Çevre ve Şehircilik Bakanlığı internet sitesinde 11.08.2020 tarihinde yapılan duyuru ile Manisa Alaşehir’de yapılacak yapılması planlanan 119,3 MWm/116,9 MWe kapasitede, Özmen-3 JES, Özmen-4 JES, Özmen-5 JES, Özmen-6 JES, Özmen-7 JES, Özmen-8 JES olmak üzere toplam 8 adet jeotermal enerji santrali için Çevresel Etki Değerlendirme sürecinin başladığı açıklanarak, Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası halkın görüşüne açıldı.

11.08.2020 tarihli duyuru;

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Başvuru Dosyasında neler var?

Merak eden okurlarımız Başvuru Dosyası nın üstünü tıklayarak dosyaya ulaşabilir.

Şimdi soru cevaplarla dosyayı incelemeye çalışacağız.

1)Jeotermal kaynak ruhsatı ve kapsamı ne?

İR: 2013/01 ve ER:3191221 nolu jeotermal kaynak ruhsatı iki ayrı poligondan oluşuyor. Manisa İl Özel İdaresi tarafından 21.01.2013 tarihinde verilen ruhsatın geçerlilik süresi 22.01.2043 yılına kadar. Ruhsat sahası 2.385,08 ha lık alan kaplamaktadır.

İR:2013/01 nolu ruhsatın 1 nolu poligonunda 91 adet kuyu yeri belirlenmiştir. Bu kuyulardan 9 tanesi için ÇED izni alınmış olup, halihazırda mevcut durumdadır. 91 adet kuyudan 26 tanesi için ise ÇED izni alınmış olup, henüz kuyular açılmamıştır. Ruhsat sahası içerisinde 1 tanesi kurulu (Özmen-3 JES) 1 tanesi ise izin aşamasında (Özmen-4 JES) olmak üzere 2 adet santral bulunmaktadır.

2)Kaç tane santral yapılacak ve kaç tane daha kuyu açılacak?

Planlanan durumda her biri 19,6 MWe/20 MWm kurulu gücünde olmak üzere 4 adet daha jeotermal enerji santrali kurulması ve yine aynı poligonda olmak üzere toplam 56 adet daha kuyunun (25 adet üretim kuyusu ve 31 adet re-enjeksiyon kuyusu) açılması ve işletilmesi planlanmaktadır.

3)Şu anda Alaşehir’de toplam kaç tane JES var?

Alaşehir’de toplam 11 adet JES bulunmaktadır. Yapılması planlanan santrallerle birlikte toplam sayı 15 olacaktır.

4)Özmen-4 santrali ile ilgili olarak verilen ÇED kararının iptali istemiyle dava açılmış mıydı?

Özmen-4 JES ile ilgili olarak, Manisa Valiliği tarafından verilen 04.02.2019 tarihli ÇED

Gerekli Değildir “ kararının iptali istemiyle Manisa Valiliğine karşı Alaşehir Ziraat Odası Başkanlığı tarafından dava açılmış ve Manisa 2.İdare Mahkemesi’nin 2020/196 esas, 2020/191 karar sayılı, 22.04.2020 tarihli kararla işlem iptal edilmiştir[1].

5)Projenin yerleşim yerlerine uzaklığı ne kadar?

Proje kapsamında yer alan İR: 2013/01 nolu ruhsatın 1 nolu poligonu Manisa İli’ne kuşuçuşu yaklaşık 96 km uzaklıkta, Alaşehir İlçesine kuşuçuşu yaklaşık 4 km uzaklıkta yer almaktadır.

Ruhsat Sahasının kuzey doğu istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 3,5 km mesafede 2 nolu poligon alanı, kuzey batı istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 1 km mesafede Türkmen Mahallesi, kuzeydoğu istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 0,6 km mesafede Selce Mahallesi, doğusunda ve kuşuçuşu yaklaşık 1.400 m mesafede Caberfakılı Mahallesi, güney istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 1.080 m mesafede Ilgın Mahallesi, güney istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 1,3 km mesafede Baklacı Mahallesi, 1 nolu poligon alanı içerisinde ise Tepeköy mahallesi yer almaktadır.

Ruhsat sahasına en yakın yerleşim merkezi ruhsat sahası içerisinde yer alan Tepeköy Mahallesidir.

6)Projenin ilçede bulunan diğer JES’ne uzaklığı ne kadar?

ÇED Başvuru Dosyasına göre, ruhsat sahasının batı istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 6.200 m mesafede Zorlu Jeotermal Enerji Santrali, kuşuçuşu yaklaşık 6.500 m mesafede Türkerler Jeotermal Enerji santrali, kuzeybatı istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 7.600 m mesafede Enerjeo Kemaliye Jeotermal Enerji Santrali, güneybatı istikametinde ve kuşuçuşu yaklaşık 9.460 m mesafede Özmen Jeotermal Enerji Santrali-1 bulunmaktadır.

7)Yapılması planlanan kuyular nerelerde yer alacak?

ÇED Başvuru Dosyasına göre, proje kapsamında İR:2013/01 nolu ruhsat sahasında ÇED izni bulunan mevcut kuyular (9 adet), ÇED izni bulunup da henüz açılmamış olan kuyular (26 adet) ve ÇED Gerekli Değildir Belgeleri bulunan Özmen 3 JES ve Özmen-4 JES proje kapsamına dahil edilmiştir.

Planlanan kuyular (56 adet) ve planlanan JES’ler (Özmen-5 JES, Özmen-6 JES, Özmen-

7 JES, Özmen-8 JES) ile birlikte toplamda 91 adet kuyunun tamamı ile birlikte 6 adet JES’in tamamı iş bu proje kapsamına alınmıştır (sf.2).

8)Proje sahası içerisinde yer alan su kaynakları neler?

Soğukyurt ruhsat sahasının içinden üç akarsu geçmektedir. Bunlar batıdan doğuya doğru sırasıyla Alhan Çayı, Şahyar Çayı ve Zeytin Çayı’ dır. Bu çayların tümü güneyden kuzeye doğru akarak ruhsat sahasının dışında ayrı ayrı Alaşehir çayına katılmaktadır. Yapımı planlanan faaliyetlerin yer alacağı Tepeköy ruhsat sahasının içinden ise Kovalık Çayı,Kargalı Deresi ve Üçgöz Deresi geçerek yine ruhsat sahası içerisinde Alaşehir Çayına katılmaktadır.

Alaşehir Çayı Gediz Nehrinin ana kollarındandır ve Salihli yakınlarında Gediz Nehrine katılmaktadır (sf.56).

Proje alanın en yakın akarsu Özmen-5 JES santral alanının 260 metre kuzeyinde yer alan Alaşehir çayıdır.

9)Yapılması planlanan proje sahasının niteliği ne?

Proje alanları, İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı haritasına göre tarım arazisi, sulama alanı, çayır-mera, ikinci derece yol, Demiryolu-raylı sistem, hızlı tren hattı, enerji iletim hattı olarak tanımlanan alanlarda kalmaktadır (sf.105).

10)Proje kapsamında, kuyu patlaması ve olağanüstü durumlar için yeterli önlemler açıklandı mı?

Jeotermal kaynak arama faaliyetlerinde olabilecek kazalardan biri de kaynağa ulaştıktan sonra kontrol edilemeyecek şekilde jeotermal akışkanın kuyu ağzından çıkmasıdır (kuyu patlaması). Bu tür olağanüstü durumlar için ÇED Başvurusu dosyasında alınacak önlemlerin açıklanması gerekir.

ÇED Başvurusu dosyasında, bu tür kazaların olmasını önlemek amacıyla sondaj çalışmaları sırasında her kuyu ağzında, sondaj ucunda ve sondaj havuzlarında düzenli olarak sıcaklık ölçümü yapılacağı, jeotermal kaynağa ulaşılmaya başlandıktan sonra ise kuyu içi ölçümler sıklaştırılacağı, yüksek sıcaklıktaki kısımlara inildikçe borulama ve çimentolama işlemleri sıklaştırılacağı açıklanmıştır (sf.136).

Santrallerde yaşanacak olağanüstü durumlar, kuyu ve boru patlaması durumları için “acil durum havuzları”nın yapılması gerekir. ÇED dosyasında, yapılacak “acil durum havuzları”nın teknik ayrıntıları, ebatları, inşa şekilleriyle birlikte ayrıntılı olarak açıklanması gerekir. Oysa, ÇED Başvuru Dosyasının 136.sayfasında “Havuzların kapasitesi test süresince öngörülen akışa göre emniyet sınırlarında yapılacaktır.” şeklinde açıklama yapılmıştır. Havuzların kapasitesi bütün riskleri karşılayacak şekilde ÇED sürecinde belirlenmesi ve tanımlanması gerekir. Bu yönüyle ciddi bir eksiklik bulunmaktadır.

23 Ocak 2019 tarihinde Manisa, Alaşehir ilçesi, Toygar Mahallesi Çayiçi Mevkiinde bulunan jeotermal kuyuda meydana gelen patlama sonra, yer altından büyük bir basınçla (100 debi) kaynar eriyik araziye akmaya başlamış, birçok araziyi kaplamış, toprağı, ağaçları ve yeraltı sularını zehirlemiş ve ciddi bir çevre felaketi yaşanmıştır. Bu olay, JES’nin oluşturduğu riskleri açıkça ortaya koymaktadır.

Bu anlamda “acil durum havuzları” ÇED dosyasında bütün ayrıntılarıyla açıklanmalı, alınan önlemlerin mevcut riskleri tolere edip edemeyeceği irdelenmelidir.

ÇED Başvuru dosyasında, kuyu başlarında yapılacak çamur havuzlarının teknik ayrıntılarıyla açıklanması gerekir. Bu hususta dosyada açıklamanın yer almaması önemli bir eksikliktir.

11)JES’nin üzüm bağları üzerinde etkisi varmı?

ÇED Başvuru dosyası ile yapılması planlanan JES nin bulunduğu bölgenin tamamı üzüm bağları ile kaplıdır. Bölgenin ekonomik yapısı içinde üzüm çok önemli bir yer kaplamaktadır.

Akla şu soru geliyor; “JES’nin üzüm bağları üzerinde etkisi var mı?”

JES’nin faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan Bor tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemektedir.

Bağcılık açısından borun toksik etkisi, noksanlığına göre daha sık rastlanılan bir durum olarak belirtilmektedir. Asma, diğer meyve türlerine göre daha fazla bora ihtiyaç duyan bir bitki olmasına rağmen, aynı zamanda bor fazlalığına karşı duyarlı bitkiler arasında yer almaktadır. Bağ topraklarında bor fazlalığına, daha çok sulama suyu ve alt toprak katmanlarının borca zengin oluşu neden olmaktadır [2].

Günümüzde bor bir zenginlik olduğu kadar çevre kirliliğine neden olan, içme, kullanma ve tarımsal sulama suları için bir kirletici; tarım toprakları için mevcut bir tehlike oluşturmaktadır. Özellikle jeotermal sularda yasal sınırların üzerinde bulunan bor, çevre ve tarım için tehlike olma özelliğini sürdürmektedir. Sulama suyu olarak jeotermal suların kullanımı, yüksek bor içeriği nedeniyle çevreye olumsuz etkide bulunmaktadır. Jeotermal suların yeraltı suları ile karışımları sonucu, tarımsal alanlar etkilenerek bor kirliliği ortaya çıkar. Gediz ovasında yeraltı suyundaki bor miktarı son yıllarda yüküm süren kuraklık ve aşırı yeraltı suyu ile kullanımı artmıştır.

Jeotermal uygulamalar, çok büyük miktardaki akışkanın taşınmasını gerektirdiğinden, yüzey ve yeraltı suları ile ilgili sorunlar dikkate alınmalıdır. Bütün kuyu ve soğutma suyu atıklarının re-enjeksiyon olmaksızın çevreye atımı, yerel ve bölgesel yüzey sularını etkiler. Akışkan atımının kimyasal kompozisyonu, rezervuarın jeokimyasına ve santralin işletme koşullarına bağlıdır. Rezervuar kimyası her saha için farklıdır.

Sonuç olarak, jeotermal atık sular hem sulama suyunda hem de bu su ile sulanan topraklarda olumsuz etkiler oluşturmakta dolayısıyla bu alanlarda tarımı yapılan bitkilere özellikle de bora çok duyarlı olan üzüm bağlarına zarar vermektedir.

Bu nedenlerle, bölgede 11 adet JES’nin de bulunduğu dikkate alındığında, yeni kurulacak her santral Bor etkisini arttıracak ve üzüm bağlarını olumsuz etkileyecektir.

12)Alaşehir yapılması planlanan JES’nin mevcut diğer santrallerle oluşturacağı bütüncül (kümülatif) etki ne olacaktır?

Açıklanan ÇED Başvuru Dosyası ile oluşacak kümülatif etki yönünden “…kümülatif etki değerlendirmelerinin de olduğu çalışmaların detayları ise ÇED Raporunda verilecektir.” denilerek, bu konuda bir açıklama yapılmamıştır.

Kümülatif etkiler, bir eylemin (proje, proje faaliyeti) geçmişteki, mevcut veya gelecekteki başka insan faaliyetleri ile birlikte çevrede yol açtığı değişikliklerdir.

Kümülatif etkiler değerlendirilirken;

*Geçmiş ve gelecekteki daha uzun bir zaman dilimi içerisindeki etkilerin değerlendirilmesi,

*Hem ilgili proje hem de geçmişteki, mevcut ve makul olarak öngörülebilir gelecekteki başka eylemler ile etkileşimler sebebiyle Değerli Ekosistem Bileşenleri (DEB) üzerindeki etkilerin dikkate alınması,

*Sadece yerel ve doğrudan etkilerin dışındaki etkiler (yani dolaylı etkiler, kümülatif etkiler ve etkilerin etkileşimleri) de göz önünde bulundurularak önem derecesinin değerlendirilmesi,

*Daha geniş bir alandaki (yani “bölgesel”) etkilerin değerlendirilmesi.

Kümülatif etkiler, etkileşim şeklinde meydana gelir. Bu eylemler arasında, eylemler ile çevre arasında ve çevre bileşenleri arasında gerçekleşir. Bir sebep (veya kaynak) ile etki arasındaki bu “yollar” genellikle bir dolaylı veya kümülatif etki değerlendirmesinin odak alanını oluşturur. Bir yol boyunca görülen bileşik etkilerin büyüklüğü, bireysel etkilerin toplamına eşit olabilir (toplamsal etki) veya artan etki (sinerjistik etki) ile sonuçlanabilir.

Peki Alaşehir’deki durum ne?

Manisa'nın elektrik santrali kurulu gücü 2.398 MW'dır. Toplam 40 adet elektrik enerji santrali bulunan Manisa'daki elektrik santralleri yıllık yaklaşık 10.465 GW elektrik üretimi yapmaktadır.

Alaşehir’de halen mevcut 11 adet JES’nin üstüne yapılması planlanan 4 adet daha JES’nin yapılması bütüncül (kümülatif) etki yönünden çok ciddi sonuçlar doğurabilecektir. Bu durumun değerlendirilerek ÇED istemi reddedilmeli ve Alaşehir’e artık yeni bir JES yapılmamalıdır.

Aşağıdaki görselde yapılması planlanan JES’nin Alaşehir Çayına ve yerleşim yerlerine uzaklığı ve konumları ayrıntılarıyla görülmektedir.

 

[1] “…Olayda, davalı idare tarafından sözkonusu 19,9 MWe kurulu güç kapasiteli Özmen 4 Jeotermal enerji santrali projesinin ısıl gücü 5 MWe ve üzeri – 20 MWe altında kaldığından bahisle proje tanıtım dosyası üzerinden inceleme yapılmak suretiyle işlem tesis edildiği görülmekte ise de yatırımcı firma tarafından yapılan başvuru üzerine 2013/01 No’lu aynı Jeotermal Kaynak İşletme Ruhsat Sahası içerisinde “19 MWe kapasiteli Özmen-3 Jeotermal Santrali” için dava konusu işlemin tesisinden önce 24/07/2017 tarih ve E.2017380 sayılı “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildiği gözönüne alındığında sözkonusu firma tarafından jeotermal enerji santrali projesinin aynı ruhsat alanı içerisinde ısıl gücü 20 MWe altında kalacak şekilde etaplar halinde gerçekleştirildiği görülmektedir.

Bu durumda, hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan 19 MWe’lik mevcut proje yanında 19,9 MWe’lik kurulu güç kapasiteli Özmen-4 projesi için başvuru yapan yatırımcı firmanın aynı ruhsat sahası için yaptığı başvurunun kapasite arttırımı niteliğinde olduğunun açık olduğu, bu haliyle projelerin toplamı bir bütün olarak gözönünde bulundurulmak suretiyle, davacı başvurusunun çevresel etki değerlendirmesi uygulanacak projeler kapsamında değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, sadece 19,9 MWe kapasite artışı projesi üzerinden değerlendirme yapılarak projenin Yönetmelik eki EK-1 sayılı liste ile belirlenen eşik değerin altında EK-2 sayılı listenin 43.maddesi kapsamında (ısıl gücü 5 MWE ve üzeri 20 MWE altı) kaldığından bahisle seçme, eleme kriterleri uygulanacak projeler kapsamında değerlendirilerek verilen dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

[2] Çelik vd., 1998.