◊ Müzik dünyası ile başlayalım... Özgüven eksikliği, depresyon, uyuşturucu daha mı yaygın müzik dünyasında? Konser turları ve canlı performanslar sizde “en iyisini yapma” baskısı yaratıyor mu?

- Sahne ışıkları altında olmak bu dediklerın için ortak payda diye düşünüyorum. Tabii bir de yaratıcı birey olmak... Birçok oyuncu, ressam, heykeltıraş, yazar ve besteci, normal insanlara göre daha uçlarda yaşıyor ve üretmek için aşırıya kaçmaktan çekinmiyor. Birçoğunun kişiliği deliliğe eşdeğer sayılabilir. Ben onlardan biri değilim. Pozitif ve iyi insan olmak için çok uğraş veriyorum. Asistanlarım burada, onlara da sorabilirsin. Sanatçı olarak, insan olarak, anne-eş olarak iyi olmaya odaklıyım.

◊ Müzikten sonra sinemaya da giriş yaptınız ve ilk animasyon filminizde çirkin bebek Moxy'yi seslendirdiniz... Nasıl gelişti...

- Her zaman şarkı söylemeyi seven bir çocuktum. Ama aynı zamanda animasyon filmlerine de hayrandım. Hayallerimden biri animasyon filminin bir parçası olmaktı.

Gerçi hangi çocuk bu hayali kurmaz, değil mi?

Sonunda hayalimi gerçekleştirdim. Herkes filmi çocuklarım için yaptığımı düşünüyor. Ama yanılıyor.

Anne olduğum için kabul etmedim, kendim için kabul ettim. Ayrıca filmin mesajını da çok sevdim.

Bu dünyada herkese yer var. İnsanları görünüşüyle yargılamadan kabul etmeliyiz.

ETKİSİZ ELEMANDIM ODADA OLDUĞUMUN FARKIMA VARMAZLARDI

◊ Büyürken sizde durum nasıldı?

- Ben tam anlamıyla duvar süsüydüm. Etkisiz elemandım. Odada ya da ortamda olduğumun kimse farkına varmazdı. Kimse görünüşümle dalga geçmezdi ama şarkı söyleyene kadar fark da etmezlerdi.

Hakkımda tek bildikleri şey şarkı söyleyen kız olduğumdu. O yüzden filmi çok sevdim. Güzel görünmek için binlerce filtreden geçtiğimiz günümüzde kusurlu olmanın, kötü görünmenin de kabul edilmesini destekliyor.

Ben de aynı kafa yapısına sahibim. Sadece iyi görünmek için sokağa makyaj yapıp çıkma zorunluluğu hissetmiyorum.

◊ Karakterinizin adı Moxy...

- Evet aynı ben. Pozitif, azimli, her şeye umutla bakan ve emin olduğu şeylerde aklı çelinmeyen bir kız.

◊ Nereden geliyor bu pozitiflik?

- Çalışmaktan. İşimden bahsetmiyorum; negatif olmamaya çalışmaktan geliyor. Kötü anlarıma bile minnet duyan biriyim.

O anlarda bile pozitiflik bulabilirim. Pozitif insanlarla çalışmayı seviyorum. Olmayanlarla yollarımı ayırıyorum. Benden daha az değerli ya da kötü insan oldukları için değil, bakış açımız farklı olduğu için ayırıyorum.

◊ Makyajsız halinizle bile sokağa çıkmaktan bahsedelim biraz... “Hayranlarım görünce ne düşünürler” endişesi yaşamıyor musunuz?

- Hayır. Çünkü kariyerimin en başından beri erişilmez bir şarkıcı modunda olmadım. Hayranlarım beni görünce ayılıp bayılmıyorlar. Çünkü ben her zaman onlardan biriydim. İnsan üstü bir varlık olarak görünmeye çabalamadım ki...

HEDEFiM VOKALiST OLMAKTI AMACIMA ULAŞAMADIM

◊ “The Voice” programında koçsunuz. 17 sene önce “American Idol”da aynı heyecanı siz de yaşadınız.

O yollardan sizin de geçmiş olmanız, yarışmacılarınızı hazırlarken yardımcı oluyor mu?

- Pozitif bir insan olduğumu anlattım. Yarışmacılarımın kendilerinin bile farkında olmadığı özellikleri ortaya çıkarmakta iyi olduğumu düşünüyorum. Onca aşamayı atlatıp yarışmaya dahil olan yarışmacılarımın güvensizliklerini aşmalarını istiyorum. Birçoğu “başkaları ne düşünecek” derdinde. Hepsine dediğim tek şey var. Her hafta süper performans sergileyemeyebilirler. Herkes onları sevmek zorunda değil çünkü kendileri de herkesi sevmiyor. Buraya kadar geldilerse zaten kendileri için bir şeyler yapıyorlar demektir. Başkaları ne düşünecek diye endişelenmeyi bırakıp kendi değerini görmeleri gerektiğini anlatıyorum.

◊ Eğer yarışmada birinci olmasaydınız ya da bu kariyeri yapamasaydınız ne olurdu?

- Benim hedefim vokalist olmaktı. Amacıma ulaşamadım (gülüyor). Arka planda kalmayı hedeflemiştim. İşte yarışmacılarıma tam da bundan bahsediyorum. Kendilerini limitlemesinler. Bin yıl düşünsem talk show'umun olacağı aklıma gelmezdi. Sonbaharda kendi şovuma başlayacağım. Sanırım anahtar her şeye açık olmak. Zorlayıcı olsa da, korkutsa da denemek...

ÇOCUKKEN OYUNCAKLARI DEĞiL iNSANLARI TERCiH EDERDiM

◊ Sizin çocukluğunuz nasıldı? Çok oyuncağınız var mıydı?

- Bir tane ayıcığım vardı. Fazla paramız yoktu. Ama hatırlıyorum da küçükken bile oyuncaklardan çok insanlarla vakit geçirmeyi sevdim. İnsanseverim! İnsanlarla olmayı seviyorum. Çocukken bile insanları nesnelere tercih ettim. Objeler benim için değerli olmadı. Şimdi çocuklarım da aynı benim gibi. Oyuncak yerine insanı tercih ediyor. Bir de hayvanları...

◊ Çocuklarınızın müzikle uğraşmasını ister misiniz?

- Hayır.

◊ Ama neden?

- Tabii ki ne yapmak isterlerse yapacaklar, asla engel olmayacağım orası ayrı. Ama bu sektörde olmak için derin kalın olmalı. Başarılı birçok sanatçı aynı zorluklardan geçmiştir. Benim çocuklarım rahat büyüyorlar. Hayatlarında aşmaları gereken engeller yok. Açık söylemek gerekirse ayrıcalıklılar. Ben bu sektörde birçok şeyin üstesinden gelebilirim. Zorluklarla savaşabilirim ama çocuklarımın zorluklarla savaştığını görmek istemem herhalde.

◊ Ünlü bir anneye sahip olmak onlar için zorlayıcı değil mi sizce?

- Dediğim gibi buradan çıkınca beni tanımazsın bile. Çok sakin yaşıyoruz. Verdiğimiz en büyük karar Los Angeles'a taşınmaktı. Uzun süre gidip geldik. Ama her iş burada olduğu ve çocuklar okula başlayacağı için karar vermek zorunda kaldık, taşındık. Allah'tan çocuklar sevdi. Okullarını da Gwen Stefani önerdi. Çocukları okula sokabilmek için kimseye para ödemedik bu arada (gülüyor)...

TURNELERDE AŞIRI SIKICIYIM, PARTiLEMEM

Geçenlerde Billboard Music Ödülleri'ni sundunuz. Canlı performanslarınız muhteşemdi. Hiç şüphesiz en iyi sese sahip sanatçılardan birisiniz. Siz sesiniz konusunda ne düşünüyorsunuz?

- Çok disiplinliyim. Operayla başladığım için sesimin ihtiyaçlarını, eğitimlerini aksatmam. Mesela turnelerde aşırı sıkıcı olurum. Partilemem. Sadece konserlerime konsantreyimdir. Gelenler iyi vakit geçirsin isterim. Biraz önce bahsettiğim gibi parası çok olan bir ailem yoktu. Benim için konser bileti almanın ve canlı konsere gidebilmenin anlamı çok büyüktü. O yüzden her konserime o günleri düşünüp çıkıyorum.

Sinemadaki değişim müzikte de yaşanıyor. Gerçek CD'lerin yerini dijital platformlar aldı. Siz bu değişim hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Kariyerime kasetle başlayıp önce CD'ye, sonra MP3'lere, şimdi de dijital platformlara geçtim. Ama sana bir şey söyleyeyim mi... Beni tanıyan herkesin bildiği bir şeydir bu. Benim uzmanlık alanım yaratmak, şarkı söylemek, “The Voice”da koçluk yapmak, stüdyoda sabahlamak... Rakamlar benim işim değil. İlginlenmiyorum. Eşim işin diğer tarafında. Menajerliğimi yapıyor. Bana rakamlardan bahsetmeye başladığı anda “Beni bunlarla sıkma” diyorum. Çalışanlarımın parasını ödeyip kendi hayatımı idame ettirebiliyor muyum, beni ilgilendiren bu.

Dinlenme rakamlarınızı bilmiyorsunuz yani öyle mi?

- Evet bilmiyorum. Geçen gün TV şovum için toplantıdaydım. Benimle ilgili tüm raporları toplamışlar. Albüm satışlarımdan başladılar, single satışlarına kadar tüm rakamları sıraladılar. “Kulağa harika geliyor” dedim.

Ben de tekrar edeyim o zaman, oldukça iyi rakamlara sahipsiniz... 127 milyon albüm satışınız var solo şarkıcı olarak...

- Hiçbir fikrim yok. Sanatçı yaratıcı olmak yerine bunlara odaklandı mı sanatı acı çekmeye başlıyor. Rakamların içine girince kaybolma ihtimalin yüksek. Listelere bile bakmam çoğu zaman.