Ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Ekonomik veriler her geçen gün daha da kötüleşirken, korona virüsü can almaya devam ediyor. Ölüm resmen kapımızda!

Vatandaş artık açıklanan verilere şüpheyle bakıyor. Hastalık ve ölüm verilerine, enflasyon verilerine, TÜİK tarafından açıklanan verilere…

Vatandaşın geçim derdi, korona sınırlamaları sonrasında açlık derdine dönüşmek üzere.

Bunca sorunun arasında vatandaş boğulurken siyaset gündemindeki nefret ve öfke söylemi toplumu daha da geriyor.

Vatandaş ne istiyor?

Vatandaş en azından nefes almak, bir parçada olsa huzur bulmak istiyor.

Vatandaş sevgi istiyor.

Vatandaş ülke içinde birlik, barış ve uyum istiyor.

Mevlana'nın yedi öğüdü dostluk ve barış için çok önemlidir.

Cömertlik ve yardım etmede akar su gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarımn kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörürlükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol .

Mevlana, insanların birbirinin kıymetini bilmesi konusunda, “Gel de birbirimizin kadrini bilelim; çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.” diyecek kadar herkese sevgi ile yaklaşmıştır.

Mevlana bugün yaşasaydı ne derdi sizce?

İsterseniz sözün gerisi yine ona bırakalım.

“Beri gel, beri, daha da beri, niceye bir şu yol vuruculuk? Değil mi ki sen, bensin, ben de senim; niceye şu senlik, benlik?

Tanrı ışığıyız, Tanrı sırçası. Kendi kendimizle bunca savaşımız, bunca inatlaşmamız da ne? Aydınlık, aydınlıktan ne diye kaçar böyle?

Hepimiz de bir tek olgun kişiyiz; fakat neden böyle şaşıyız ki? Neden zengin, yoksulları böyle hor görür ki?

Sağ el, ne diye kendi solunu hor görür? Her ikisi de senin elin değil mi ki; uğurlu ne demek, uğursuz ne demek?

Biz, hepimiz aynı mayadanız; aklımız da bir, başımız da; fakat şu beli bükülmüş göğün altında iki görür olup kalmışız.

Bu beş duygudan, altı yönden pılım-pırtım çek birlik bucağına; niceye dek usul boylu birlik ağacının yalnız sözünü edip duracaksın?

Haydi, şu benlikten geç, herkesle karış, kaynaş. Kendinde kaldıkça bir habbesin, bir zerresin ancak; fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı ummansın, mâdensin.

Erkek aslan, yapacağım yapar, köpek de köpeklik eder, durur. Tertemiz can, dilediğini işler, beden de bedenliğini yapadurur.

Canı da bir bil, bedeni de; fakat sayıda yüzbinlercedir. Hani bademler gibi; hepsinde de aynı yağ var.

Dünyâda nice diller var; ama hepsi de mânâ bakımından bir; kaplan kırıp döktün mü su, bir olur gider.

Birliğe erer de gönlünden sözü sürer çıkarırsan can, her görüş sâhibine haber gönderir, meramını anlatır.”[1]

Hacı Bektaş Veli de,  “düşmanınızın bile insan olduğunu unutmayınız”, “incinsen de, incitme” ve “her ne ararsan kendinde ara”  sözleriyle bütün insanlığı sevgi, barış ve kardeşliğe çağırmıştır”.

Sonuç olarak yaşadığımız bu zamanda, nefret ve öfke yerine, sevgi ve barışa ihtiyacımız var!

 

[1] Mevlânâ Celâleddin, Divan-ı Kebîr, seçmeler, Hazırlayan: Abdülbâki Gölpınarlı, MEB Yayım, İstanbul 1970, s.144-145.