CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan"ın kafasında bir seçim konusunun yer almaya başladığını belirtti. AKP"nin kapatma kararı çıkarsa seçime gitmeyi düşündüğünü öne süren Baykal, “Bir seçim ihtiyacı düşünülüyor. Bu Türkiye"nin ihtiyacından dolayı değildir. Niye seçim söz konusu? Çünkü Sayın Tayyip Erdoğan"ın dokunulmazlık zırhı olmadan uzun süre ayakta kalma şansı az gözüküyor. Seçim, şu andaki Başbakanın kişisel korunma ihtiyacı ile gündeme gelmiştir” dedi. CHP Lideri Baykal, Danıştay Başkanı Mustafa Birden"e yaptığı ziyaret sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ile görüştüğü şeklindeki iddiaları da sert bir dille yalanladı.

Deniz Baykal, CNN Türk"te Ankara Kulisi programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül"ün, “AKP"ye 14 Mart"ta açılan kapatma davasıyla Türkiye karıştı” şeklindeki açıklamalarını değerlendirdi. Gül"ün, bu tavrının kapatma davasına muhatap olan insanların savunma tavrı olduğunu söyledi. Baykal, “Bir Cumhurbaşkanı"nın ülkenin karşı karşıya bulunduğu durumu doğru teşhis etmek, o konunun aydınlanmasına yardımcı olma yaklaşımı değildir. Bu bir savunma değerlendirmesidir” dedi.

“14 Mart bir başlangıç mı sonuç mu?” diyen Baykal, şunları söyledi:

“14 Mart"a Türkiye"yi getiren bir süreç yok mu? 14 Mart"ın bir öncesi yok mu? Siz 14 Mart"ın öncesinde yapılan yanlışlıkları, Türkiye"yi sıkıntıya sokan, bu noktaya Türkiye"yi taşıyan olumsuzluklar olarak tespit edemezseniz, onun adını koyamazsanız, o tarafı bir tarafa bırakıp sadece davanın açılmış olmasını Türkiye"yi karıştıran bir eylem gibi algılarsanız, sanık psikolojisinin ötesine geçememişsiniz demektir.”
Baykal, “Cumhurbaşkanı sanık psikolojisi içinde mi” şeklindeki soruya, “Ben kişisel bir şey söylemek istemiyorum. Bu bir savunma yaklaşımıdır. Türkiye nasıl Cumhurbaşkanı seçti? Birisi de çıkar pekala, "Türkiye"nin karışmaya başlaması, senin Cumhurbaşkanı seçilişinle olmuştur" diyebilir. Öbür hükümden daha yanlış olmaz. Bugün AKP yönetimi bile yanlışlıkların başında Cumhurbaşkanı seçiminin yattığını söylüyor” karşılını verdi.

-ERDOĞAN"IN DOKUNULMAZLIK KAYGISI VAR-

Baykal, erken seçim tartışmalarına ilişkin soruları da yanıtladı. Başbakan Tayyip Erdoğan"ın kafasında bir seçim konusunun yer almaya başladığını belirten Baykal, “Ama bunun AKP"nin kapatılması olasılığına karşı bir tedbir olma niteliği yoktur. Çünkü mahkeme kararını seçime giderler mi, gitmezler mi hesabıyla alacak değildir. O Anayasaya bakacaktır” diye konuştu. AKP"nin kapatma kararı çıkarsa seçime gitmeyi düşündüğünü öne süren Baykal, şöyle konuştu:
“Bu neyi çözecektir? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde seçimden 1 yıl sonra parlamentoyu yenileme ihtiyacını dile getirmiş hiçbir parti yoktur. Anayasa Mahkemesi hangi kararı alırsa alsın, parlamentoda çoğunlukla ilgili bir problem ortaya çıkmayacak. Bir iktidar çoğunluğu var olmaya devam edecek. Bir seçim ihtiyacı düşünülüyor. Bu Türkiye"nin ihtiyacından dolayı değildir. Türkiye"nin zorunluluğundan dolayı da değildir. Niye seçim söz konusu? Çünkü Sayın Tayyip Erdoğan"ın dokunulmazlık zırhı olmadan uzun süre ayakta kalma şansı az gözüküyor. Seçim, şu andaki Başbakanın kişisel korunma ihtiyacı ile gündeme gelmiştir.”
Başbakan Erdoğan"ın son konuşmasında dokunulmazlık konusunu gündeme getirip “bu bir tuzaktır” dediğini hatırlatan Baykal, “Niye tuzaktır? Dünyanın her tarafından ülkeyi yönetenler dokunulmazlık zırhına bürünerek mi ülkeyi yönetiyorlar? İktidar olmanın gereği, hakkında davaların açılamaması mı, yasaların ihlal etme imtiyazı verilmeden insanlar ülkeyi yönetemez mi?” dedi.

Türkiye"nin seçime Erdoğan"ın kişisel ihtiyacı nedeniyle gideceğini öne süren Baykal, bunun da bedelini AKP"li milletvekillerinin ödeyeceğini ileri sürdü. Baykal, “Çok büyük ölçüde AKP milletvekilleri, Sayın Tayyip Erdoğan"ın, dokunulmazlık zırhına bürünmesinin bedelini önlerinde 3 yıllık bir milletvekilliği imkanı varken, büyük bir kısmı bunu kaybetmesi şeklinde bir bedel ödeyeceklerdir. Bu bedelin bir tedirginlik yaratması olasılığını Başbakan bildiği için "trenden inen bir daha binemez" demiştir. Bu trenden inme ihtiyacının ciddi bir ihtiyaç olduğunun itirafıdır.”

-MHP"NİN “KLON” ÖNERİSİ-

Baykal"a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli"nin “AKP"nin klonlanması önerisi” de hatırlatıldı. AKP"nin klonlanmasına ihtiyaç bulunmadığını ifade eden Deniz Baykal, “Parlamentoda yeterince AKP var. Açıkça AKP"li olarak var, AKP"li olmadan aynı doğrultuda katkı yapacak şekilde insan var. AKP"nin klonlama ihtiyacı bir Türkiye ihtiyacı değildir. Ülkeyi düşünen insanların partileri klonlama arayışından önce düşünmesi gereken başka şeyler var. Cumhuriyet, devlet, demokrasi, rejim bir kere elden giderse onu bir daha klonlamak mümkün değildir” dedi.

-SEÇİMDEN KAÇMIYORUZ-

AKP çoğunluğunun büyük bir bölümünün “evet seçim istiyoruz” demesi durumunda seçime gidilebileceğini belirten CHP Lideri Baykal, seçimden kaçmadıklarını söyledi. Seçim kampanyasını açtıklarını belirten Baykal, “AKP içinde bir grup milletvekili çıkıp "nerden çıktı bu seçim" derse, o zaman muhalefet partileri otururlar değerlendirirler, konuşurlar o zaman bakılır o iş. Biz şimdi seçim olacak diye yürüyoruz ama seçimin niye olduğunu da özellikle o AKP"li milletvekillerine anlatıyoruz” diye konuştu.

-YETKİ KISITLAMASI ANAYASA"DAN-

Baykal, Anayasa Mahkemesi"nin türban düzenlemesini iptal etmesinin ardından yaşanan tartışmaları da değerlendirdi. Anayasa Mahkemesi"nin yetki gaspı yaptığı yönündeki eleştirilere sert çıkan Baykal, şöyle konuştu:
“Yetki gaspı deniyor. Ortada bir yetki alma ya da yetki önleme tablosu varsa, bu Anayasa Mahkemesi"nce yapılan bir yetki gaspı değildir. Yetki kısıtlamasını yapan Anayasa"dır. Herkesin gözden kaçırdığı olay bu. Parlamentoya yönelik olarak bir yetki sınırlaması getirmiştir. Parlamento tek yetkili organ değildir. Çağdaş demokraside böyle bir şey yok. Parlamentonun kendi yetki alanında dahi yetkisinin sınırını bu Anayasa Mahkememiz değil, Anayasa"nın kendisi koymuştur ve o Anayasa"da yüzde 90 küsür oyla kabul edilmiştir.

-BAŞSAVCI İLE KARŞILAŞMADIM-

CHP Lideri Baykal"a, Danıştay Başkanı Mustafa Birden"e yaptığı ziyaret de soruldu. Baykal, ziyaret sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ile karşılaştığı yönündeki iddiaları ise sert bir dille yalanladı. Baykal, şunları söyledi:
“Ne giderken, böyle bir görüşme olacağından bilgim vardı, ne o görüşmeye giderken bir karşılaşma söz konusu oldu, ne yolda, ne merdivenlerde, ne özel kalemde, ne de odada. Ne Danıştay Başkanı "Sizden önce falan kişi vardı" diye bana bir bilgi verdi, ne ben çıkarken böyle bir görüşmenin herhangi bir emaresine maruz kaldım. Arabaya bindim çıktım gittim. Hiçbir şekilde öyle bir ziyaretin orada olduğu konusunda hiçbir bilgim yoktu. Şu anda da yok. Oldu diyorlarsa gazeteler biliyorlardır. Oldu diyorlardır. Benimle herhangi bir biçimde rastlantısal bir karşılaşma bir selamlaşma dahi söz konusu olmamıştır. Böyle bir olay yoktur. Yok böyle bir hikaye. Ben gizli bir görüşme yapacağım da, bunu Danıştay Başkanı"nın odasında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile buluşarak... Benim özel gizli buluşma mekanım mı Danıştay Başkanının odası. Ne biçim iş bunlar... Abuk subuk şeyler. Medyanın bu kesiminin içinde bulunduğu tabloyu hali pür melali, perişanlığı ortaya koyan bir tablodur.”

-ÇAMUROĞLU"NUN İSTİFASI-

Baykal"a, AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu"nun, Aleviler"e yönelik açılımların hayata geçirilmemesi nedeniyle Başbakan Erdoğan"ın danışmanlığından istifa etmesi de soruldu. Baykal, şunları söyledi:
“Üzülüyorum, ben Reha Çamuroğlu"na araştırmalarına değer veririm. Bu kararı almış olmasını ta başından beri yanlış buldum. Herkesin kendi yanlışını yapma hakkı vardır. Şimdi anlaşılıyor ki, kendisi de gelinen noktada bir huzursuzluk içindedir. Bu tedirginliğini son açıklamasıyla ortaya koymuştur. Ama kendi ifadesiyle trenden inmediğini ancak kompartmandan çıktığını görüyoruz. Hüzün verici bir tablo. Bir hayal kırıklığı, bir yanlış umut verme. Hangi iddialı açılımları yapmışlar hatırlayın. Yemekler veriyorlardı, Türkiye ayağa kaldırılıyor. Ne oldu şimdi? Ortada hiçbir şey yok. Siyasi istismar. Her şey aldatmacaya dayalı. Sayın Çamuroğlu da bu aldatmacayı söylüyor. Ama aldatmacanın gereğini yapma noktasında olmadığı anlaşılıyor.”

-ÖNDER SAV"IN DİNLENMESİ İDDİASI-

Baykal, CHP Genel Sekreteri Önder Sav"ın dinlenmesine ilişkin iddialara ilişkin de soruları yanıtladı. Konunun yargıda olduğunu hatırlatan Baykal, konuyla ilgili olarak kapsamlı ve güvenilir bir inceleme yapılması gerektiğini söyledi. Henüz böyle bir inceleme yapılmadığını belirten Baykal, “Dinlemeyi yaptığını söyleyen gazetecinin ben teybinin incelenmesini talep etmiştim. Şimdi, "Ben teybe almadım, not tuttum" diyor. İnsaf. 42 dakika süren iki ayrı kişinin bulunduğu görüşmeyi, siz kulağınızdaki dolaylı dinlemeden not tutarak, bir kelimesini aksatmadan ve yanlış yazmadan not tutabilir misiniz? Böyle bir şey olur mu? Onu verdiği zaman ne olduğu ortaya çıkar. Onu vermedikleri gözüküyor” dedi.

Gül: 14 Mart"ta Türkiye çalkantıya girdi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AKP"ye kapatma davasının açıldığı 14 Mart"ı "Türkiye"nin çalkantıya girdiği gün" olarak tanımlayarak, "Türkiye enerjisini iç çekişmelerle harcamaması gerekiyor. Maliyetini hep birlikte öderiz" dedi.

Gül, Hırvatistan"ın gezisini izleyen gazetecilerle bir sohbet toplantısı yaptı. AKP"ye kapatma davası haberini Senegal"de aldığını hatırlatan Gül, toplantıya "Ben ilk defa Türkiye böyle siyasi çalkantıya girdiği gün, Senegal"den geldiğimiz gün, "herkesin maliyeti iyi hesaplaması gerekiyor" demiştim" sözleriyle başladı. Gül şunları söyledi:

"Türkiye enerjisini kıran kırana iç çekişmelerle harcamaması gerekiyor. Maliyetini hep birlikte öderiz. Ben ilk defa Türkiye böyle siyasi çalkantıya girdiği gün, Senegal"den geldiğimiz gün, "herkesin maliyeti iyi hesaplaması gerekiyor" dedim. Böyle kritik bir dönemden geçiyoruz. Türkiye"nin bütün kurumlarının en güçlü olması gerekiyor. Tersi olursa maliyetini hep beraber öderiz. Geçmişte nasıl ödediysek. Partilerin bir araya gelmesi önemli. Demokrasinin ilkeleri, hukukun üstünlüğü var. Her şey şeffaf. Herkes birbiriyle konuşabilmeli, farklı ne düşünüyorsa tartışabilmeli. Anayasa"nın rehberliğinde, hukukun üstünlüğü çerçevesinde Türkiye meselelerini halletmeli. Meclis"te siyasi partilerin bir araya gelmesini önemli görüyorum. Meclis, halkın iradesinin temsil edildiği yer, en üst kurum. Herkes maliyetin nereye vardığını görmesi gerekiyor.

"Türban"da gerekçeyi görmeliyiz Gül, türban kararıyla ilgili de ilk kez konuştu. Anayasa Mahkemesi"nin gerekçeli kararını beklemek gerektiğini söyleyerek, "Gerekçeyi görünce nasıl bir kanaate varacağımız belli olur" dedi.
VATAN