Seçim geride kaldı itiraz edilen yerler dışında Aydın’da büyükşehir belediye başkanı Özlem Çerçioğlu ve kazanan belediye başkanları, meclis üyeleri ve muhtarlardan mazbatasını alanlar koltuklarına oturdular.

İkinci kez Özlem Çerçioğlu ile yarışan ve kaybeden AK Parti adayı ve milletvekili Mustafa Savaş da Meclis’teki görevine döndü.

Geriye “Mustafa Savaş bu seçimi kazanabilir miydi?” sorusunun cevabı kaldı.

Ondan önce dilerseniz Mustafa Savaş, AK Parti’nin Aydın’da büyükşehir adaylığında son çaresi yani ihtiyatı mıydı, kısaca ondan söz edeyim.

Ülke siyasetinin de bir hastalığı Aydın siyasetinde ne zamandır geçerli olan “adam eksiltme metodudur.”

İster ilçe ister il isterse yerel ya da milletvekilliği olsun her ölçekteki seçim bütün partilerde “kifayetsiz muhterisler” tarafından gelecek vadeden bir veya birden fazla yıldız adayının söndürüldüğü seçimler olmuştur.

Buna siyasetin alt yapısı için adam yetiştiren kaynaklardan biri olan sivil toplum kuruluşları başkanlıkları ya da yönetim kurulu üyelikleri için yapılan seçimleri de eklemek mümkündür.

Kifayetsiz muhterislerin ayak oyunlarıyla ayağını kaydırdığı değerler açısından bakıldığında Aydın siyaseti bu gün bir Telli Dede Mezarlığı’ndan farksızdır.

Mustafa Savaş’ın adaylığına gelince o da “adam eksiltme” sonucu ortaya çıkan bir adaydı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözünde Aydın için son ihtiyat askeriydi.

Bu kanıya adaylıkta biri İstanbul diğeri Ankara için iki milletvekili prensibini bozarak Mustafa Savaş’ı Aydın büyükşehre aday göstermesinden varıyoruz.

Buradan Binali Yıldırım’ın İstanbul adaylığı AK Parti için ne anlam ifade ediyorsa Mustafa Savaş’ın Aydın büyükşehir adaylığının da aynı zaruretin bir sonucu olduğunu çıkarmak mümkündür.

Bunu belirttikten sonra asıl konu Mustafa Savaş bu seçimi kazanabilir miydi, sorusunun analizine geçebiliriz.

Siyasette sonuç alabilmek için bir kamuoyu olması gerekir ki, buna olayın mekaniği denir. Ayrıca siyasi güç gerekir ki, buna işin matematiği denir.

Bir de işin aritmetiği vardır ki, o da partilerin sahip oldukları oy potansiyelidir.

Siyasette sonuç almada işin mekaniğini de matematiğini de aritmetiğini de harekete geçirecek olan o ilin milletvekilleri ve her kademe yerel teşkilatlarıdır ki, bunda şart olan inanç, azim ve iradedir.

Yerel seçimlere hazırlık olmak üzere milletvekilleri ve teşkilatlar seçimden çok önce yapacakları çalışmalarla pastayı yapmaya başlarlar ve geriye zamanı geldiğinde üzerine çileği konması kalır.

Demek istediğim AK Parti teşkilatları, milletvekilleri iktidar olmanın kendilerine sağladığı güçle ortaklaşa 31 Marta yönelik önceden sistemli bir çalışma içine girselerdi seçimin mekaniğini de matematiğini de aritmetiğini de değiştirebilirlerdi.

Çünkü hiçbir şey yapmadan bu günkü sorunu 2014’de seçimi kaybettiren mantıkla çözmeyi denemek sadece safdilliktir değildir aynı zamanda beyhude bir ümitlenmedir.

Çünkü aynı hatalı davranışı sergileyip de farklı sonuca ulaşan kimse henüz daha görülmemiştir. O nedenle olayı değiştirmek isteyen yeni bir siyasi retorik üretmek zorundadır.

Ayrıca siyasette erken davranan yol alır. Çünkü seçim seçimin adı geçmeyen bir zamanda kazanılır.

Özlem Çerçioğlu’nun 2014 adaylığının yaklaşık iki (28 Haziran 2012), 31 Mart adaylığının da yaklaşık bir buçuk yıl öncesinden Kılıçdaroğlu tarafından açıklandığını (20 Ekim 2017) hatırdan çıkarmayalım.

Ayrıca doğruluğu tartışılır fakat Özlem Çerçioğlu’nun her türlü icraatının da seçim endeksli olduğunu unutmayalım.

Rakibi hiçbir şeyi oluruna bırakmazken AK Parti teşkilatları 2014’den bu tarafa seçim kazanmak adına değil pasta yapmak hamurunu dahi karmak için kılını kıpırdatmadı.

Buna da neden ama iktidar rehavetinden ama metal yorgunluğundan ama iktidara doymuşluktan her kademedeki teşkilatların ve yönetici konumunda olanların zaten cılız olan enerjilerini kendi iç kavgalarında harcamalarıdır.

Bunun bir sonucu olarak ilk kuruluş yıllarındaki gibi ev ziyaretleri yapan, bir kapıdan beklediği ilgiyi göremeyince yan dairenin zilini çalan inançlı, cevval kadın kollarını bu seçimde Aydın halkı göremedi.

Sadece kadın kolları değil, il yönetim kurulunda da o eski yıllardaki gayretkeşlik yoktu. Çoğunluğu “Nasıl olsa Reis çalışır kısmetimize zarar gelmez” havasındaydı.

Bazı il yöneticileri de rakip adayı kazandırmanın derdindeydi.

Bu arada gece demeden, gündüz demeden Ümmet Akın için olduğu kadar Mustafa Savaş’ın başarısı için ter döken Efeler İlçe Başkanı Çağatay Gülaştı ve ekibinin hakkını teslim etmek gerekiyor.

Bunun dışında ne milletvekillerinin ne de il teşkilatının pasta yapımı ile ilgili bir çabaları oldu. Verdikleri görüntü çalıyı tepeden sürüdükleriydi.

Olayın önüne ardına bakıldığında görünen o ki, Mustafa Savaş kavgadan başka siyaset adına bir şey üretmeyen kitleyi aşabilir ümidiyle bilerek aday yapılmıştı.

Ama hazırlık olmayınca bir de içten adam eksiltme maksadıyla paçasından çekilince başarılı olamadı.

Bakalım bu sarsıntının ileriki günlerde Aydın’da artçı depremi olacak mı, olacaksa neler olacak, bekleyip göreceğiz.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!