Yayınlandığı ilk günden beri ilgiyle izlenen 'Bir Şarkısın Sen' adlı müzik eğlence programına RTÜK tarafından uyarı gelmesi, programın sunucuları Erol Evgin ve Pınar Altuğ'u da tedirgin etti. RTÜK'ün uyarısı tepkiyle karşılanırken, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel dahil çok önemli isimlerden programa destek geldi. RTÜK, programda aykırı bir şey bulamadığı için yaptığı uyarıyı geri çekti. Konuyu ünlü sanatçı Erol Evgin'le masaya yatırdık. "Bu program Türkiye'ye moral oldu" diyen Evgin, bir yandan eleştirileri yanıtlarken diğer yandan programın televizyon sektörüne yeni bir soluk getirdiğinin altını çizdi.

ÜÇ TORUN SAHİBİYİM
Sizinle en son geçen sene Rumeli Hisarı konseriniz öncesinde konuşmuştuk. O zamandan bu yana hayatınızda neler değişti?
11 ay içinde benim iki torunum oldu. Toplam 3 oldular. Biri Murat'tan Eren Erol diğeri de Elvan'dan Ozan... En büyük değişiklik bu oldu benim hayatımda. Bunun dışında 'Bir Şarkısın Sen' de çok büyük bir değişiklik oldu benim için...

Bu macera nasıl başladı?
Uzun zamandır TV programı yapmak istiyordum. Kendime uyan bir proje gelmemişti bugüne kadar. Yapımcılar İtalya'nın Rai 1 kanalında yayınlanan 'Bir Şarkısın Sen'in orijinal formatını bana izlettikleri zaman çok heyecanlandım. Yapımcı, istediğimiz düzeyde çocuklar bulamazsak projeyi yapamayacağımızı söyledi. Ben dedim ki; "Öyle çocuklar bulucaksın ki şasıracaksın." Hakikaten sonunda Türkiye şaşırdı.

Siz, bu derecede yetenekli çocukların olduğunu tahmin ediyor muydunuz?
Tahmin ediyordum. Ama bu kadarını düşünemedim. Çocuklar hiç detone olmadan, bazen gelen yıldız sanatçıları da bastırarak öylesine müthiş performanslar gösteriyorlar ki, herkesi şaşırtıyorlar. Çok iyi bir ekibimiz var onlarla çalışıyorlar, onlarla hazırlanıyorlar.

Her şey çok güzel giderken RTÜK'ten uyarı geldi? Bunu nasıl karşıladınız?
Tabii bu biraz moralimizi bozdu. RTÜK'ün görüşlerine her zaman saygılıyız. Ama dışarıdan gelen eleştiriler hakkında söylemek istediğim bir şeyler var. Mesela çocuklar kullanılıyor istismar ediliyor deniyor. Bu en kolay eleştiri yolu. İnsan haklarının ileri olduğu toplumlarda Oscar'lı çocuk yıldızlar var. Ülkemizde de Ayşecikler, Ömercikler, Yumurcaklar var. Dizilerde sinemalarda oynayan çocuklarımız var. Onlar da istismar mı ediliyor? Bu ülkede çocuklar, yıllardır öğrenci hazırlama kursları, kolej sınavları gibi dünyanın hiçbir uygar ülkesinde olmayan yöntemlerle eğitiliyorlar. Tırnaklarını yiyen çocukları, saçları dökülen binlerce çocuğu görmezden gelip, neşe içinde şarkı söyleyen çocuklar için 'Kullanılıyorlar' diye düşünmek bence hakça değil.

Çocukların makyajları, kıyafetleri eleştiriliyor daha çok...
Bugün televizyona çıkan herkese TV makyajı yapılıyor. O makyaj şart, o ışıklar altında ölü gibi dururlar yoksa. Giysilerini de çocuk butiklerinden alıyoruz. Çocuklar büyüklerin şarkılarını söylüyor, ruh sağlığı bozulacak diye eleştiriliyorlar. Ben de 4 yaşındayken şarkı söylermişim. Ruh sağlığımın bozulduğunu düşünmüyorum.

MEYVE VEREN AĞAÇ MİSALİ
Destek de çok yoğun, değil mi?
İnanılmaz destek var. Zülfü Livaneli yazı yazdı. 'Çocuklar şiddet ve kavgaya değil şarkı söylemeye özendirilmeli' diye. Süleyman Demirel aradı, destek olmak istediğini söyledi. Halkın bu kadar büyük bir ilgiyle izlediği bir şeyi kıskananlar var diye düşünüyorum. Meyve veren ağaç taşlanır misali. Ama RTÜK uyarıyı kaldırmakla doğru olanı yaptı.

Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Çok zekice hazırlanmış bir format. Geçmiş elli yılın şarkılarını çocuklara söyleterek geçmişle geleceği buluşturuyoruz. O zaman üç nesil bir arada seyrediyor programı. Geçmişin ünlü bir yıldızı merdivenlerden iniyor, ufacık bir çocukla sahneyi paylaşıyor. Bu, çocuğun rüyasında görse inanamayacağı bir şey. Kanal çok inandı. Fatih Edipoğlu da çok destekledi. Dekoruyla, sahnesiyle orijinal formatın aynısı yapıldı. Haftanın en güzel gününe ve prime time'a kondu. Reklamları iyi yapıldı. Böyle bir programa ihtiyaç vardı. Bu program Türkiye'ye çok güzel moral oldu.

Bence size de çok yakıştı program...
Evet, bana da çok iyi oturdu. Benim çocuklarla ilişkim her zaman çok sıcaktır. Bu şarkıları ilk söylediğim yıllarda 6-7 yaş grubu kız çocukları şimdi anne oldular çocuklarını getiriyorlar, tanıştırıyolar. Öyle bir hayran kitlem, çocuklarla çok iyi bir diyalogum var. Böyle bir nostaljik yanı var bu programın... Üç nesil birarada olunca hayat dersi veren hikayeler anlatıyorum.

ÇOCUKLAR YARIŞTIRILMIYOR
Programın, çocuklara neler kazandıracağını düşünüyorsunuz?
Çocuklar asla yarıştırılmıyor bu programda ve takım ruhunu ön plana çıkartmaya çalışıyoruz. Çocuklara gelecekle ilgili 'popstar' vaatleri vermiyoruz. Çocukların müzik hocaları, psikologları, doktorları özenle onları koruyor. Bu bir oyundur. Bir yaz kampına gittiğinizi düşünün diyoruz. Yaşamlarında profesyonel olarak müziği seçeceklerse mutlaka eğitim almalarını öğütlüyoruz ve bu konuda onları destekliyoruz. Ben şahsen oradan beş çocuk konservatuarı kazansa beşini de okuturum. Sesi ne kadar güzel olursa olsun, eğitim şart!

***

BACAKLARIM AJDA'NINKİNDEN DAHA TAŞ
Yeni albüm çalışmanız olacak mı?
Evet, yılbaşına yeni şarkılardan oluşan yeni albüm hazırlığı içindeyim. Arşivlik bir albüm olacak.

Serdar Ortaç'ın şarkısını okur musunuz?
Okurum, tabi. Ben okursam benim şarkım gibi olur.

Ajda Pekkan, Serdar Ortaç'ın 'Resim' adlı şarkısını söyledi. Eleştiri de aldı. Siz nasıl buldunuz?
Ajda yaptı, güzel oldu. Eeştiriler önemli değil. Bizim kariyerimizdeki insanların hata yapma hakkı vardır.

Atilla Dorsay "Erol Evgin, erkek Ajda Pekkan mı? diye bir yazı yazdı. Ne diyeceksiniz?
Çok uzun soluklu bir yarışta yer aldığımız için böyle bir şey yazmıştır. Fiziksel özelliklerimizi çok fazla yitirmedik. Ajda son konserde mayo giydi dikkatleri çekti. Ben de 23 Temmuz'daki konserde şort giyerim, benim bacaklar daha taş yani. Ona göre...

***

OYUNCAĞIM ŞARKILARDI!
'Keşke bizim zamanımızda da böyle programlar olsaydı' dediğiniz oluyor mu?
Tabii ki... Bizim dönemimizde hiçbir şey yoktu. Çok geniş hayal dünyamız ve küçük bir radyomuz vardı. Şarkılar benim oyuncaklarımdı.

Nasıl fark ettirdiniz yeteneğinizi?
4 yaşında 'Sevdim Bir Genç Kadını' diye tango söylermişim. Okulda müzik grubu kurduk, 17 yaşında Şerif Yüzbaşıoğlu'na dinlettim kendimi. "Sen gel, bende şarkı söyle" dedi.

TÜRK MÜZİĞİ TANITILMALI
Şarkılarınızın yıllardır söylenmesini neye bağlıyorsunuz?
70'li yılların şarkıları o dönemin ruhunu yansıtan şarkılar. Günümüzdeyse her şey kısa vadede tüketiliyor. O dönemin ruhu yeni nesilleri de bir yerden yakaladı.

İçinizde ukde kalan bir şey var mı?
Bizim neslin, yurtdışına açılamaması bir sıkıntıdır. O zaman Türk parasını koruma kanunları vardı. Yılda bir çıkıyorduk. Yeni neslin en önemli görevi Türk müziğini yurtdışına taşımaktır.