Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya konusunda Türkiye’nin konunun tüm tarafları ile yaptığı görüşmelere devam ettiğini belirterek yol haritasının ana unsurlarının belirlendiğini söyledi. Erdoğan, bu bağlamda "ateşkes ve siyasi dönüşüm sürecinin ivedilikle başlatılması" mesajı verdi.

AKP Genel Merkezi’nde, Libya’da yaşanan gelişmeler ve Türkiye’nin yürüttüğü sürece ilişkin bilgiler veren Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin mesajlarını Libya’daki tüm gruplara ve taraflara ilettiklerini söyledi. Erdoğan, “Nitekim Kaddafi’nin Özel Temsilcisi olarak Ankara’ya gelen Abdulati El Ubeydi’ye gereken mesajlarımızı ilettik. Kendisinin getirdiği mesajı da aldık. Bingazi’deki kardeşlerimizle diyaloğumuzu geliştirmek ve Libya halkının esenliği için birlikte neler yapabileceğimizi tespit etmek amacıyla, Büyükelçi Ömür Şölendil’i Bingazi’ye Özel Temsilcim olarak gönderdim. Özel Temsilcim, Bingazi’de Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Abdülcelil ve diğer Konsey üyeleri ile son derece yararlı görüşmelerde bulundu. Kendilerine dost ve kardeş Türk halkının, her zaman yanlarında olacağı mesajını ilettim. Özel Temsilcim aracılığıyla Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı ve üyelerini ülkemize davet ettim” diye konuştu.

Türkiye’nin bu temaslar sonrasında Libya’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini koruyan ve barışçıl değişim sürecini öngören bir yol haritası için çalıştığını kaydeden Erdoğan, yol haritasının ana unsurlarını şu şekilde açıkladı:

“1. Derhal gerçek bir ateşkes sağlanmalı ve Kaddafi’ye bağlı askeri unsurlar bazı şehirlere uyguladığı kuşatmaları kaldırmalı ve şehirlerden çekilmelidir.

2. Hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün Libyalı kardeşlerimize kesintisiz insani yardım akışı sağlayacak, güvenli insani bölgeler oluşturulmalıdır.

3- Tüm Libya halkının meşru çıkarlarını dikkate alan, kapsayıcı bir demokratik değişim ve dönüşüm süreci derhal, ivedilikle başlatılmalıdır. Bu sürecin hedefi de halkın özgür iradesiyle yöneticilerini seçeceği anayasal demokrasi nizamının tesisi olmalıdır.

Bu çerçevede, Libya’da gerçek bir ateşkes sağlanmasına ve siyasi dönüşüm sürecinin başlatılmasına yönelik olarak bu yol haritasının detayları üzerinde çalışıyoruz. Bu yol haritasını detaylı bir şekilde görüşmek üzere taraflarla temaslarımızı sürdüreceğiz. Uluslararası toplumun önde gelen üyeleriyle şekillendirmekte olduğumuz bu planı, Katar’da yapılacak Libya Temas Grubu toplantısı öncesinde Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, Arap Ligi ve İslam Konferansı Örgütü gibi bölgesel ve uluslararası örgütlerin de arasında yer aldığı ortaklarımızla paylaşmayı öngörüyoruz. Tüm bu çalışmalarda BM Libya Özel Temsilcisi El Hatip’in temel bir rol oynaması gerektiğini düşünüyor ve kendisiyle yakın eşgüdüm ve istişare içinde çabalarımızı sürdürüyoruz. Halkımız, kardeş Libya halkının her zaman yanında olacak ve Libya’nın geleceği için Libyalı kardeşlerimizle birlikte çalışacaktır.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya’ya yönelik devam eden operasyonla ilgili yaptığı bilgilendirme toplantısında Libya halkına ve Libya yönetimine çağrılarda bulundu.

Türkiye karşıtı karalama kampanyalarını yürüten odakların kimler olduğunu bildiklerini ve bunları not ettiklerini kaydeden Erdoğan “Özellikle, NATO harekatını engellemeye veya görev yönergesini kısıtlamaya çalıştığımız şeklindeki asılsız iddiaların, maksatlı şekilde üretilen kara propaganda yalanları olduğunu vurgulamak istiyorum. Bilin ki, Türk halkı her zaman hakkın ve haklının yanındadır” dedi.

Erdoğan Libya yönetimine ise halkın demokratik taleplerine karşılık verilmesi ve anayasal demokrasiye geçiş sürecinin önünün açılması çağrısında bulundu.

Erdoğan, AKP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında Libya’da yaşanan bu süreç nedeniyle Libyalıların çektikleri acı ve sıkıntıları derin kaygı ve üzüntü ile izlediklerini ifade etti. Erdoğan, her iki ülke halkının ortak tarih ve kültürü paylaşmanın ötesinde halkların da kardeşlik bağıyla sıkı sıkıya bağlandığını kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu:

“Türkiye, Libya'da yaşanan olaylara ilk andan itibaren en yüksek duyarlılıkla tepki vermiş, meseleye insani perspektifle ve kardeşlik hukukuyla bakmıştır. Türkiye bölgesinde ve dünyada hiçbir soruna bigane kalmadığı gibi, kardeşlerinin yaşadığı sıkıntılı duruma karşı da duyarsız kalmamış, en başından itibaren üzerine düşen duyarlı tavrı ortaya koymaya çalışmıştır. Türkiye olarak, Libya’da 17 Şubat 2011 tarihinden bu yana yaşanan gelişmeler karşısında asla ve asla ‘Bekle ve Gör’ tavrı içinde olmadık. İnandığımız ilke ve değerlerin bir gereği olarak meseleye çıkar odaklı değil, hak ve adalet odaklı yaklaştık, tüm taraflarla diyalog halinde yapıcı ve uzlaştırıcı bir tavır sergilemeye çalıştık. Bizim Libya politikamızın temel amacı, halkın meşru talepleri doğrultusunda anayasal demokrasiye geçişi sağlayacak gerekli şartların oluşturulması ve Libya’nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasıdır. Bu çerçevede halka yönelik saldırıların durdurulması ve geçiş sürecinin halkın genel kabulüne uygun bir şekilde gerçekleşmesi önem taşımaktadır.”

-“HİÇBİR GİZLİ AJANDAMIZ YOK”-

Türkiye’nin sürecin en başından beri Libya’nın toprak bütünlüğü ve Libya halkının güvenliği için ne gerekiyorsa tereddüt etmeden yerine getirmek için çalıştığını söyledi. Erdoğan “Bir kez daha altını çiziyorum: Bunu yaparken, hiçbir gizli ajandamız, gizli gündemimiz olmadı, olmamıştır, olmayacaktır” derken tek gündemin Libya’nın birlik ve esenliğinin teminat altına alınması olduğuna vurgu yaptı. Erdoğan, şöyle devam etti:


“Bize göre, bir damla Libyalının kanı milyarlarca dolarlık petrol kuyularından daha değerlidir. Libya'nın her neresinde yaşıyor olursa olsun, her bir kardeşimizin canı, hakkı, hukuku her türlü çıkar hesabının üzerindedir, öyle olmalıdır. Hak ve hukuk bir lütuf değil, her insanın sahip olması gereken kutsal değerlerdir, siyasi hesaplarla yok sayılamazlar, bastırılamazlar.

Bizler, en temel hakların yok sayılmasına, bastırılmasına nasıl tahammül gösteremezsek, kanın akıp gitmesine, canların yitip gitmesine de sessiz kalamayız. Tüm gayretimiz, sürecin, Libya halkının selametine, felahına, refahına hizmet eder bir şekilde işlemesidir. Libya'da akan kanın durması için gece gündüz gayret sarfettiğimiz kadar, mağdur durumdaki Libyalı kardeşlerimize yardım elimizi uzatmak için de yoğun gayret içindeyiz. Son olarak, Misrata’daki yoğun çatışmalar sonucunda yaralanan Libyalı kardeşlerimizi tedavi etmek amacıyla, hastane gemisine çevrilen Ankara Feribotumuzu gönderdik. Bingazi’ye uğrayıp, oradaki yaralıları da alan gemimiz, 321'i yaralı olmak üzere toplam 475 kişiyi Çeşme’ye getirdi. Bu operasyonu, hiç kimsenin kolaylıkla göze alamayacağı şartlarda büyük güvenlik risklerini alarak, askeri ve sivil unsurlarımızı kullanarak gerçekleştirdik. Yaralıların tedavisini halen hastanelerimizde sürdürüyoruz. Onların tamamı sağlığına kavuşana kadar bizim misafirimizdir. Bu yardım operasyonlarına bundan sonra da devam edeceğiz.”

-“MAKSATLI PROPAGANDALARA PRİM VERMEYİN”-

Erdoğan, konuşmasında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya konusunda aldığı ve 1970 ve 1973 sayılı kararların uygulanmasına tam destek verdiğini, bu çerçevede, NATO harekatının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları tarafından belirlenen ve NATO Konseyi tarafından uzlaşmayla kabul edilen görev yönergesi çerçevesinde etkin bir şekilde yürütülmesini istediklerini kaydetti. Türkiye’nin harekatın silah ambargosunun uygulanması ve Libya halkına insani yardım sağlanması boyutlarına aktif olarak katıldığını da hatırlatan Erdoğan,

“Libya’da gerçek bir ateşkesin sağlanmasının ardından anayasal demokrasi hedefi doğrultusunda siyasi değişim süreci ivedilikle başlatılmalıdır. Halkın meşru beklenti ve taleplerini karşılayacak bir siyasi sürecin başlatılması Libya’nın geleceği için büyük önem taşımaktadır. Bu süreçten Libya halkının en az zarar görecek şekilde çıkması yegâne temennimizdir” diye konuştu.

Bingazi’de Türkiye Başkonsolosluğu önünde yapılan eyleme göndermelerde bulunan ve Bingazililer’e seslenen Erdoğan, şunları söyledi:

“Kardeş Türkiye halkı, hak ve özgürlük çağrınızı yüreğinin derinliklerinde hissetmekte, yaşadığınız sıkıntıların son bulması ve taleplerinizin süreçlere yansıması için büyük bir duyarlılık sergilemektedir. Başından itibaren hakkını, hukukunu isteyen insanlara karşı yapılan müdahaleleri şiddetle eleştirdik, maruz kaldığınız zorlukların aşılması için samimi bir gayret içinde olduk. Bundan sonra da haklı taleplerinizi desteklemeye, maruz kaldığınız yanlışlıkları engellemek için çaba göstermeye devam edeceğiz. Bölgede yaşanan insanlık dramlarına seyirci kalan ve demokrasiyi Libya halkına çok gören bir kısım güç odaklarının bugün hakkı ve hukuku savunan Türkiye’ye karşı karalama kampanyaları başlatması üzüntü vericidir. Bu karalama kampanyalarının ardında hangi odakların olduğunu biliyoruz, dikkatle izliyoruz ve kaydediyoruz. Sizlerin de Türk kardeşlerinize yönelik maksatlı propaganda faaliyetlerine prim vermeyeceğinize yürekten inanıyorum. Özellikle, NATO harekatını engellemeye veya görev yönergesini kısıtlamaya çalıştığımız şeklindeki asılsız iddiaların, maksatlı şekilde üretilen kara propaganda yalanları olduğunu vurgulamak istiyorum. Bilin ki, Türk halkı her zaman hakkın ve haklının yanındadır.”

-“OLUMSUZ GİDİŞATA DUR DİYECEKSİNİZ”-

Başbakan Erdoğan, Trabluslular’a da seslendiği konuşmasında Türkiye’nin Libya’da yaşanan olumsuzlukların bir an önce son bulması ve iç barışın sağlanmasına, birlik ve beraberliğin tesis edilmesine büyük önem verdiğinin altını çizerek, “Libya’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği mutlaka korunmalıdır. Akan kardeş kanının durması için sizlerin tavrı önem taşımaktadır. İnanıyorum ki, medeniyet değerlerimizden aldığınız ilhamla bu olumsuz gidişata dur diyeceksiniz. Trabluslu, Bingazili, Misratalı, Tobruklu, Ecdebiyeli, Zintanlı, Zaviyeli, Sebhalı, Bregalı kardeşlerimden rica ediyorum. Bizim de büyük değer verdiğimiz Libya’nın sembol şahsiyeti Ömer Muhtar’ın ruhunu şad edecek şekilde bir ve beraber olun” dedi.

Libya yönetimine de çağrıda bulunan Erdoğan, bir an önce anayasal demokrasiye geçilmesinin gerekliliğine vurgu yaparak “Başından beri bizzat söylediğim üzere, tarihi bir sorumluluk üstlenerek, halkın özgür iradesiyle yöneticilerini seçeceği anayasal demokrasiye geçiş sürecinin önünü açın. Kendi halkınızın ve uluslar arası toplumun çağrılarına olumlu karşılık vermeniz, ülkenizin selameti açısından hayati derecede önemlidir. Yapılan çağrılara ivedilikle kulak verin ve gereken adımları atın” diye konuştu.