Çok değil tamamı 2 dakika 22 saniye... O görüntüleri içim acıyarak tekrar tekrar seyrettim.
Televizyonlarda kısa versiyonu dönüp durdu...
Ama tavsiye ederim girin radikal.com.tr"ye BDP Milletvekili Sabahat Tuncel"in Nevruz gösterilerinden sonra Silopi"de tartıştığı Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Murat Çetiner"e attığı tokadı ve aralarında geçen konuşmanın tamamını izleyin...
İzleyin ve yıllardır çözülemeyen ve adeta bir kangrene dönüşen Kürt Sorunu"nun Türkiye"yi ne hale getirdiğini gözlerinizle görün...

* * *

Yapılan okur yorumlarına bakıyorum…
Kimse anlamaya çalışmaktan yana değil...
Herkes kendi zaviyesinden ateş püskürüyor...
“Besle kargayı oysun gözünü” diyerek açılım politikasından dolayı faturayı AK Parti"ye kesen de var, “Kürt halkına yapılan zulümleri neden görmüyorsunuz?” diyerek uygulanan çifte standarda dikkat çeken de...
Bunlar en makulü...
Küfrün, ırkçı ve cinsiyetçi yorumların bini bir para...
Peki ya siyasetçiler? Siyasetçilerin yaptığı her açıklama bu sorunun neden çözülemeyeciğini teyit eder nitelikte...
Sabahat Tuncel bir yanlışa imza attığının farkında...
Ama aralarında bulunduğu göstericilere sıkılan tazyikli su ve gaz bombasının etkisiyle bir milletvekili olarak yaptığı yanlışı kabullenmek istemiyor.
Kürt halkına yapılan baskı ve zulümleri sıralıyor...
Milletin vekili polise tokat atar mı? Atmaz, atmamalı...
Peki milletin polisi millete gaz sıkar mı?
Sıkmaz, sıkmamalı...

* * *

İyi de biri sıkıyor diğeri atıyor ne yapacağız?
Birbirimizi suçlamaya devam edeceğiz...
Nitekim grup toplantısında MHP lideri Bahçeli fırsatı kaçırmadı, ihanet tonlu konuşmasında hem iktidara hem de BDP"ye çok ağır suçlamalar yöneltti: “Bir avuç çapulcunun ve gözü dönmüş eşkıyanın kanlı elleri hiçbir şerefli güvenlik görevlisine uzanamayacaktır. Bu aşağılık fiile hiçbir güvenlik mensubumuz layık olmadığı gibi kendilerine uzanan ellerin mutlaka kırılıp atılması gerek.”
“MHP"nin klasik tepkisi” deyip geçebilirsiniz ama öyle değil. Çünkü bir başkası da "BDP"nin klasik kışkırtması" deyip işin içinde sıyrılıyor...
Tam da bu yüzden bir sağırlar diyaloğu yaşanıyor...
Keşke mesele anlık bir kontrolsüzlük ya da Başbakan Tayyip Erdoğan"ın dediği gibi "densizlik"le sınırlı olsa...

* * *

İzleyin Sabahat Tuncel"le Murat Çetiner"in diyaloğunu...
Daha doğrusu birbirini anlamaktan uzak diyalogsuzluğun oluşturduğu öfke patlamasını...
İkisi de kendilerine verilen görevi yaptığını düşünüyor...
Biri halkının vekili diğeri devletinin temsilcisi olarak konuşuyor...
İki ayrı dil, iki ayrı dünya...
Nasreddin Hoca gibi "sen de haklısın sen de" demeyeceğim...
O aşamayı çoktan geçtik...
Hangi aşamada olduğumuzu anlamak için izleyin o görüntüleri… O kadar kendinden geçmiş ki Tuncel "anlık" değil "birikmiş" bir öfkeyi boşaltıyor…
Tıpkı polisin sıktığı tazyikli su gibi...
Bitti zannettiğiniz yerde daha da güçleniyor...
Her öfke patlaması ülkeyi daha derinden bölüyor...
Bu gözle izleyin o görüntüleri... Saniyelik tokat görüntüsüne değil 2 dakika 22 saniye süren "tokat gibi" görüntüye odaklanın. Çünkü asıl tokat o, hepimize. Türk, Kürt, sivil, asker, vekil, polis fark etmiyor...
UYANMA vakti...

EYÜP CAN