Kafein, sigara, tuz ve aşırı zayıflıktan sakının Amerikalı pediatristler, bebeklerin uykuda ölümlerinin engellenmesi için ebeveynleriyle aynı odada, sert, kaymayan yatak üzerinde ve sırt üstü uyutulmaları gerektiğini açıkladı. Yaklaşık 60 bin pediatristin üyesi olduğu ABD Pediatri Akademisi (AAP), 1992 yılında ani bebek ölümlerinin önlenmesi için bebeklerin yüz üstü uyutulmamaları gerektiğini duyurmuştu.

En sağlıklı uyku şekilleri Akademinin yayımladığı yeni raporda, bebekleri yan yatırmanın da güvenli olmadığı ve sürekli sırtüstü uyutulmaları gerektiği vurgulandı. Raporda, bebeklerin uyanma zamanlarının da gözlenmesi önerildi. Raporda ayrıca, güvenli bir uyku ortamı yaratılması için yumuşak objelerin, gevşek yatak takımlarının ve hatta koruyucuminder ya da yastıkların yatakta bulundurulmaması tavsiye edildi.

Bebeklerin rutin uyku zamanlarını, bebek arabası ya da araç koltuğu gibi oturur pozisyonda oldukları yerlerde geçirmemeleri gerektiği de raporda yer aldı. Son yıllarda bebeklerde uykuda ölüm oranlarının yükselmesi üzerine, AAP’nin bebek bakımı konusundaki tavsiyeleri, ebeveynlere, sağlık çalışanlarına ve bebek bakımı yapanlara rehber olması için yayımlanıyor.

Uykuda ölümlere karşısırt üstü yatırın Erkeklerdeki dahasaldırgan Erkeklerde görülen meme kanserinin, kadınlarda görülene göre daha hızlı ilerlediği ortaya çıktı. Singapur Ulusal Üniversitesi’nden Mikael Hartman önderliğinde yapılan uluslararası bir çalışmada, erkeklerin kadınlara göre meme kanserine yakalanma oranı yüzde 1’den az olmasına rağmen, hastalığın daha hızlı seyrettiği ve hastalıktan ölme olasılığının daha yüksek olduğu belirtildi.

Araştırmada, teşhis konduktan sonraki 5 yıl içinde kadınların hayatta kalma oranının yüzde 78, erkeklerin ise yüzde 72 olduğu ortaya çıktı. Hartman ve ekibi 1970 yılına kadar dönerek Danimarka, Finlandiya, Norveç, İsveç, Singapur ve İsviçre’de meme kanseri olan 460 bin kadın ile 2 bin 700 erkek hastanın durumunu inceledi. Araştırmada,meme kanseri olan erkeklerde hastalığın memelere yayılma olasılığının daha büyük olduğu, tedavi aşamasında daha az ameliyat edildikleri ve kadınlara göre daha az terapi gördükleri, ancak kemoterapi ve hormon açısından kadınlarla benzer oranda tedavi aldıkları kaydedildi.

Menopozda, organizmada önemli değişiklikler oluşmaktadır. Bunların başında, hormonal değişiklikler gelir. Hipofizden salgılanan hormonlarda artış gözlenir. Düzgün adet görme ve üreme fonksiyonunu oluşturan sistemdeki bozukluklar nedeniyle yumurtalık fonksiyonu azalır. Bunun sonucunda kadın için önemli bir hormon olan östrojen düşer ve kadında önemli sağlık problemleri gözlenir.

Menopoza girmiş kadınlarda kardiyovasküler hastalıklar, osteoporozis gibi hastalıkların gelişme riski fazladır. Kardiyovasküler hastalıkların gelişmesinde sadece östrojen hormonu değil menopoz öncesi kadının beslenme durumu (hayvansal kaynaklı yağların yüksek oranda tüketilmesi gibi), şişmanlık, sigara kullanımı da menopoz sonrası etkendir. Osteoporozis -geçen haftaki yazımızda ayrıntılı bahsetmiştik- kemiklerden kalsiyum kaybının artması sonucunda kemiklerin kolaylıkla kırılması hastalığıdır ve menopoza girmiş kadınlarda daha sık görülür. Çocuk ve adölesanlarda kemik oluşumu kaybından fazladır. 30 yaşından sonra kemik kaybı başlar. Genelde kadınların kemik mineral yoğunluğu erkeklerden düşüktür. Kemik kaybı hızı menopozda önemli ölçüde artar. Menopozdan sonraki kemik kaybının esas nedeni östrojen yetersizliğidir. Yüksek düzeyde kafein, protein ve sodyum idrarda kalsiyum atımını artırır. Fosfat içeren içeceklerin aşırı tüketilmesi de kemik yoğunluğunu azaltır. Antikoagulan, antiasit ilaçlar, alkol, barbitüratlar ve sigara osteoporoz riskini artırır.

Kafein, sigara, tuz ve aşırı zayıflıktan sakının

* Her yaş döneminde yeterli kalsiyum tüketilmelidir. Kalsiyum için en iyi kaynak süt ve süt ürünleridir. Sütün dışında özellikle yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve pekmezi kalsiyumdan zengindir.

* Mineral içeriği yüksek sert suların içilmesi tercih edilmelidir. nFitoöstrojen içeriği yüksek besinlerden olan maydanoz ve benzeri koyu yeşil yapraklı sebzelere günlük tüketimde bolmiktarda yer verilmelidir.

* D vitamini gereksinimi karşılanmalıdır. Güneş ışınlarından uygun şekilde ve düzenli olarak yararlanılmalıdır. Kış günlerinde öğle vakitleri, yaz aylarında ise kuşluk ve ikindi vakitlerinde güneşlenilmelidir.

* İçme ve kullanma sularının florid içeriğinin litrede 0.7-1.2 mg düzeyinde olması kemik ve diş sağlığı açısından önemlidir.

* Aşırı posa tüketiminden sakınılmalıdır. nAşırı protein tüketiminden kaçınılmalıdır. Çünkü yüksek proteinli diyet idrarla kalsiyum atımını artırır ve osteoporozis için önemli bir risk faktörüdür.

* Aşırı fosfor tüketiminden kaçınılmalıdır. Proteinli besinler genelde fosfordan da zengindir. Protein yeterli düzeyde alınırsa aşırı fosfor alımı da önlenir.

* Yemeklere aşırı tuz eklemekten ve tuzlanmış besinleri aşırı tüketmekten sakınılmalıdır. Çünkü aşırı tuz, idrarla kalsiyum atımını artırmaktadır.

* Sigara içilmemelidir. Sigara kan kortizon düzeyini artırarak 25-hidroksi D vitamininin, aktif şekli 1-25 dihidroksi D vitaminine dönüşümünü azaltır. Aynı şekilde kandaki C vitamini düzeyini ve serum östrojen düzeyini de düşürür.

* Düzenli fiziksel aktivitede bulunulmalıdır. Fiziksel aktivite gençlikte kemik kütlesini artırır, yaşlılıkta ise kemik kaybını önler. Hergün en az 30 dakika yürüyüş gereklidir.

* Alkolden sakınılmalıdır. Alkol, kemik oluşum hücrelerini harap eder ve kalsiyum emilimini bozar.

* Aşırı incelikten kaçınılmalıdır. Beden kütle indeksi 25’in altına inmemelidir. Çünkümenopozdan sonra vücut, yağ dokusundaki östrojenden de yararlanmaktadır.

* Özellikle alüminyum içeren antiasitlerden, kortizonlu ilaçlardan sakınılmalıdır.

* Aşırı kafein tüketilmemelidir. Kafein içeren içeceklerin sık tüketiminden kaçınılmalıdır. Osteoporozis, menopozda görülen en önemli sağlık sorunudur. Yukarıdaki beslenme önerilerinin yanı sıra, menopozda kardiyovasküler hastalık ve şişmanlık riskinin yüksek olması nedeniyle diyetin enerjisi ve yağ oranına da dikkat edilmelidir.

HABER: Uzman Diyetisyen Banu TOPALAKÇI-BUGÜN