Bu duruşun ne kadar önemli olduğunu anlamak için oynanan oyuna dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Bilgin, CHP ve BDP'nin boykotunun, yeni anayasayı engellemek isteyen anti-demokratik unsurların ekmeğine yağ sürdüğünü dile getirdi.
 
Bu unsurları ikiye ayıran Bilgin, "Biri; (tırnak içinde söylüyorum) Ergenekon yapılanması çerçevesinde ortaya çıkan cunta, darbe, müdahale gibi girişimleri barındıran unsurlar. İkincisi ise terörizmdir." değerlendirmesini yaptı. Bu nedenle de "MHP, oyuna gelmedi." değerlendirmesini yaptı. Zaman'a konuşan Bilgin, MHP'nin de bir milletvekilinin (Balyoz sanığı Engin Alan) tutuklu olmasına karşın 'milletin meclisi'ni kilitlememesinin önemli olduğunu belirtti: "MHP yanlışa düşmemiştir. MHP bu konuda milletin iradesine saygılı bir tutum ve davranış takınmıştır. Milletin verdiği görevin sorumluluğunu yerine getirerek Meclis'e girmiştir. Tavrını çok önemli buluyorum."
 
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Bilgin, bugün Türkiye'nin köhnemiş ve ayak bağı olan antidemokratik yapısını değiştirmeye çalıştığına işaret etti. Bunu da yeni Meclis'in yapacağını hatırlattı. Dolayısıyla, bu Meclis'in sabote edilmesinin esas itibarıyla doğrudan doğruya bu unsurları yaşatma girişimi olacağını ifade etti. "O bakımdan ben, Meclis'e karşı protesto, vesaire adı altındaki bu tavırları, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine zarar verecek bir davranış olarak görüyorum." dedi.
 
Vedat Bilgin, bu çerçevede BDP'nin tavrının, hiçbir haklı gerekçesi olmamasına karşın taktiksel olduğu görüşünde. CHP'nin tutumu içinse şunları söylüyor: "Milletin iradesinin Meclis'e girmesini engellemek veya buna blokaj koymak gibi girişimler, millet iradesinin tecelli etmesine karşı bir tavır olarak algılanır. Çünkü millet iradesi Meclis'te çözüm üretir. Meclis'e girmemek milleti çözümsüzlüğe mahkum etmek demektir. Ortada 3 yargı kararı var. Birincisi YSK'nın verdiği bir karar, ikincisi KCK davasına bakan mahkemenin verdiği karar, üçüncüsü ise Ergenekon ve Balyoz davalarına bakan mahkemelerin verdiği kararlar. Dolayısıyla bu üç yargı kararını sanki Parlamento vermiş gibi Meclis'i protesto etmek, milli iradenin teşekkül etmesine karşı bir tavırdır. Onun için bunun hiç tevil edilecek, kıvırılacak bir tarafı yoktur. Meclis'in fonksiyonlarını yerine getirmesini engelleyen çabanın hiçbir meşru gerekçesi ortaya konamaz. Meclis yoksa hiçbir şey yoktur."
 
Prof. Bilgin, Ergenekon davasında yargılananların Meclis'e taşınmasını yanlış bulduğunu da ekledi. Sanıklarla ilgili dosyalarda ciddi sorunlar bulunduğunu hatırlattı. Kim olursa olsun kişilerin millet iradesinin üstünde olamayacağını kaydederek, "CHP pozisyon itibarıyla Ergenekon'a yakın duruyor. Bu duruşları demokratikleşme sürecine karşı bir tavır olarak algılanır." uyarısını yaptı. (zaman)