Oryantale 11 yaşında başlamışsın. Neden o kadar küçük yaşta başladın çalışmaya?

- Aileden gelen bir şey, çünkü annem de oryantaldi. Aile sorunlarımız yüzünden dans etmeye çok küçük başladım, çocukluğumu yaşayamadım. Çocukken genç kız oldum, genç kızken kadın... Birden büyüdüm.

Sebep?

- Maddi sorunlar... Çalışmak zorundaydım.

Çocukluğunu yaşayamamanın burukluğu var mı içinde?

- Olmaz mı? Elimde sihirli bir değnek olsa da çocukluğuma geri dönsem, çocukluğumu yaşasam diyorum hep. Hâlâ büyümeye devam!

Peki, o yaşlarda nerelerde çalıştın?

- En alt kademeden başladım, en üste kadar çıktım. Naylon sandalyelerin olduğu, fareli yerlerde bile çalıştım.

Fareli yerlerde mi?

- Evet. ismi gazino ama içi bildiğiniz kulübe olan yerlerde çalıştım. Üstelik yaşım tutmadığı için her uygulamada ya kömürlüğe saklanır ya da tuvalete kapanırdım.

İsyan ettiğin zamanlar olmadı mı?

- Çok oldu, ama her inişin bir çıkışı, her ağlamanın bir gülmesi vardır. Ben buna çok inanırım. Güzel günlerin geleceğini tahmin ediyordum.

"İBO SHOW"DAYKEN KONUŞMA YASAĞIM VARDI

İbrahim Tatlıses’le yolların nasıl kesişti?

- Bir televizyon programında dans ederken beni fark etmiş ve beğenmiş. Sonra çağırdı, çalışmaya başladık.

Ondan sonra hayatında neler değişti?

- Çalışanların halinden en iyi ben anlarım. Burnu havada biri değilim. Önceden neysem şimdi de aynıyım. "İbo Show"dayken konuşma yasağım vardı ama. O da İbrahim Bey’in koyduğu bir yasaktı. İnsanlar beni merak etsinler diye böyle bir şey yapmıştı.

Bir röportajında, "İbrahim Tatlıses’ten sonra hayatımın akışı değişti" demişsin ama... 

- Bir menajerim oldu! Ünlü oldum. İnsanlar beni tanımaya başladı. Normalde metroya binmeyi çok severim ama şimdi binemiyorum çünkü rahatsızlık veriyorlar.

Ben sahnede ayrı bir Didem’im, günlük hayatta ayrı bir Didem... Evime girdiğim zaman elektrik süpürgemi açıyorum, kedilerimin kumlarını temizliyorum, tam bir ev kızı oluyorum. İş saatim geldiği zaman da süsleniyor, en havalı şekilde şovumu yapıyorum. İki karakter taşıyorum yani ve ikisini de seviyorum.

Onunla tanışmadan önce aklından hiç İbrahim Tatlıses’le çalışmak geçer miydi?

- Hayır, aklımın ucundan bile geçmezdi bu. Ünlü olmak gibi bir çabam da yoktu ki... Ani oldu, her şey birden bire gelişti. Benim için iyi bir fırsat, daha çok para kazanırım diye düşündüm. Çünkü annemlere ben bakıyorum. şu an evin reisi benim.

AİLEMDEN BİRİYDİ HİÇ SEVGİLİ OLMADIK

İbrahim Bey’in sana konuşma yasağı getirdiğini söyledin. Bu tür kısıtlamalara hiç itiraz etmedin mi?

- Açıkçası daraldığım, sıkıldığım zamanlar çok oldu. Yazın denize girmem yasaktı. Bikinili görüntü vermemem için tabii... Hiç tatil yapamıyordum. Ben de bir insanım, çok zorlanıyordum. Yine de hiçbir zaman "Yeter artık, ben özgürlüğüme kavuşmak istiyorum" gibi bir noktaya gelmedim. İbrahim Bey’in sözünden çıkmak istemedim çünkü o zaman kendimi yalnız hissederdim.

Peki, sözünden çıksaydın ne olurdu?

- Hiçbir şey olmazdı (gülüyor), ben çıkmak istemedim. Bu hayatı çok iyi biliyor, ona güvenmek zorundaydım.

Aranızda özel bir şeyler var mıydı?

- Hayır. İbrahim Bey benim patronumdu. Ailemden biri gibiydi. Sevgili olmadık hiç... 

Gerçekten abi-kardeş ilişkisi mi vardı aranızda?

- İbrahim Bey o kadar yoğun bir insandı ki, bana kafa yoracak zamanı bile yoktu. O yüzden aramızda hiç elektiriklenme olmadı.

Peki sizin hiç sevgiliniz olmadı mı o dönemde?

- Ciddi bir ilişkim olsaydı, onu kesinlikle tanıştırırdım. Yani, İbrahim Bey’le tanıştıracak kadar ciddi bir ilişki yaşamadım.

BU AYRILIK BENİM İÇİN ÇOK İYİ OLDU

Tatlıses’le çalışmanın avantajları ve dezavantajları neler senin açından?

- Hayatıma çok güzel şeyler kattı. Beni 70 milyona tanıttı. Türkiye, hatta dünya beni tanıdı. Yurtdışından pek çok e-mail geliyor. Neler götürdü dersen; özel hayatımı gönlümce yaşayamadım. Herkes İbrahim Tatlıses’le beraberimdir diye düşündü, benden ürktü ve uzak durdu. Bu açıdan sıkıntı çektim.

Altı yıl çalıştınız, sonra anlaşmanın feshedildiğini gazetelerden öğrendin. Bu seni kırmadı mı?

- Çok kırıldım hem de... Bir telefon açılabilirdi. Ama olsun, yine de ne zaman "gel" derse giderim. Her zaman arkasındayım. Ama sonuçta benim de bakmakla yükümlü olduğum insanlar var. Çalışmak zorundayım. İbrahim Tatlıses vurulduktan sonra yaklaşık dört ay evde oturdum. Param yoktu. Yemek yiyecek para bulamadım! Yeter ki kimseye muhtaç olamayayım diye ne kadar altınım varsa sattım.

Gazetelerde çıkan bikinili fotoğrafların yüzünden seninle çalışmaktan vazgeçtiği söyleniyor?

- Bilmiyorum, konuşmadık. Bizim sözleşmemiz zaten bir yıl önce bitmişti. Olması gereken buydu. Onun çevresi çok kalabalık, çok farklı işlerle uğraşıyor. Bana zaman ayıracak vakti yoktu. ış anlamında artık kendi başıma bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bu benim için çok iyi oldu.

Tek başına yürümeye hazır mısın?

- Çabalıyorum, sanırım hazırım artık. Ben altı sene önce de tek başıma çalışıyordum. Yine aynıyım, değişen bir şey yok.

Son olarak; bu olaylar olmadan önce kendisini ziyarete gittin mi?

- Gittim, çok neşeliydi. Ayaklarına masaj yaptım. Ayaklarını kaldırıyordu, parmaklarını oynatabiliyordu. Neşesinden hiçbir şey kaybetmemişti. şarkı sözleri yazıyordu hatta... 

ERKEKLERE GÜVEN OLMAZ AMA ERKEKSİZ DE OLMAZ

Evlenmeyi düşünüyor musun?

- Bir ara düşündüm, ama olmadı. Bir sevgilim vardı. Yabancıydı... Altı ay sürdü ilişkimiz. Ciddi düşünüyorduk ama din farkı biraz sorun yarattı. Artık evlilik bana göre değil diyorum.

Neden?

- Henüz işimi bırakmak istemiyorum. Daha yolun başındayım. ıleride bir dans okulu açmak niyetindeyim. Bir de Türk erkeğinin kapasitesi belli. Karşıma "Sen dansözsün, benim ailem seni kabul etmez" diyen çok erkek çıktı. O damgayı yapıştırıyorlar sana... Erkeklere güven olmaz ama erkeksiz de olamz. Bakalım, dengeyi sağlamak lazım.