İşte Süleyman Yağcı'nın açıklamalarından satır başları…

Saçları ektirdim. Yaklaşık 4 bin kök olmak üzere 10 bin ekim yapıldı. İnşallah saçlarım lüle lüle olacak. Heyecanla bekliyorum. Belli bir süre saçlarımı boyamam yasak. Çıktıktan sonra tekrar boyarım. Şu an orijinal rengi beyaz… Dizide de bu süreci ekrana getirdik.

17 senedir bizi mekanlarında, evlerinde bizi konuk eden Türk halkına minnettarız. Şunu söyleyeyim 'Çocuklar Duymasın' bitmez… Çünkü biz bu toplumun %99'unu büyüttük. 17 sene oldu, herkese ulaştık. 17 senedir ne silah, ne bir tecavüz, ne bir aldatma hiçbir şey yok. Dizideki en sapık benim o da 'fıs fıs' o kadar.

İKİ GÜN ÖNCE YEĞENİM VEFAT ETTİ

Çok acılar yaşadık. İki gün öncede yeğenimi kaybettim. 40 yaşındaydı. Şu dünyada paranın, şöhretin anlamı yok. Sevginin anlamı var. Dün yaşadım bunu yeğenimin cenazesine gelip de ağlamayan yoktu. Sadece onu sevdiği için gelenlerdi. Ne şöhreti vardı, ne de ünü.

EMEKLİ OLDUM

Ambulans şoförlüğünden emekli oldum. Görev yaptığım sürece insanlara yardımcı olmaya çalıştım. İnsanların şifa görmesinde, tedavi edilmesinde bir aracı oldum. 30 yıl yaptım bu mesleği, unutamadığım çok acı olaylar da yaşadım. Maslak'ta bir genç arkadaşın cesedini aldık, ne doktorlar ailesine haber verebildi ne de başkası bu görev bana düştü. Çok zor bir olaydı.

Bir gün İTÜ'de okuyan bir genç okuldan çıkıyor karşı kaldırımda da babası bekliyor. Tam karşıya geçecekken ışıklarda bir kamyon çarpıyor ve çok ağır yaralanıyor. Olay yerine gittik, çocuğu hastaneye götürdük, doktor ameliyattan çıktı. 6 saat süren bir ameliyattı çok yorulmuş eve gidecekti, iki yakasından tuttum 'hocam, bu çocuk senin çocuğun olsa yine eve gider miydin?' diye sordum 'gitmezdim' dedi. Ben de 'bu çocuk bizim çocuğumuz, onu muhakkak hayata döndüreceksin' dedim. Sağ olsun elinden geleni yaptı o çocuk hayata döndü. İyileştikten sonra da babasıyla ziyaretime geldi birkaç kez…

ADAM BENİ İZLERKEN KALP KRİZİ GEÇİRMİŞ!

Bizim dizinin en şatafatlı döneminde ben de o gece nöbetçi şoförüm Çocuklar Duymasın'ı izliyorum. Bir ihbar geldi, bana 500 metre yakında birisi rahatsızlanmış eve girdik, televizyon açık bizim dizi izleniyor. Orada 65 yaşlarında bir abimiz benim büyük hayranımmış. Benim de içinde olduğum bir sahnede kahkaha atınca kalp krizi geçirmiş, komaya girmiş. Biz hemen adamı sedyeye koyduk, aracın içine sedyeyi yerleştiriyorum adam benim sesimi duymuş fakat gözünü açmadan hayal kurmuş 'öldüm de öteki dünyada mıyım, İsmail nereden konuşuyor?' diye… Gözünü bir açtı ben… Dedim ki 'ne oldu, neyin var?' 'Seni gördüm kahkaha atıyordum, bayıldım' dedi. 'Uşağım senin hiçbir şeyin yok, sana bir kemençe çalayım hiçbir şeyin kalmaz' dedim. Biraz sohbet ettik hastaneye götürdüm, orada toparlandı.