Sempozyumda sağlıklı bakterilerin bedene kazandırılma yöntemleri, bu konuda doğru çevre bilincinin kazandırılması, kişiye özel tedavi yaklaşımları, uygun beslenme önerileri (pre/probiyotikler) ve hastalıkların tedavi yönetiminde mikrobiyotanın model olarak kullanılması konuları tartışmaya açıldı.

Güney Kampüs Konferans Salonu'nda yapılan sempozyumda 'Mikrobiyotanın Gelişim Süreci ve Çevre', 'Mikrobiyota ve Beslenme' ile 'Mikrobiyota ve Güncel Yaklaşımlar' başlıklarında 3 farklı oturum yapıldı.

Medipol Uluslararası Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Süleyman Yıldırım, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Özen Banu Özdaş ve Marmara Üniversitesi'nden Dr. İrem Omurtag Korkmaz´ın da aralarında olduğu akademisyenler sunumlarını gerçekleştirdi.

'GEN ÇEŞİTLİLİĞİNE 100 KAT FAZLA KATKI SAĞLIYOR'

Tıp dünyasında yeni bir alan olarak değerlendirilen mikrobiyota ile ilgili farkındalığı artırmayı amaçlayan sempozyumun açış konuşmasını İstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülden Z. Omurtag gerçekleştirdi. Prof. Dr. Gülden Z. Omurtag, yaklaşık bin 14 farklı çeşitte mikroorganizmayla birlikte yaşadığımızı ve mikroorganizma sayılarının toplam insan hücre sayısından 10 kat daha fazla olduğunu söyledi.

Mikroorganizmaların bedenimizin solunum sistemi, üreme organları, deri, ağız ve en çok da gastrointestinal sistem gibi kompartımanlarını işgal ettiğini kaydeden Prof. Dr. Gülden Z.Omurtag, bu özel türde mikroorganizmaların tümüne mikrobiyota, bu topluluğun insan gen çeşitliliğine 100 kat daha fazla katkı sağlayan genomik içeriğine de mikrobiyom adı verildiğini ifade etti.