Hırvatistan Cumhurbaşkanı Josipovic, SABAH'a yaptığı ziyarette Libya liderinin de yargılanabileceğini, Balkan tarihinden bir örnekle anlattı: "Miloseviç'in bir gün yargılanacağını hayal bile edemezdik"

Balkanlar'daki acının büyük ortaklarından biri olan Hırvatistan'ın cumhurbaşkanı Ivo Josipovic, değişime karşı direnen Libya Lideri Muammer Kaddafi'ye, savaş suçlusu olarak yargılanan eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç örneğini anımsattı. Josipovic, "Kim bilir belki bir gün Kaddafi'yi de savaş suçları mahkemesinde göreceğiz. 1990'ların başında Miloseviç'in yargılanabileceğini hiçbirimiz hayal edebilir miydik?" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın, Libya'ya NATO müdahalesine karşı olduklarını açıkça belirttiklerini vurgulayan Josipovic şöyle konuştu: "Türkiye'nin konumu çok net. Biz de bunu destekliyoruz. Libya'da yaşananlar büyük bir trajedi. Ancak BM kararı olmadan NATO'nun müdahalesi doğru olmaz. Oybirliğiyle karar alınmalı ve büyük ülkelerin istekli olmadığını düşünüyoruz." SABAH'ı ziyaret eden Josipovic, Başyazar Mehmet Barlas ve SABAH yöneticileri ile bir araya geldi. Josipovic, Türkiye'nin Hırvatistan Büyükelçisi Burak Özügergin'in de bulunduğu heyetle birlikte gerçekleştirdiği ziyarette şunları söyledi: "Libya'da demokrasi için verilen bir savaş var.

İnsanların bu uğurda ölmesi çok acı. Mısır'da bu süreç iyi yönetildi. Ama Libya'da durum oldukça hassas. Ben bir hukukçuyum. Uluslararası hukuk, ulusal hukuk kadar katı değil ama çok önemli." İşte Josipovic'in SABAH ekibi ile sohbetinden satır başları:

KRİZ, MİLLİYETÇİLİĞİ ARTIRDI: Ekonomik krizi aşacağımızı düşünüyoruz. Krizle birlikte tüm Avrupa'da milliyetçilik arttı. İslam karşıtlığını önlemek için tüm dinlerin toleransını artırması lazım. Balkanlar'da barış için insanların birlikte yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Etnik ve dini tolerans, Balkanlar'daki barış ve istikrar için en önemli unsur.

TİTO'DAN İKİ ŞEY KALDI: Tito'dan bu yana çok şey değişti. Elbette insanların kafasında hâlâ eskinin izleri var ve Tito ile ilgili bir tekseslilik yok. Nefret eden de var, o dönemleri yâd eden de. Zagreb'deki en önemli meydanın adı hâlâ Tito Meydanı mesela. Dünya değişiyor, eski politikaları sonsuza kadar sürdüremezsiniz. Yine de Tito döneminden kalan en olumlu şey, Cumhuriyet ve buna bağlı olarak farklı etnik grupların bir arada yaşamayı öğrenmesi.

SÜREÇ UZADI, AB'YE DESTEK AZALDI: Avrupa Birliği (AB) sürecinin uzamasıyla birlikte AB taraftarlığı da azaldı. Biz de Türkiye ile aynı dönemde üyelik başvurumuzu yaptık ve aynı şekilde 10 yıldır bekliyoruz. Bu, toplumda hayal kırıklığına ve yorgunluğa neden oluyor. Yine de AB üyeliğine yüzde 52 oranında destek var.

TÜRKİYE DAHA BÜ- YÜK: AB'nin Türkiye ile müzakereleri uzun sürüyor çünkü Türkiye çok daha büyük bir ülke. Hırvatistan'ın üye olması belki daha erken olacaktır. Bu durumda AB içinden Türkiye'nin tam üyelik sürecini destekleyeceğiz.

YARGI REFORMU ŞART: AB sürecinde yargıda köklü bir değişim yaptık. Yargıyı en baştan düzenledik. Çünkü 2 milyon sonuçlanmamış dava vardı. Toplam nüfusumuzun 4.4 milyon olduğunu düşünürseniz, bu sayının ne kadar yüksek olduğunu görebilirsiniz. Davalar o kadar uzun sürüyordu ki, yargıçlar emekli oluyordu, yine de davalar bitmiyordu. 30 yaşında yeni yargıcın önüne 50 yıldır tamamlanmamış bir dava dosyası geliyordu.

AZINLIKLARIN SANDALYESİ VAR: AB, bir Hıristiyan örgütü değil ama AB vatandaşlarının çoğu Hıristiyan. Bu konuda Hırvatistan iyi bir örnek. Biz laik bir devletiz. Siyaset ile ilgilenenlerin dinleri kendilerini ilgilendirir, dinle bir bağ oluşmaz. Azınlıkların da parlamentoda belli sandalyeleri var. Hatta hem genel, hem de kendi temsilcileri için iki oy hakkı var.

EGE İÇİN İYİ ÖRNEK DEĞİL: Hırvatistan ile Slovenya arasındaki sınır sorunu, Yunanistan ve Türkiye arasındaki Ege sorunu için iyi bir örnek değil. Söz konusu sorunlar AB içinde birçok ülke arasında var ve arabuluculuk müessesesi işletildiği anda çözümü kolaydır. Yeter ki taraflar çözüm yolu üzerinde uzlaşsın. Çünkü bunlar genelde teknik sorunlar.

sabah