Aydın son birkaç yıldır çürük yumurta kokusunu andıran rahatsız edici bir kokuyla uğraşıyor.

İddia o ki kokunun kaynağı son zamanlarda Aydın’ı örümcek ağı gibi saran jeotermal santralleri.

İddia diyorum.

Zira bu konuda şüpheleri gideren, bilimsel bir görüş ortaya konmuş değil.

Adnan Menderes Üniversitesi’nden konuya el atması beklenirdi ama o cepheden bir ses çıkmadı.

Kimya Mühendisleri Odası’ndan konuyla ilgili bir açıklama olur mu diye Aydın halkı uzun süre bekledi, ne güne varsalar, onlar da bu konuda susmayı tercih etti.

Jeotermal Santralleri Yatırımcıları Derneği(Jes. Der) absürt bir yaklaşımla pis kokuyu çevrede yaygın olan besi hayvancılığı ahırlarına bağladı.

Devletin her hangi yetkili bir makamından konuyu bütün detaylarıyla ele alan, eskilerin deyimiyle ”efradını cami, ağyarını mani” tereddütleri yok eden bir rapor da ortaya koyan olmadı.

Öyle olunca 7 Ekim’de ortaya çıkan çevreyi rahatsız edici bir koku nedeniyle Başkan Fatih Atay’ın sosyal medya üzerinden vatandaşa bir aktivist edasıyla “Değerli hemşerilerim, sağlığınız için bu akşam tüm ilçemize yayılan zehirli havayı solumayın.

Evlerinizden çıkmayın, kapı ve pencerelerinizi kapalı tutun, Jeotermale hayır,”çağrısıyla pis koku Aydın gündeminin birinci sırası oldu.

Karşılığında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ise 08 Ekim günü 5 ayrı ekiple Efeler’in muhtelif semt ve mahallerinde yaptıkları incelemede kokunun Zindan Deresi çöplüğünde çıkan yangından kaynaklandığını tekrarladı.

Hatırladığım kadarıyla geçen yılki bir şikâyetteki gerekçe de Zindan Deresi Çöplüğündeki yangındı.

O bakımdan açıklama pek ciddi bulunmadı.

Hatta bir gün öncesinde varsa yangını yağan yağmurun söndürdüğünü yeni çıkacak olan yangına da ıslaklığın engel teşkil edeceğini bilen herkesi o açıklama tebessüm ettirdi.

O bakımdan bu konuda vatandaştaki kafa karışıklığı devam ediyor. Ben belki aydınlatıcı olur, diye bazı verilerden hareketle yeni bir pencere açmak istiyorum.

Konuya soruyla gireyim.

Çürük yumurta benzeri kokuya bir nedenin jeotermal santrallerden doğaya salınan akışkanlardan kaynaklı kükürt (sülfür) dioksit olduğu biliniyor.

Acaba kötü kokuya jeotermal santrallere ilave katkısı olan başka sistemlerden kaynaklı gazlar da var mı?

Olayı somutlaştırayım.

8 Ekimde yoğun şekilde hissedilen o pis kokuda Efeler kanalizasyon sistemi ve orada biriken gazların bir payı olabilir mi?

Araştırdık, soruşturduk, böyle bir ihtimal yok değil, var hem de güçlü şekilde…

BİR: Çürük yumurta kokusu kükürt(sülfür) dioksite özgü bir özellik değildir. Aynı koku kanalizasyon gibi kapalı pis ortamlarda oluşan çok zehirli, uçucu, yanıcı özellikte bir gaz olan hidrojen sülfür de belli değerlerin(0,002-02 ppm) üzerine çıktığında çürük yumurta özelliği kazanır.

İki gazın özelliklerinin müşterekliği beraber bir arada bulunabileceklerinin de bir göstergesidir.

İKİ: Hidrojen Sülfür havadan 20 kat daha ağır olduğu için havasız ortamlarda dibe çöker.

Fazla biriktiğinde sistemin yetersizliğinden ya da her hangi bir nedenle deşarj edilmezse oluşacak basınçla hidrojen sülfür sıkışır ve binaların bodrum katında etkisini hissettirir.

Ayrıca boğazlarda yanma, göz yaşarması, hapşırık, öksürük gibi rahatsızlığa yol açabilir.

Efeler’de araştırılırsa hem koku hem rahatsızlıktan şikâyetçi bir hayli vatandaşın olduğu görülür.

ÜÇ: Eğer kanalizasyon sistemi bitişikse yani yağmur sularıyla evsel sıvı atıkların deşarjı tek kanaldan yapılıyorsa yağmur suları ile oluşacak basınçla hidrojen sülfür rögarlardan çevreye yayılır.

O nedenle havanın yağışlı olduğu pazartesi(7 Ekim) günü kötü kokunun ortaya çıkması tesadüf eseri değildir aynı koku diğer yağmurlu günlerde de hissedilirdi ancak onlar bu defaki kadar yankı bulmamıştı.

Bu seferki olayın fitilini ateşleyen Fatih Atay’ın sosyal medya paylaşımı oldu.

DÖRT: Hidrojen sülfür ve oksijen kanalizasyon gibi nemli ortamlarda bakteriler yardımıyla reaksiyona girer ve böylece çok etkili bir bileşik olan sülfirik asit oluşur.

Bu da özellik Aydın gibi sıcak bölgelerde 10-15 yıl gibi bir sürede ya borularda yol açtığı tahribatta ya da neden olduğu tıkanmada kendini gösterir.

Efeler’in merkez mahallelerinin kanalizasyona geçmesinin üzerinden yaklaşık 40 yıl geçmiştir, ayrıca o tarihten bu yana merkez nüfusu iki katına, 200 bine ulaşmıştır.

Varın gerisini siz düşünün.

BEŞ: Merkezi 200 bin nüfuslu bir kentte arıtma sisteminin yokluğu bir eksiklikten öte bölge halkının sağlığına yönelik açık bir tehlikedir.

Ayrıca arıtması olmayan sadece Efeler de değildir Buharkent’ten Kuşadası’na Karacasu’dan Karpuzlu, Didim’e varıncaya kadar yönetmeliğine uygun bir tane yerin arıtma tesisi yoktur.

Ama BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun gündeminde böyle bir sorun dün yoktu bu gün de…

Orası ayrı mesele…

Evsel sıvı atıkların böyle arıtma yapılmadan tabiata salındığı yerlerde özellikle yaz aylarında havadaki hidrojen sülfür oranı tehlikeli sınırın(0,0047 ppm) üzerine çıkarsa çevreyi işte o çürük yumurta benzeri koku sarar.

Aynı koku birçok ilçenin evsel sıvı atığına ev sahipliği yapan Menderes Nehri ve çevresinde yaz aylarında hissedilir.

Uzun lafın kısası bir hayli zamandır yaygın olan ve nedeni jeotermal santrallere bağlanan çürük yumurta türü kokunun oluşmasında vakti geçmiş ve arıtması olmayan kanalizasyon sistemlerinin de payı olduğu yönde görüldüğü üzere güçlü emareler var.

Olayı açıklığa kavuşturacak olanlarsa Çevre ve Şehircilik Müdürü ve bilgili, birikimli cesaretli konunun uzmanı kişi ve kuruluşlardır.

Umarım herkes üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirir de Aydın bu hastalık yuvası koku belasından kurtulmanın çaresine bakar.

KAYNAK:

1-Cennet Çelik: Metan ve Sülfür gazlarına Dikkat, Kim.Müh. Od. Güney Bölge Bşk.

2-Mustafa Öztürk: Kanalizasyonlarda Hid. Sül. Gaz. Oluşumu ve Sağ. Üzerine Etkileri,

3-Mustafa Durukan: Gazlarla İlgili Zararlı Ortamlar ve Gaz Güvenliği,

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!