İzmirli Burcu Irmak, kiloları nedeniyle doğum gününde nişanlısı tarafından terk edilince, "zayıflayıp manken olmaya" and içti. Diyet ve sporla 41 kilo veren Burcu'nun planı, 12 kilo daha verip 55 kiloya düşmek. Burcu Irmak'ın çocukluğu ve gençliği aşırı yeme alışkanlığı nedeniyle hep kilolu geçti. Üniversiteyi bitirdikten sonra İzmir'de bir hastanede tıbbi sekreter olarak çalışmaya başlamıştı. 25 yaşına geldiğinde tam 108 kiloydu. Bu dönemde de nişanlandı. Zaman zaman diyet yapıp zayıflamayı denese de, genel olarak kilolarından memnundu. Ancak müstakbel kayınpederi kiloları nedeniyle kendisini gelin olarak kabul etmeyince, geçen yıl 19 Şubat'ta, hem de doğum gününde nişanlısından ayrıldı. İşe o anda tüm hayatını etkileyecek bir karar aldı. Kilolardan kurtulacak ve hatta manken olacaktı. 

DOKTORU BİLE TANIMADI
Hemen görev yaptığı hastanedeki endokrin uzmanı Doç. Dr. Ceyhun Dizdarer'den yardım istedi. Dizdarer de, Burcu'ya yediği her şeyi not etmesini söyledi. O güne kadar birçok diyeti deneyen ancak hiç bu tür bir yöntemi uygulamayan Burcu, doktorunun söylediğini uygulayarak, çay dışında yediği her şeyi küçük not defterine yazmaya başladı. Doktorunun da desteğiyle, artık yediği her yiyeceğin ve içeceğin kalorisini hesaplıyor, izin verilen günlük kaloriyi aşmıyordu. Marketten bir yiyecek alırken bile kalorisine bakıyor, fazlaysa almıyordu. Bununla da yetinmeyen Irmak, bir spor salonuna kaydoldu ve egzersize başladı. Burada da spor eğitmeni Gülistan Kılıçaslan'ın dediklerini harfiyen uygulayan Irmak, gününün 3-4 saatini spor salonunda geçiriyordu. Hatta, hastanedeki gece nöbetinden çıktıktan sonra birkaç saat uyuyup, spor salonuna gittiği bile oluyordu. Ve Burcu Irmak, azmi sayesinde bir yılda tam 41 kilo vererek 67 kiloya düştü. Hedefi ise 55 kiloya kadar inip mümkünse mankenlik yapmak. Burcu duygularını ise şöyle anlatıyor: "Günde 4-5 litre su içiyordum. Spor salonunda koşarken zayıf kızlara bakıp, 'Bu kızlar niye geliyor?' diye şaşırırdım. Eskiden büyük beden bulamıyordum, şimdi ise küçük beden bulamıyorum. Zayıflayınca doktorum Ceyhun Dizdarer'e gittim. O bile beni tanıyamadı."

'5 YIL SONRA ÜLKENİN YARISI OBEZ OLACAK'
Doç. Dr. Ceyhur Dizdarer: Türkiye'de obezite görülme oranları 30 yaş üzerindeki erkeklerde yüzde 20, kadınlarda yüzde 40'a dayandı. Çocuklarda obezite yüzde 10-25 arasında görülüyor. Bu rakamlar korkunç. 100 kadından 40'ının hasta olduğu bir topluluk düşünebiliyor musunuz? Türkiye'de 3.2 milyon erkek, 5.5 milyon kadın obez. Türk kadınları Alman kadınlarından daha fazla obez. Esas karın obezitesi çok önemli. Karnın daha yağlıysa, elma tipi şişmanlık çok daha büyük bir risktir. Türkiye'de, ilkokuldaki 10-14 yaş grubu çocukların yüzde 10-15'inde obezite tespit edilmiş. Obezitede yüzde 90 artış var. Beş yıl sonra Türkiye'de yarımızdan fazlamız obez olacak.


İKİ KATLI ADAM' SÖZÜ 90 KİLODAN KURTARDI
Bodrumlu Muammer Nogay, sokakta kendisiyle "İki katlı adam" diye dalga geçilmesi üzerine 15 ayda 170 kilodan 80 kiloya indi. Muammer Nogay, çocukluğunda sürekli kilo aldı. Askerde biraz zayıflasa da terhisten sonra yeniden kilo almaya başladı. Evlendikten sonra da şişmanlamaya devam eden ve "Eşim bana çok iyi baktı" diye espri yapan Muammer, 29 yaşındayken işsiz kaldı. Evinin ihtiyaçlarını karşılayamayınca bu kez depresyona girdi. Bu depresyon 170 kiloya kadar çıkmasına neden oldu. Zayıflamak için diyet, ilaç, şifalı otlar ne bulduysa, ne duyduysa denedi. Ancak kilolarından bir türlü kurtulamadı.

ALIŞVERİŞ SEVİNCİ
Bir gün sokakta yürürken küçük bir kız çocuğunun, "Anne kocaman adam görüyor musun?" sözleriyle irkildi. Bir başka gün de iki kişiden kendisinden "İki katlı adam" diye bahsettiğini duydu. Bu iki kırılma anı, hayatının da dönüm noktası oldu. Son çare olarak düşündüğü cerrahi yöntemi deneyerek tüp mide ameliyatı için bıçak altına yattı. Ve kendi deyimiyle yeniden doğdu. Ameliyattan bu yana geçen 15 ayda 90 kilo veren Nogay, 80 kiloya inmeyi başardı. Muammer Nogay adeta yeniden doğduğunu belirterek şunları anlatıyor: "9 kardeşimin en şişmanı ise bendim. Kıyafet bulabilmek bile benim için bir şanstı. Zaten mağazada da gezemiyordum. Çünkü bakışlar çok rahatsız ediyordu. Hemen alıp çıkıyordum. Bu nedenle eşimle de çok kavga ediyorduk. Artık saatlerce reyonlarda durup kıyafet bakabiliyorum ve gönlümüzce alışveriş yapabiliyoruz. Benim için en büyük mucizelerden biri de alışverişte 'seçme hakkı'na tekrar kavuşmak,"