıp zafer algısına inanıyor milyonlarca insan.

İşin tuhaf tarafı muhalefet kesimi de şaşkınlık içinde “Milli birlik ve beraberlik ruhu” bahanesiyle Erdoğan'ın arkasına geçti.

Oysa yansıması ne olur bilemiyorum şu anda ama gördüğüm kadarıyla Erdoğan hiçbir dönemde bu kadar büyük destek almamıştı arkasına.

Tabii bu destek bilinçsiz bir destek ama çağımız algı yaratma çağı olduğuna göre buna karşı çıkmak da anlamsız.

Erdoğan bunu yapamıyor.

Korkuyor.

Tabii korkmakta haklı.

Bu belge ile Amerika “teröre destek olan ülke” sınıfına sokulacaktır elbette ama Türkiye de “Terör örgütüyle dolaylı yoldan da olsa anlaşma imzalayan ülke” konumuna girecek.

İki ucu da kirli değnek gibi.

Türkiye'yi işte bu hale düşürdüler.

Ama olsun algı “Zafer kazandığımız” yönünde.

Susun ses etmeyin, çomak sokmayın.

BUNU YAZMAK GEREK

Anlaşmayı terör örgütüyle değil, Amerika ile imzalamışız
Türkiye halkı kandırılmaya çok müsait.

Bu özelliği fıtratında mı var yoksa sonra mı kazanıldı bilemiyorum.

Ancak bu kadar rahat kandırılması çok canımı sıkıyor.

Trump, Erdoğan'a bir mektup yazmış, onca hakaret arasında en büyük hakareti de bir terör örgütü lideriyle görüşmesini isteyerek yapıyor.

Erdoğan ise buna güya cevap veriyor ve halkın bir bölümü, içinde ne yazık ki muhalefet de var, buna inanıyor, belki de inanmak istiyor.

Yabancı gazeteciler Erdoğan'a Trump'ın mektubundaki “General Mazlum'la görüş, taviz vermeye hazır” ifadesini hatırlatıyorlar.

Erdoğan “Siz herhalde hâlâ Tayyip Erdoğan'ı tanımadınız. Tanımış olsanız, bu soruyu bana sormazsınız” diye azarlayarak söze giriyor ve devam ediyor; “Ben bir terörist başının ne söylediğiyle ilgilenmem. O adam bir terörist başı. Dolayısıyla, terörist başı Sayın Trump'la şöyle görüşmüş, böyle görüşmüş… Bu anlaşma bir terör örgütüyle değil. Kiminle bu anlaşma? Amerika ile. Bizim farkımız burası.”

Evet demek ki farkımız neymiş; Biz terör örgütüyle görüşmeyiz. Ne güzel.

Ama bitmiyor, Erdoğan devam ediyor; “Hep ne dediler? Terör örgütüyle alakalı olarak birbirine karıştırdılar. ‘Siz Kürtlere şöyle yapıyorsunuz? Siz Kürtlere böyle yapıyorsunuz?' Hayır, biz terör örgütüyle mücadele veriyoruz. Kelimeleri biz çok seçeriz. Biz, ‘Terör örgütüyle savaşıyoruz' da demedik, ‘Mücadele veriyoruz' dedik. Savaş devletler arasında olur.”

İyi güzel de Amerika ile imzalanan anlaşmada YPG için terör örgütü tanımı geçmiyor ki.

Bu durumda dünya kamuoyu önünde “Biz Kürtleri öldürmeye ara veriyoruz” demiş duruma düşmüyor muyuz?