Sayısı gittikçe artan, tedavisinde ise yüz güldürücü gelişmelerin yaşandığı bu hastalığın önlenmesi ve ilerlemesinde beslenmenin önemi büyük. Gelin, MS ve beslenmeyle ilişkisini daha yakından tanıyalım.++++Tıbbi olarak tanısının zor konduğu, genç ve orta yaş kesimini etkileyen bir hastalık MS. Türkiye’de yaklaşık 30.000 MS hastası olduğu belirtiliyor. MS, beyin ve omuriliği tutan ve bu tutulumlara bağlı güçsüzlük, görme bozukluğu, vücutta uyuşukluk, hissizlik gibi şikayetlerle kendini gösteren ataklarla seyreden ilerleyici bir hastalık. Bu hastalıkta kişinin bağışıklık sistemi, kendi miyelin proteinlerine yabancılaşarak kendi kendini hasara uğratmaya başlar. (Miyelin, sinir liflerinin çoğunu çevreleyen bir maddedir ve sinir uyarılarının/iletilerinin vücudun diğer bölümlerine geçişini hızlandırır.)

Hastalık değil hastalıklar grubu

Sağlıklı bireylerde miyelin kılıf denen yapı sayesinde sinirsel mesajlar iletilir ve beyinden gelen sinyaller vücudu yönetir, ancak MS hastalarında oluşan hasar sonucu sinirsel mesajlarda yavaşlama meydana gelir ve vücut fonksiyonlarını kontrol etmek güçleşir. Nörolojik birçok hastalıkta görülebilen belirtilerle kendini gösteren Multipl Skleroz (MS) ancak belirtilerin sıklaşmasıyla nörologların yapacağı muayeneler sonunda ortaya çıkıyor. Merkezi sinir sistemini oluşturan beyin, beyincik ve omurilik gibi yapıları etkileyen ve genç erişkinlerde görülen Multipl Skleroz, aslında bir hastalık değil, hastalıklar grubu. MS’in, çok farklı seyreden ya da hastadan hastaya değişebilen tipleri bulunuyor.

Nedeni kesin olarak bilinmiyor

Hastalık özellikle gençler arasında kazalar dışında, nörolojik özre en fazla sebep olan sinir sistemi hastalığı olarak kabul ediliyor. Kalıtsal ve öldürücü bir hastalık olmayan MS bulaşıcı değil. MS’in nedeni veya seyrini etkileyen faktörler kesin olarak bilinmiyor.

Tanı yöntemleri

Bugüne kadar virüsler, bakteriler ve toksik etkenler neden olarak öne sürülmüş, ancak bu etkenlerin hiçbiri kanıtlanmamış. Beyin ve omurilik MR’ı, uyarılmış potansiyel, belden su alınarak (LP) oligoklonal bant, bu hastalığın tanı yöntemleri arasında yer alıyor.

Bu konularda dikkatli olun

Verilen tedavinin düzenli kullanımı, sağlıklı beslenme, aşırı sıcakta uzun süre kalınmaması, rehabilitasyon önerilerinin düzenli yapılması, stresten uzak durma ve olumlu düşünmeye çalışma, gevşeme egzersizleri ve tüm bunlara ilişkin profesyonel yardım alma nörologların özellikle üzerinde durduğu dikkat edilmesi gereken önemli noktalar.

Ekvator ülkelerinde rastlanmıyor

D vitamininin çok büyük oranda güneşle aldığımızı hatırlarsak, MS hastalığının ekvator ülkelerinde sıfıra yakın oranda olduğu sonucu bizi şaşırtmamalı. Ayrıca D vitamininin, bağışıklık sisteminde olduğu gibi, kemik sağlığında da yararlı olduğu bilinen bir diğer gerçek. Bu nedenledir ki, D vitamini özellikle MS hastaları tarafından önemsenmelidir.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ KORUMAK VE GÜÇLENDİRMEK ÖNEMLİ

BAĞIŞIKLIK sistemimizi güçlendirmek için özellikle sebze meyve tüketimi artırılmalı. Karpuz, çilek, çekirdekli kırmızı üzüm, maydanoz, yaban mersini, zerdeçal, keten tohumu, brokoli, ıspanak, soğan, sarımsak, enginar ve zerdeçal, zencefil gibi yüksek vitamin mineral oranı olan besinlerle, kabuklu deniz ürünleri, balık ve yumurta gibi çinkoyu barındıran besinlerin günlük beslenmede mutlaka yer alması doğru olacaktır. Buğday tohumu, tahıl, esmer pirinç ve yumurta sarısı, baklagiller gibi manganez ve tam tahıldan ve posadan zengin bir beslenme şeklinin benimsenmesi, kırmızı üzüm (kurusu da olabilir) ve çekirdeğinde bulunan resveratrolün güçlü antioksidan özelliğinden yararlanılması da çok önemli beslenme ipuçlarından.

D VİTAMİNİ YARAR SAĞLIYOR

ABD’li bilim insanları, D vitamininin MS hastalarında pozitif etki yaptığını saptadı. Günde 1000 ünite D vitaminini 6 ay kullanan hastalar da, D vitamininin kandaki kimyasal etkiyi değiştir er ek, hastalarda pozitif etki yarattığı, far eler üzerinde yapılan araştırmalarda ise, MS hastalığının oluşmasını önlediği belirlenmiştir. Kalsiyumun bağırsaklardan emilmesi için de D vitamini ger ekmektedir. Kalsiyumun vucut için bilinen pek çok yararının yanı sıra; doku icerisine yerleşerek patojenlere (hastalık yapıcılar) karşı ilk bariyeri oluşturması, beyin tabakalarının arasındaki haberleşmede kullanılması gibi bağışıklık sistemi ile ilgili yararları da bulunmaktadır ki bu da MS’te çok önemlidir.

Nasıl bir beslenme?

Genel olarak hayvansal yağların azaltılması ve bitkisel yağlara ağırlık verilmesi beslenmedeki önemli ipuçlarından çünkü bu hastalıkta yağ metabolizmasında değişiklikler olduğu ve doymuş yağ asitlerinin doymamış yağ asitlerine oranının arttığı saptanmıştır. Bu nedenle doymuş yağlardan fakir bir beslenme modeli oluşturulmalıdır. Tereyağı, tam yağlı süt ve peynir gibi besinler yerine bitkisel sıvı yağlar ve yarım yağlı süt ürünleri kullanılmalıdır. Yapılan çalışmalar da bitkisel sıvı yağların hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı ve daha kısa sürede iyileşme görüldüğü de belirtilmiştir. Ayrıca omega-3 yağ asitlerinden zengin balık veya balık yağı kullanımı da tedavide olumlu etkiler e sahiptir.

GÜNEŞLENMİYOR BALIK YEMİYORSANIZ

D vitaminini güneşten sonra alabileceğimiz ikinci önemli yol ise; beslenmedir. Besinler den sadece yağlı derin su balıkları D vitamini içermektedir. Hem güneşlenmeyen hem de balık yemeyenlerin D vitamini eksikliğine maruz kalma ihtimali çok yüksektir. Sonuç olarak, günesten yeterince D vitamini almak için haftanın 3 günü, 45’er dakika süreyle ve vucudun yüzde 30’unun çıplak olarak güneşlenilmesi ve haftada iki kez derin deniz balığı tüketimi önemli olmakla birlikte vücutta D vitamini taraması yapılarak eksikliği durumunda ek tedavisinin planlanması gereklidir.

Kızartmadan uzak durun

Pişirme şekli olarak fırında ve buharda pişirme şekli tercih edilmeli, kızartılmış gıdalardan uzak durulmalı ve özellikle fazla tuz tük etiminden kaçınılmalıdır. Te miz su kaynaklarının tüketilmesi, mümkün olduğunca suni gübreler kullanılmadan ve mevsiminde üretilen (sera olmayan) meyve ve sebzelerin tüketilmesi ve aşırı katkı maddesi içeren yiyeceklerden uzak durulması bağışıklık sisteminin korunmasında önemlidir.

Vücut direnci düşmemeli

Aslında çocukluktani tibaren sağlıklı olan ve sağlıklı kalmak isteyenher bireyde olması gerektiği gibi bu hastalığın seyrinde dikkat edilmesi gerekenen önemli nokta vücut direncinin düşmemesive sağlıklı kalabilmek için iyi dengelenmiş bir beslenme modelidir. Ayrıca aşırıkilo, bireye ek bir yük olacağından, hafif kuvvetsizlikler veya bazı nörolojik bulguların daha yoğun hissedilmesine nedenolur kiMShastalarında kilofazlalığı istenmeyenbir durumdur. Bu nedenle, hastalığına ve klinik tablosuna uygun bir zayıflama programı içinkişininbeslenme ve diyet uzmanındanyardımalmasıçok doğruolacaktır.

UZMAN DİYETİSYEN BANU TOPALAKÇI YAZDI