Hüsamettin Cindoruk, tutuklu vekiller için son kararın parlamento tarafından verilmesi gerektiğinin altını önemle çizdi.

Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, tutuklu milletvekillerinin durumu konusunda Başkan Cemil Çiçek’e “Parlamentonun imtiyazlarının yargı tarafından ortadan kaldırılmasına izin verme. Tutuklu vekiller için son kararı parlamentonun vermesini sağla” çağrısında bulundu. Tutuklu milletvekilleri için Meclis’te dokunulmazlığın kaldırılmasına benzer bir süreç başlatılması gerektiğini belirten Cindoruk, “Mahkemelerden gelen yazılar ‘gereğini yapın’ anlamını taşır. Önce Karma Komisyon arkasından da Genel Kurul’da bu milletvekilleri hakkındaki iddialar incelenmeli gerekirse bu isimler dinlenmeli. Sonunda ‘dokunulmazlık sürsün’ denirse tutukluluk sona ermeli ve tahliyeler gelmeli” dedi. Cindoruk, kendisinin meclis başkanı olduğu dönemde Necmettin Erbakan ve HEP’lilerle ilgili fezlekeleri reddettiğini anımsattı.

Mahkemelerce hazırlanan ve tutuklu sekiz milletvekilinin yargılamalarının süreceğini bildiren yazıların TBMM’ye ulaşması üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in devreye girmesini istemişti.

Kılıçdaroğlu’nun “Meclis Başkanı mahkemelere yanıt yazarak tutukluluklardan rahatsızlığını dile getirsin” şeklindeki talebi ise Çiçek tarafından reddedilmişti. Çiçek; Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Mahkemelerin yazısı bilgilendirme amaçlı. Yanıt istenmediği için karşılık yazmayacağım” değerlendirmesini yapmıştı.

Çiçek’in bu tutumunu eleştiren Cindoruk, Cumhuriyet’e şu değerlendirmelerde bulundu:

Meclis imtiyazına dokunulamaz: Hem Başkan Çiçek hem de muhalefet bu konuda hatalı davranıyor. Bu hadiseye sekiz milletvekilinin kişisel sorunu gibi bakmak yanlış. Milletvekili dokunulmazlığı kişisel bir hak mı yoksa parlamentonun bir imtiyazı mı? Kesinlikle parlamentonun vazgeçilmez imtiyazı. Milletvekillerinin tümünün Meclis’e gelemeyişi ve kürsü masuniyetinden yararlanamayışıyla parlamentonun bu imtiyazı ortadan kalkmış olur. Meclis ve başındaki başkan bu imtiyaza dokundurtmamalıdır.

Meclis’in izni olmadan yargı süremez: Milletvekili seçilmişsiniz cezaevindesiniz. Bunu dünyaya anlatamazsınız. Meclis’in vermesi gereken izin olmadan mahkemeler ara kararla davaya devam ediyor ve o vekilleri hak ve özgürlüklerinden men ediyor. Bu büyük bir sorun. Bu ne Kılıçdaroğlu ne Bahçeli ne de Erdoğan’ın sorunu. Bu parlamentonun sorunu. Her parlamentonun, milletvekillerinin demokratik imtiyazlarını koruma ve kollama görevi vardır. Şimdi de bu imtiyazın korunması lazım.

Çiçek geniş yorumlamalı: Başkan Çiçek meseleyi geniş yorumlamalı. Mahkemeler ne için bilgi veriyor? “Ben parlamento imtiyazlarına rağmen 14 madde kapsamında yargılıyorum, alacağın tedbir varsa al, gereğini yap” diye yolluyor. Bu tebligatı alan parlamento, harekete geçerek kendi üyesi olan o isimlerin haklarını araştıracak. Ortak komisyon kurularak işlendiği iddia edilen suçun gerçekten 14. madde kapsamında olup olmadığı incelenecek. Gerekirse o milletvekilinin de savunmasını alınacak.

Meclis ‘hayır’ derse, tahliye gelmeli: Sonra da genel kurula sorulacak. Bu milletvekilinin fiilleri gerçekten Meclis’e gelmesini engelleyecek bir şey mi? Yargının tespitine parlamentonun katılma zorunluluğu yok. Eğer Meclis burada kesin tavır alarak bu imtiyazlarını koruyamazsa, yarın öbür gün başka vekiller başka suçlardan ötürü tutuklanıp yargılanabilir.

Bunun adı da yargı vesayeti: Bir savcı ve üç hâkim, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımını engelliyor. Böyle bir yolun açılmış olması parlamenter demokrasi açısından dehşet verici. Bunun adına yargı vesayeti denir. Benim dönemimde merhum Erbakan ile HEP’lilerin fezlekelerini reddettim. Çiçek’in anayasa hukukçularıyla bu konuyu derhal ele almasında yarar var.