Kağan Gökalp / Referans Gazetesi

Ahmedinejad'ın Türkiye ziyareti ulusal basının olduğu kadar uluslararası basının da ilgisini çekti. Ahmedinejad'la ilgili çok şey yazılıp söylendi. En çok konuşulan konulardan biri de kıyafetiydi. Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde günlerini neredeyse hep aynı kıyafetle geçirdi. Gömleğinin manşeti ve yakası üst üste giyilmekten artık yıpranmış, Başbakan Erdoğan'ın elini sıkarken diğer eli neredeyse görünmüyordu. Ceketin kol boyu o kadar uzundu ki, yana sarkıttığı eli ceket kolunun içinde kaybolmuştu adeta. Batı'da resmi protokollerde ve bankacılık çevrelerinde herkesin uzak durduğu, Churchill'in "Bir centilmen asla kahverengi takım elbise giymez" sözüne inat, üzerindeki takım elbisenin rengi de kahverengiydi. Hiç kravat takmadığını ise söylememe bile gerek yok herhalde.
Ahmedinejad artık tarihe geçmiş kimi liderlere özeniyor sanki: Komünist Çin'in eski lideri Mao, Hindistan'ın kurucusu ve eski lideri Gandhi, Küba ile özdeşleşen Fidel Castro'dan fazlasıyla esinleniyor. Konuya açıklık getirmek için sanırım önce bu liderlerin kıyafet tercihlerinden bahsedip, bu tercihleri yorumlamak gerek.

Sadelik mesajı
Örneğin Mao hep aynı siyah lastik ayakkabılarını giyermiş, kapitalist dünyanın sunduğu sonsuz seçeneklere meydan okuyarak... Tabii gardırobunda aynı siyah ayakkabıdan 30-40 çift varmış. Bir mesaj var ortada: Bir komünist benim yaşadığım gibi sade yaşamalı. Çin lideri olarak bakın ben bile hep aynı ayakkabıyı giymekteyim.
Hindistan'ı İngiliz egemenliğinden kurtaran Gandhi, İngiliz kralı ile yaptığı bir görüşmeden çıkar çıkmaz şu soru ile karşılaşır: "Koskoca İngiliz kralının karşısında yarı çıplak oturmaktan hiç mi utanmadınız?" Gandhi, son derece soğukkanlı bir eda ile gazeteciye "Kral, ikimiz için de yeterince giyinmişti zaten" der. Bu soruya verdiği cevap çok manidar bulunan Gandhi'nin, Hindistan'ı yıllarca sömüren İngiltere kralının bu şatafatlı giyimine atıfta bulunarak emperyalist düzeni ince ince eleştirdiği anlatılır. Bir başka deyişle şu mesajı verir: Benim fakir bir Hint köylüsü gibi giyinmemin sebebi sizsiniz, benim üzerimde olması gereken elbiseler de sizin üzerinizde, yıllarca sömürüldüğümüz için şu an karşınızda yarı çıplak oturmaktayım.
Hindistan'da kast sisteminin yol açtığı sınıf ayrımına da karşıdır. Yarı çıplak giyinmesinin nedenlerinden biri de budur. Böyle giyinerek ırk ve sınıf ayrımcılığını protesto eder.

Üniformalı Castro
Fidel Castro ise efsanevi Che Guevera ile birlikte yaptığı Küba Devrimi'nden sonra üzerindeki üniformayı hiç çıkarmadı. Çünkü arka bahçesinde komünist bir ülke istemeyen ABD tarafından defalarca suikast girişiminde bulunulan Castro'ya göre savaş aslında hiç bitmemişti, hatta yeni başlıyordu ve savaş bitene kadar üniformasını üzerinden çıkarmaya hiç niyeti yoktu.
ABD Başkanı Bush ile sürekli bir sürtüşme içinde olan İran lideri Ahmedinejad ise tıpkı Morales gibi pazardan alınmış izlenimi veren kıyafetleri birkaç gün üst üste giyebiliyor. Arabası 15 yıllık... Evi 2 odalı, mobilyaları ise bir üniversite öğrencisinin evindekilerden hallice. Batılı politikacılar kahverengi takım elbise giymiyor, o inadına giyiyor. Batılılar kravatsız neredeyse tuvalete bile gitmiyorlar, o inadına takmıyor. Batı'daki en silik, renksiz politikacı bile sinekkaydı tıraş oluyor, temiz giyiniyor. O inadına tıraş olmuyor, üstündekileri inadına çıkarmıyor. İran halkına belki de şu mesajı vermeye çalışıyor: Sizi, bir devrim uğruna, şeriat devleti uğruna dış dünyadan tecrit ettim belki ama ben de kendimi Batı'nın sunduğu tüm değerlerden ve zevklerden tecrit ediyorum. İçinizden biriyim.
Politikalarını beğen beğenme ama bence Ahmedinejad sergilediği imaj konusunda son derece tutarlı.