Başbakan Erdoğan, "Adeta manşetlerle savaştık. Manşetlerin ok olup üzerimize yağdığı süreçlerden geçtik. Her sabah yalana, her sabah iftiraya, her sabah kirli kampanyalara uyandığımız günlerden bugüne geldik." dedi.

Ankara Ticaret Odası Kongre Salonu'nda düzenlenen Zaman Gazetesi'nin 25. Kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılan Başbakan Erdoğan, programın sunucusu Kadir Çöpdemir ile renkli diyaloglarda bulundu. Çöpdemir'in İngiltere eski başbakanlarından Margaret Thatcher'in (Bir gün uyandığımda karşımda gazetecileri görmezsem ben niye siyaset yapıyorum) sözüne atıfta bulunarak "Siyasetçi olarak bir gün uyandığınızda medyanın olup olmaması nasıl bir duygu" sorusunu yöneltince Başbakan Erdağan da, en büyük duyguyu Kadir Çöpdemir ile Horhor'da yaşadığını belirtti. Erdoğan, "Siyaseti değil de Kadir ile kebap yemeyi özledim." dedi. Ardından konuşmaya geçen Erdoğan, sözlerine "Sizleri bu anlamlı buluşmada coşku heyecan dolu gecede en kalbi duygularımla selamlıyorum. Zaman Gazetesi'nin 25. Kuruluş yıldönümünü ülkemize basın camiamıza özellikle Zaman Gazetesi mensuplarına çalışanlarına yöneticilerine hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum." ifadeleriyle başladı.

1986 yılından bu yana Zaman Gazetesi'ne emek veren herkesi yürekten tebrik ettiğini belirten Erdoğan, "Dizgiciden müsahhihe tasarımcıdan editörüne muhabirlerden yazarlara gazete dağıtan kardeşlerimden genel yayın yönetmenine böyle bir gazete çıkardıkları için şükranlarımı sunuyorum." şeklinde konuştu.

"TÜRK OKULLARIYLA GURUR DUYDUM"
Tüm siyasi hayatı boyunca büyükşehir belediye başkanlığı, AK Parti Genel Başkanlığı, Başbakanlık dönemlerinde dünya genelinde 100'den fazla ülkeye ziyarette bulunduğunu kaydeden Erdoğan, "Her ülkede oralara yatırım yapmış o ülkenin muhabettini kazanmış iş adamlarından gurur duydum. Gittiğim ülkelerde Türkiye'nin okullarını vefakar öğretmenlerini Türkiye muhabbetiyle büyüyen çocukları görmekten çok büyük bir gurur hissettim. Azarbaycan'da Amerika 35 farklı ülkede 10 farklı dilde 2 farklı alfabede yayın yapan Türk gazetesini Zaman'ı görmekten çok büyük bir gurur duydum. Çok büyük bir heyecan hissettim. Zaman camiasını zaman yöneticilerini bize milletimize ülkemize bu gururu heyecanı yaşattıkları için sesimizi nefesimizi dünyaya duyurdukları için ayrıca teşekkür ediyor her birini gönülden kutluyorum." değerlendirmesi yaptı.

"BU TOPRAKLAR ZOR ZAMANLARDA GÖNÜL İNSANLARI YETİŞTİRDİ"
Türkiye'nin millet olarak çok büyük badirelerden imtihanlardan geçtiklerini ifade eden Erdoğan, şu çarpıcı açıklamayı yaptı: "Savaşlarda işgallerde terör saldırılarında nice evladımızı yitirdik nice acılar yaşadık. Geride 100 binlerce şehit bırakmanın ağır travmasını yaşadık. Bizim Çanakkaledeki Mehmetimiz düşmanın ne olduğunu biliyor, neyle savaştığını görüyordu. Sarıkamış'taki Balkanlardaki Ortadoğudaki askerimiz ap açık askerlere karşı savaşıyordu. Ama bu millet bir de görünmeyen sinsi düşmanlarla mücadele etti. Bizim sadece vatanımıza değil medeniyetimize göz diktiler, Mehmedimize değil ruh dünyamızı dayanışmamızı kardeşliğimizi hedef aldılar. Bin yılların birikimi olan sevginin bağını koparmak istediler. İlmin irfanın barışın yeryüzünde bayraktarlığını yapmış bir milleti kendi kültürüne yabancılaştırmak istediler. Fuzuli'yi, Nedim'i, Nefi'yi, Mehmet Akif'i dahi anlamayan anlayamayan kendi diline yazarına yabancı nesil inşaa etmek istediler. Neyse ki bu topraklar böyle zor zamanlarda çok büyük yiğitler yetiştirdi. Bu topraklar çok büyük mütefekkirler, gönül insanları sanatçılar yetiştirdi. Topla tüfekle silahla yumrukla değil kalemiyle fikriyle birikimiyle hikmetiyle mücadele veren zulme de zalime de özellikle karşı çıkan ama hoşgörüden kardeşlikten asla taviz vermeyen kahramanlarımız oldu. Tüm o kahramanları o yiğitleri hürmetle şükranla yad ediyorum. Allah onlardan razı olsun mekanları pür nur olsun diyorum."

"KUVAYI MİLLİYE RUHUNUN SESİ OLANLARA ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM, DEMOKRASİYİ SAVUNAN YAZARLARI SELAMLIYORUM"
Mütareke basını karşısında Anadolunun Kuvayi Milliye ruhunun sesi olanlara milletçe şükranlarını sunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Kalemini satmayan, kalemini kiralamayan, doğruyu mertçe savunup, yanlışın karşısında dik durak herkesi yürekten selamlıyorum. Müdahalelere çanak tutmayan, psikolojik operasyonlara selam durmayan, zor zamanlarda konuşan, zor zamanlarda hakkı hukuku demokrasiyi savunan tüm yazarları buradan selamlıyor hepsine teşekkür ediyorum." dedi.

"ZAMAN, ATEŞTE AÇAN BİR ÇİÇEK"
Zaman Gazetesi'nin de böyle bir zamanda ortaya çıktığını dile getiren Erdoğan şunları söyledi: "İşte Zaman böyle bir gazete olarak ortaya çıktı. 80 müdahalesinin ağır havası Türkiye'nin üzerinde iken Zaman ateşte açan bir çiçek gibi Ankara Rüzgarlı sokaktan Türkiye'nin fikir ve medya dünyasına renk kattı. Zaman sadece bir gazete olmadı, Zaman Gazetesi bin yılın birikimiyle bu toprakların sesi nefesi olarak son 25 yılına şahitlik yaptı. Çeyrek asrın kaydını tuttu. Zaman haberleriyle olduğu kadar yorumlarıyla duruşuyla tavrıyla kendisine farklı bir yer edindi. Zaman bir rüzgara kapılıp gitmek yerine, bu ülkenin rüzgarına güç, bu ülkenin vizyonuna vizyon kattı. En zor zamanlarda doğruyu söylemenin bedel gerektirdiği manşetlerin gazete binalarının dışında kurgulandığı dönemlerde Anadolu'nun Trakya'nın hissiyatını Zaman dile getirdi. Sosyal sorumluluğunu hakkıyla yerine getirerek Zaman genç nesillere, genç gazetecilere örnek teşkil etti."

"GAZETECİLERE HABER YAZDIRIP DAVA AÇTILAR, AMA BİZ İNTİKAM PEŞİNDE OLMAYACAĞIZ"
"Samimiyetle ifade etmek durumundayım. Biz manşetlerle çarpışarak bu günlere geldik. Adeta manşetlerle savaştık." diyen Erdoğan, "Muhtar bile olamaz diye manşetlerin atıldığı günlerden bugünlere ulaştık. Gazetecilere haber yazdırdılar, o kupürü dosyaya koyup partimiz aleyhine kapatma davası açtılar. Karşımızda dosyayı gördüğümüzde gerçekten şaşırdık. Allah şahittir ki asla ve asla intikam peşinde olmadık, olmayız, olmayacağız. O dönemlerde yılmadan, yıkılmadan demokrasiyi savunduysak bugün de demokrasiyi savunuyoruz. İleri demokrasi diyoruz. Herkes için hürriyet, demokrasi adalet diye haykırdıysak bugün de aynı şekilde herkes için hürriyet, adalet ve demokrasi diyor, bunun kararlı mücadelesini veriyoruz. Biz, bize yapılanın başkasına yapılmasına razı olamayız. Hiç yüksünmeden ifade özgürlüğünün önünü açtık. Herkesin özgürce konuştuğu, istediği dilde konuştuğu, yazdığı, kimsenin üzerinde baskı hissetmediği atmosferin mücadelesi içinde olduk. Hakarete karşı çıktık ama, eleştiriye asla. Özgürlüğün istismarına karşı çıktık. Evet zaman zaman eleştiriye biz de eleştiriyle cevap verdik. İftiraya yalana karşı biz de tepkimizi ortaya koyduk. Biz de yasaklayan, kısıtlayan, engelleyen anlayışa tevessül etmiyoruz. Etmeyeceğiz. Bizim fikirlerimizden, doğrularımızdan şüphemiz yok. Hiçkimsenin ifade özgürlüğünü engellemeyiz, engellemek isteyenlere müsaade etmeyiz. Düşüncesine güvenen düşünce özgürlüğünden, inancına güvenen inanç özgürlüğünden korkmaz." değerlendirmesinde bulundu.

"RAFLARI TEMİZLİYORUZ, TÜRKİYE GAZETECİ TUTUKLAYAN BİR ÜLKE DEĞİL"
Türkiye'de yaşanan bazı sorunların asırlara sari köhne bir zihniyetten kaynaklandığını dile getiren Başbakan Erdoğan, "Rafları temizliyoruz. 10 yılların, asırların köklü meselelerini, yayın durdurma cezasını ortadan kaldırıyoruz. Adım adım, etap etap, kademe kademe çözüyoruz. Adalet Bakanlığımız yeni bir reform sürecini başlattı. Yapacağımız düzenlemeyle gazetecilerin davaları düşecek. Sorunların üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Anamuhalefet partilerinin, diğer muhalefet partilerinin dünyaya lanse ettiği olumsuz tabloyu Türkiye asla hak etmiyor. Türkiye'yi gazeteci tutuklayan, gazetecilere baskı uygulayan ülke gibi sunmak, kendi ülkesini bu şekilde şikayet etmek, bundan haz duymak, vatan ve millet sevgisiyle uyuşmaz. Adam polisimizi şehit ediyor, cebinden gazeteci kimliği çıktı diye, gazeteciler hapse atılıyor kampanyaları yapılıyor. Anamuhalefet partisi bu şahıslara sahip çıkıyor. Ateşli silah bulundurmak, patlayıcı bulundurmak, terör, darbeye teşebbüs, içeride dedikleri gazeteci dedikleri bu suç isnatlarıyla yargılanıyor. Medya, terörün oksijeni olmaktan sakınması kadar, hedef göstermek çarpıtmak masum canlarının katledilmesine zemin hazırlamak, basın özgürlüğü olarak görülemez." açıklaması yaptı.

"ŞİİR OKUDUĞU İÇİN HAPİS YATAN BİR BAŞBAKAN OLARAK, KİMSENİN DÜŞÜNCESİNDEN DOLAYI HAPİS YATMASINA RAZI OLMAM"
Düşünce özgürlüğünün en güçlü savunucusu olduğunu ifade eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Şiir okuduğum başbakan olarak hiç kimsenin ifadelerinden hapis yatmasına razı olamam. Hiç kimsenin sokak ortasında hunharca katledilmesine rıza göstermem. Hiç kimse ümitsiz olmasın. Türkiye engelleri aşarak geleceğe yürüyor. İnşallah 2023 yılında çok daha farklı bir yerde olacağız. Hakkı, demokrasiyi savunduğu için Zaman Gazetesi'ne bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'nin vizyonunu genişlettiğiniz, ufkunu açtığınız Türkiye'nin sesini dünyaya duyurduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum. Muhteşem eser için alın teri dökmüş herkesi kutluyorum."

DAĞITICI, MOTORLA GAZETE GETİRDİ
Başbakan Erdoğan'a konuşmasının ardından sürpriz yapıldı. Dağıtıcı motorla salona gazete getirdi. Zaman Gazetesi imtiyaz sahibi Ali Akbulut ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı gazeteyi Başbakan'a verdi. Ardından Başbakan Erdoğan, 25. yaş günü pastasını kesti. Erdoğan, "Bu pastadaki ağız tatlılığını gönül dünyamızla devam ettirelim." dedi.