Radyo ve Televizyon Üst Kurulu"na yapılan şikâyetlerde birinci sırayı yerli diziler alırken, yapılan bir araştırma Türk halkının yerli dizi bağımlısı olduğunu gözler önüne serdi.

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) kuruluşu olan DESAM (DES Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yapılan "Türk Halkının Televizyon Kültürü" anket sonuçları açıklandı. Ankete yüzde 62.7"si erkek, yüzde 9.5"i ilkokul mezunu, yüzde 67.4"ü lise mezunu, yüzde 19.2"si üniversite mezunu ve yüzde 3.9"u ise lisansüstü mezunu olan bin 309 kişi katıldı. Anket sonuçlarına göre, Türk halkının yüzde 29.6"sının günde en az 5 saat, yüzde 25.3"ünün en az 3 saat, yüzde 19.1"inin en az 2 saat, yüzde 17.3"ünün ise 5 saatten fazla televizyon izlediği ortaya çıktı.

Ayrıca, yüzde 27.2"si “yapacak başka işi olmadığı” için televizyon karşısına geçti. Sadece yüzde 24.1"i ise gündemi takip etmek için televizyon karşısına geçti. Eğlenmek için televizyon izleyenlerin oranı yüzde 18.7, dinlenmek için izleyenlerin oranı ise yüzde 16.4 oldu.

TÜRK HALKI YERLİ DİZİ BAĞIMLISI

Ankete göre, Türk halkının yerli dizi bağımlısı olduğu ortaya çıktı. Türk halkının yüzde 39.8"i yerli dizi izlemek için televizyon karşısına geçti. Bunu; yüzde 9.1"i haberleri, yüzde 7.7"si yarışma, yüzde 7.2"si magazin, yüzde 5.4"ü film, yüzde 5.3"ü spor, yüzde 5.2"si müzik-eğlence ve yüzde 4.6"sı ise kadın programları takip etti. Vatandaşların yüzde 59.3"ü ise beğendiği dizileri düzenli olarak takip etti. Halkın yüzde 38.2"si dizileri konusuna göre seçti.

Bunların yüzde 22.1"i başrol oyuncusu, yüzde 22.5"i ise yayınlandığı kanala göre dizi seçti. Vatandaşların yüzde 57.2"sinin televizyon izlemenin kendisini geliştirmediğini ifade ettiği ankette, yüzde 34.7"si tüm kanallardaki haber programlarının içeriğinin aynı olduğunu belirtti. Yüzde 26.2"si duygu sömürüsü yapıldığını, yüzde 13.5"i magazin ağırlıklı programlar olduğunu, yüzde 64.8"i televizyon haberlerinin yeterince bilgi ve gerçekleri yansıtmadığını ve yüzde 9.2"si ise bu konuda kararsız olduğunu söyledi.

MAGAZİN PROGRAMLARINA İLGİ SÜRÜYOR

Türk halkının yüzde 23.2"si magazin programlarının gerekli olduğunu ifade ederken, yüzde 44.2"si ise izlediği yarışma programlarına oy vermek için SMS attığını söyledi. Yüzde 37.6"sı bir programın eğlendirici olmasını, yüzde 34.8"zi hem eğlendirici hem de eğitici olmasını ve yüzde 13.8"i ise öncelikli olarak eğitici olması özelliği olmasını istedi. Ankete göre, Türk halkının yüzde 40.3"ü gibi büyük bir kısmı televizyonlardaki şiddet içerikli görüntülerden rahatsızlık duydu. Yüzde 16.9"u çıplak görüntülerden, yüzde 16.3"ü ise magazin programlarından rahatsız oldu.

AVCI: BU VAHİM DURUM EĞİTİM SİSTEMİNİN SONUCU

Konuyla ilgili anketi, “Türkiye kitap okuma alışkanlığında Libya, Tanzanya, Fildişi gibi ülkelerin de arasında bulunduğu 173 ülke arasında 86"ncı sırada yer almaktadır. Türk halkı kitap okumuyor ama günde 5 saat televizyon izliyor” şeklinde değerlendiren DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Türk halkı televizyon seyretmeyi, birkaç şarkıcının özel hayatını, futbolcuların şeceresini, sanatçıların künyesini öğrenmeyi o denli abartmış ki değil kitap okumayı, ciddi televizyon programlarını dahi izlemiyor. Magazin, futbol, eğlence, sosyete, yerli dizi vb. programlara saatlerini ayıran ama kitaplara yalan makinesi diyen bir halkımız var. Bu vahim durumun müsebbibi tabi ki yıllardır süregelen baştan savma eğitim politikaları, niteliksiz ve yazboz eğitim sistemidir” dedi.

“DİZİLER ÇOCUKLARIN KİŞİLİĞİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”

Psikiyatri Uzmanı Dr. İsmail Gökşen ise, dizilerdeki birçok sahnenin çocukların kişiliğine ve bilinçaltına etki ettiğini belirtti.

Fransa"da son yapılan araştırmalara göre, çocukların birçoğu zamanının en az 3 ila 3.5 saatini televizyon başında geçiriyor. En çok çizgi filmler ile dizileri seyreden çocuklar, izledikleri sahnelerin etkisi altında kalıyor.

Televizyonun hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğunu söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. İsmail Gökşen, olumsuz etkilerin de sadece şiddetle ilgili olmadığını, tüketim ve eğlencenin de bunun bir parçası olduğunu belirtti.

Gökşen, gittikçe izlemeye ve gösterime yönelik bir topluma dönüştüğümüzü ifade ederek, “Bu durum çocuklarda algılama sırasında düşünmede, düşünceyi algılamada mevcut olan olumsuzlukları pasif olarak aldığı için sıkıntı doğuruyor. Zaten mevcut durumları algılayacak olsa bu kadar etkilenmez. O yüzden bu tür dizilerin mutlaka anne ve babalarla izlenmesi gerekiyor. Çünkü o sırada anne ve baba yorumlayabilir, açıklama yaparak olumsuz sahneleri çocuğa izah edebilir” dedi.

Dizilerin çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bıraktığını ifade eden Gökşen, “Birçok sahne çocukların kişiliğine ve şuuraltına etki ediyor. Diziler çocukların kişiliğini etkiliyor. Çünkü çocuk, mevcut olan durumları, izlediklerini gerçek zannediyor. Çocuklar, yorumlama, ayrıntılı analiz etme konusunda yeterli değil. İleriki yaşlarda bu özellikleri gelişiyor” şeklinde konuştu. Gökşen, çocukları eğlendirecek ya da eğitecek herhangi bir durumun izlemeye yönelik değil, okumaya, okuduğunu anlamaya ve tartışmaya yönelik olarak öğretilmesi gerektiğinin de altını çizdi.