Kraliçe Elizabeth"in ikametgahı Buckingham Sarayı"nda ilk kez görev yapan sakallı ve türbanlı Sih askerlerine VATAN Londra temsilcisi Jan Devletoğlu Köşk"te iş teklif etti. Önce tedirgin olan Sih onbaşı sonra şaşırttı ve temsilcimizin telefonunu istedi...

Buckingham Sarayı basın bürosundan telefon ettiler “Kraliçenin muhafız alayında ilk kez görev alan iki Sih"le ilgili haber yapmak istiyorsan yarın sabah 8.00 de Muhafiz Alayina gel” dediler. Sabah 7.30"da muhafız alayının güvenlik kapısındaydım. İlk gelen ben olacağımı düşünürken 20"ye yakın gazeteci ve TV ekibi kapıda sıraya girmişti. Tüm dünya basını ordaydı. Çin"den İtalya"ya tüm TV kanalları, Uzak Doğu"daki CNN ekipleri. Suudi Arabistan TV ve El Cezire bile Cuma gününü magazin habere ayırmıştı. Sabahın köründe bunca gazeteciyi saraya koşturan olay Kraliçe"nin Özel Muhafız alayında iki türbanlı Sih Askerin sakallarını kesmeden türbanlarını çıkartmadan sarayın özel muhafız birliğinde ilk kez görev almasıydı. İçeri girince bir asker gibi sert, ama bir diplomat kadar yumuşak sesli David Siewright sözü güvenlikten sorumlu komutana devretti.

Gizli çekim yasak!

- “Toplantının yapılacağı avluya kadar ses kaydı, fotoğraf ve video çekimi, cep telefonu ve gizli kamera yasak. Talimata uymayanların makinelerine el konulacak ve askeri disipline karşı gelme suçu ile yargılanacaktır. Sorusu olan var mı?”

Böyle bir uyarıdan sonra olabilir miydi? Yanımdaki El Cezire kameramanı fısıldadı: “Irak"taki İngiliz karargahı bile daha toleranslı.”

İç içe açılan koridor ve avlulardan geçtik. Her yandan bando sesleri geliyordu. 10 dakikalık yürüyüşten sonra geniş bir avluya geldik. Önümüzde muhteşem Buckingham Sarayı, arkamızda muhafız alayına ait kışla... İstihbarat subayları bizi bekliyordu. Bir bayan asker tekmil verdi.

- “Mülakattan önce tüm sorularınızı yanıtlamaya hazırız!”

Merhaba ben Türk"üm

Onbaşı Sarvjit Singh ve Muhaberat Onbaşı Simranjit Singh, Kraliçe Elizabeth "i korumakla görevli muhafız alayına katılalı bir ay olmuştu. Başı türbanlı yüzü sakallı Hindistan doğumlu bu iki asker, İngiltere"nin en elit alayında görev yapacak ve Britanya"yı dünyaya tanıtacaktı. Fotoğrafları turist kameralarında, kartpostallarda, filimlerde, TV ekranlarında, internette milyonlar tarafından izlenecekti. Gazeteci grubu arasında ilk hamleyi yapmadan önce yanımdaki Daily Mail muhabirine fotoğraf makinemi verip yardım istedim: “Foto muhabirim yok. Sen nasılsa çekersin. Parmakların deklanşörden kalkmasın.”

İnternette rekor kırdık

Cevabını beklemeden protokolü yardım. Herkes bir an durakladı. Elimi muhafızlara doğru uzattım.

- “Merhaba ben Türküm”

Elimi sıkmaktan başka çareleri yoktu. Hemen sorumu sordum.

- “Ne hissediyorsunuz. Majesteyi korumak zor mu?”

“Çok şerefli bir görev” dedi Onbaşı Sih Sarvjit: “Dünya fotoğrafımızı çekiyor. İki gündür internette en çok tıklanan haber olduk. İnanılmaz bir olay bizim için.”

Türban sorun ama...

- Majeste"yi koruyor musunuz yoksa sembolik bir görev mi bu?

Galiba biraz yersiz kaçtı kaşlar çatıldı. Muhafızlardan önce görevli bayan subay yanıtladı.

- Hem askeri törenlerde Majesteye eşlik ederler, hem de majesteyi koruma görevini üstlenirler.

(Elindeki silahı gösterip) "Mermi var mı içinde? Silahın tipi ne?"

Bu kez Binbaşı Peter Hale cevap verdi: “SA 80 otomatik tüfek. Ordunun standart silahı. Ve de doludur!

Türbanları işaret ettim. “Hint kumaşı galiba” dedim. (Gazetecilerden yine gülüşmeler geldi)

Ayakta olmamıza rağmen mülakatım kesilmeden devam ediyordu Kraliçe"nin alayında muhafızlar dahil herşey yabancı malıydı... Bu arada dost sorular sormadığım için Sih Muhafızlar"dan ses çıkmıyordu.

- Göreve başlayınca ne hissettiniz. Anneniz babanız ne dedi. Türbanla beyaz İngilizler arasında zor değil mi görev yapmak?

Muhaberat Onbaşı Simranjit biraz düşündü ve şunları söyledi:

”Annem ve babam önce karşı çıktı. Zor olacağını düşündüler. Israr edince izin verdiler. Majestelerinin hizmetinde olmak çok önemli, çok özel bir duygu. Alaydaki arkadaşlarım bana "Sim" diyor. Sıkıntım yok. Hepimiz ülkemize hizmet ediyoruz.

Yılda 20 bin sterlin...

- Maaşınız ne kadar ? Yılda ne kazanıyorsunuz?

Muhafız Alayı komutanı Binbaşı herkesten önce yanıtladı: “Yılda 16 bin sterlin fazla mesai ile 20 bin sterlini bulur” dedi.

- “Hiç de fena para sayılmaz ama” dedim... (Hafifçe onbaşı Simraanjite sokuldum az gülümseye-rek ) “Henüz bizim hükümete sormadım ama sana yılda 30 bin sterlin teklif etsek gelir misin? Ya Köşk"te ya da Başbakanlık"ta... Ne dersin? (Türbanı işaret ettim) Sadece tek bir sorun var ama... Onu da hallederiz...”

Arkamdaki gruptan müthiş bir kahkaha yükseldi. Ne Muhafızlar ne de görevliler böyle bir soru beklemiyordu. Kendini ilk toparlayan Muhafız Simranjit oldu: Çok teşekkürler ama benim için vatanıma ve Kraliçeme hizmet etmek çok büyük ve şerefli bir görevdir. O nedenle de teklifinizi kabul edemeyeceğim..

Sih telefonumu istedi

Tam teşekkür edip ayrılmaya hazırlanıyordum.. Onbaşının sesini duydum: “Ama yine de siz telefon numaranızı bırakın. Bir düşüneyim... Bakarsınız sabaha kalmaz ararım...”

Ben mutluydum ama eminim hızlı adımlarla kapıya kadar bana refakat eden görevliler benden kurtuldukları için daha mutluydu.