Geçen haftaki yazımda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a, İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin hayatını hatırlatıp okumasını tavsiye etmiştim.

Bu yazımda da Hanefi mezhebi imamından sizlere kısaca bahsetmek ve öğrencilerine tavsiyesini paylaşmak istedim.

Ki, Ali Erbaş'a tavsiye etmekteki muradımız anlaşılmış olsun.

Ebu Hanife, Emevi sultanlarına karşı mümin olmanın izzetini korumak için kendisine yapılan her türlü teklifi reddetti.

Zira, dinin alimler eliyle devletin kontrolüne girmesinin doğru olmadığını düşünüyordu.

Bu düşüncesinde kararlıydı ve müslümanlık adına iktidar gücüyle yapılanları asla onaylamadı ve karşı çıkmayı vazife saydı.

Bu sebeple, Emeviler tarafından çeşitli zulümlere uğradı, hapislere atıldı.

Emevi iktidarının devrilmesi için verilen mücadelelere maddi destek verdi.

Emevi iktidarı devrildikten sonra, iktidarı gelen Abbasiler, iktidarları döneminde Emeviler gibi baskı ve zulme devam meyledince onlara da karşı çıktı.

Öyle ki, İmamı Azam,

Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansur’un Baş Kadı yapma arzusunu, teklifini reddetti.

Abbasilere karşı çıktığı için yine zindana atıldı, kırbaçlandı.

Sonunda, hapiste iken çorbasına zehir katıldı ve zehirlenerek şehit edildi.

İmamı Azam;

Zehirlendiğini anlayınca, kendisinden geriye zindandaki öğrencilerine yazdırdığı meşhur vasiyetnameyi sevenlerine bıraktı.

Öyle ki,“BENİ GASP EDİLMEMİŞ BİR TOPRAĞA GÖMÜN” diyerek vasiyette bulundu.

Geride bıraktığı vasiyette;

1-Arap olmayan müslümanların, anadilleri ile ibadet etmeleri meşrudur.

2-Bir insanının mü’min olduğunu ibadeti belirlemez.

3-Kimin cennete veya cehenneme gideceğini Allah'tan başka hiç kimse bilemez.

4-Beşeri ilişkilerde dindarlık ölçü değildir.

5-Namaz kıldırdığı için para almak helal değildir.

6- İmana dair son sözü Allah söyler.

7-Din için toprak gasp etmek meşru değildir.

8- Evlenme ve eş seçme hakkı kadının kendisine aittir.

9-Arapça kutsal dil değildir, kutsal olan anlamdır.

10-Allah'ın elçileri, Allah'ın kitabına aykırı konuşmazlar.

11- Kur’ana ve akla aykırı rivayetler, kaynağı ne olursa olsun reddedilir.

12- İslam'da evliya diye bir sınıf yoktur, mü’minler Allah'ın evliyasıdır (dostudur).

13- Cinayetin cezası, mü’min ve kafir için aynıdır.

14-Haram para ile hasenat (hayır)yapılmaz.

15-Zulüm yapan idareciye hediye verilmez, hediyesi alınmaz.

16- İyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak farzdır.

17- İslam akıl ve vahiy dinidir.

Aklı olmayanın dini de yoktur..

Kaynak (Prof. Muhammed Ebu Zehra/ Ebu Hanife).

Şimdi, İmamı Azam Ebu Hanife'nin görüşlerine inandığı için onun kurduğu;itikadi,ameli ve ahlaki değerlere göre dini hayatını düzenleme iddiasında olan müslümanlar, kendi hayatları, yaşadıkları ülkenin alnı secdeye giden siyasilerinin, yöneticilerinin, onların atadığı yöneticilerin yönetimde gösterdiği adalet, halkıyla kurduğu ilişkiler, kamu malını harcama biçimleri, itibar diyerek yaptıkları savrukluk, yaşadıkları şatafat, sefahat, gelirin halka dağıtılmasında gösterdikleri acziyeti, adalet duygusunu, hakkaniyeti ve konuşma üsluplarının bakılmasını öneriyorum.

Bu önerimi, mümin ve insan olarak adalet tartısına, ahlaki ölçülere koyarlarsa, gerisi okurların tercihine kalmıştır.

Bizimkisi sadece hatırlatmadan ibaret.

Allah'ı anma ve hatırlama sadece Allah demekle ve bu söylemle yetinmeden, elçileriyle ilettiği ilkeler üzerine kişiliğini inşa etmekle gerçekleşebilir.

Ha! Bu arada ötekinin kötülüğü veya kötü olduğunu kabul etmek, kimseyi iyi yapmaz ve yaptığı kötülüğün özrü de olamaz.

Bunu da hatırlatmış olayım.

Hatta bu öteki kabul edilenleri peşin peşin ve toptan kötü ilan etmek, suizanda bulunmaktır ve bunun da vebali vardır ve Allah tarafından men edilmiş bir eylemdir.

Biliriz ve iman ederiz ki, her söz sahibine aittir ve sorumluluğunu taşımakla da sadece kendisi yükümlüdür.

Sahip olduğumuz hiç bir şey buna iktidarda dahil imanımızdan değerli değildir.

İmanımızın bizden en büyük talebi adalettir.

Adalettir ki, bizi insanlar arasında farklı ve önemli kılan en önemli değerdir.

Onu kaybetmek iman zaafiyetidir.

Meşhur sözdür, "Devletin dini adalettir."

Denilmiş.

Vesselam!