Ne çok 'Diktatör' varmış

Abone Ol

Seçimlerin üzerinden seksen günden fazla zaman geçti.

Alınan sonuçlarla hükümet kurmayı beceremedik.

Bunun sorumlusu muhalefete göre Cumhurbaşkanımız.

O “Beni Başkan yapmadınız” diye seçmene kızgın.

Bu sebeple seçimlerin yenilenmesi için düğmeye bastı.

Büyük riskler alarak hayata geçirmek istediği “Çözüm sürecinden” vazgeçti.

Terörün hayatımızın bir parçası olması için “çatışmaları “ başlattı.

Ülkeyi kaosa sürükledi.

Ekonomik istikrarı tehlikeye attı.

Hükümeti kurma görevi verdiği Sayın Davutoğlu’nun hükümeti kurmaması için engelleyici bütün çabayı gösterdi.

Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN gözünü karartmış “İlla Başkanlık” diyor başka bir şey demiyor.

Muhalefetin ve ona akıl verelerin, “Yerleşik Düzen” medyası ve Cumhurbaşkanıyla hesaplaşma derdinde olan “Gülen Hareketinin” medyasının iddiası budur.

Diyelim ki; dün “Savaşa Hayır!”

“Analar ağlamasın” diyerek bölücü terör örgütü ve yandaşları şımartıldı.

“Çözüm Süreci” zamanlarında yaptığı hazırlıkla silahlanması neticesinde elde ettikleri güçle ülkeyi kan gölüne çevirmekteler.

Evet; Hükümet kamu düzenini sağlamada zafiyet gösterdi.

Gördüklerini görmezden geldi ve kendince süreci sıkıntıya sokmak istemedi.

Nitekim

Vatan coğrafyasının birçok iline şehitlerimiz gidiyor.

Kardeşini teröre kurban vermenin acısıyla;

“Dün Savaşa hayır! Diyenler nerede” diye feryat eden yarbay bahane edilerek ne istedikleri belli olmayanlar, bunu fırsat bilip çözüm arayanlara fatura etmek derdindedirler.

Bir an bütün bunlara Cumhurbaşkanının ihtirasları sebep diyelim.

Buradan soruyorum;

Cumhurbaşkanına itirazda birleşenler.

Niçin siz milletin verdiği yetkiyle bu oyunu bozmuyorsunuz?

Hadi kendiniz bir araya gelip hükümet kuramıyorsunuz.

O halde oyunu bozmak için hükümet kurulmasını niye sağlamıyorsunuz?

Sizi de mi Cumhurbaşkanı yönetiyor?

Barış diye bağıran HDP ve sırtını yasladıkları terör örgütlerini, “Elinizi tetiğe götürün” diye Cumhurbaşkanı mı talimat gönderiyor?

Bu ne kolaycılık ve insafsızlıktır böyle?

Bütün siyasetsizliğinizin faturasını Cumhurbaşkanına kesiyorsunuz?

Yazıklar olsun size ve yapacağınız siyasete.

Her birinizin ağzında “Diktatör” suçlaması.

Ya siz nesiniz?

Partilerinizden ayrı ses çıkaranları susturuyor.

Farklı davrananları ihraç ediyorsunuz,

“Hain, satılmış” ilan ediyorsunuz.

Peki, bu tavrınızla kendi iktidar alanlarınızdaki tutumunuzla siz ne oluyorsunuz?

Yeni dönem demokrasi ve uygulamasının mimarları mı?

Güldürmeyin insanı.

Sizin yaptıklarınızın diktatörlükten ne farkı var?

Seçimlerden sonraki süreçte hangi öneriyi millete sundunuz?

Hükümet kurma çalışmalarına ne gibi katkı verdiniz?

Bırakın hükümet kurma çalışmalarına, ülkeyi seçime götürecek “Seçim Hükümetine” bakan vermemek  hangi siyasi aklın gereğidir?

Salt “Seçim Hükümetinde AK Partiyle HDP hükümeti kursun” arzunuz ne kadar meşru?

Bu mu vatan, millet sevginiz?

Hani “Siyasi hırslarınızı milletin önünde tutmayacaktınız?”

Gerçekten yazıklar olsun!

Ülke yönetiminde ihtiyaç duyulduğunda “elini taşın altına sokmayanlara” bizimde vereceğimiz bir cevap olacaktır.

Bilmenizi isterim.

Bu yaptığınızı izah etmeye ve bizi inandırmaya gücünüz yetmeyecek.

 

***

 

Aydın billbordlarında “Savaşa Hayır” afişleri astıran Sayın Çerçioğlu.

Bu tavrınızla “Elini tetiğe götürerek uykusunda öldürülen iki polisimizle başlatılan çatışma sürecinin katillerine” destek verdiğinizi bilmenizi isterim.

Öncelikle ortada bir savaş yoktur.

Çatışmasızlık sürecini bozan ve ilan eden örgüt vardır.

Bu örgütle mücadele  anladığı dilden yapılmalıdır.

Tabi ki, siviller çatışmada zarar görmemelidir.

Elini tetiğe götürenlerin güvenlik güçlerinden aldıkların cevaptan sonra başlattıkları barış çağrılarının dökülen kana ortak olmak olduğunu göremeyecek kadar feraset yoksunu musunuz?

Bu ikazlardan sonra hatanızı sürdürürseniz  bedelini siyaseten ödemeyi göze almalısınız.

 

 

 
 
 
{ "vars": { "account": "UA-18838004-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }