Kuşadası’nın en güzel yerinde bir arazi. Yaklaşık 20 yıldır tartışmaların odağında bulunuyor. Kuşadası Belediyesi birkaç kez burayı yeşil alan ilan etti. 2013 yılında ise o dönemin Başkanı Esat Altungün burası için dönemin Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun isteği üzerine kerhen de olsa Tariş’e “satın alma teklifi” verdi. Teklif kabul görmeyince “kamulaştırma kararı” alındı. Esat Altungün kamulaştırma kararı için; “halkın çıkarını gözetiyoruz”, dedi. O dönemde Tariş bu karara itiraz etti. Bir yıl sonra mahkeme sürerken Tariş kendisi “satış ihalesi” açtı. Bu arada Özer Kayalı ekibi önceki belediye döneminde alınan kararı uygulamada isteksiz davrandı.

Bu ihale sonucunda da Büyükşehir Belediyesi burayı kamulaştırdı. Ne yapılacağına dair 2 yıl önce baştan savma bir anket yapıldı. Şimdi yapılan bu anket sonucuna göre burada inşaat yapmak istiyor. İtiraz genel olarak 5 katlı hizmet binası olarak yapılacak olan binaya. Ama şu bir gerçek, buraya 5 kat bina isteği yeni değil.

O günlerden bu günlere tartışmalar sürmekte. Yeşil alan olsun, bina olmasın, otopark olsun, 3 kat olsun, 7 kat olsun. Her kafadan bir ses çıktı ve çıkmaya da devam ediyor. Referandum yapılıyor, platformlar kuruluyor, imza kampanyaları açılıyor. Arazi için sürekli bir mücadele. Peki, nedir bu yerin hikayesi?

İtalyanlar işgal döneminde Türkiye’de ilk zeytinyağı fabrikasını Kuşadası’nda kurmuşlardır. O dönemde zeytin ve zeytinyağı Kuşadası ekonomisi için çok önemliydi. İtalyan firması SOKA sahildeki şimdiki Tariş binasının olduğu alanda sabun ve teneke imalathaneleri ile birlikte çevrenin zeytinlerini işleyerek zeytinyağı ihraç etmişlerdir.  Aydın bölgesinden 400 kg’lık büyük tahta fıçılar ile Selçuk tren istasyonuna getirilen zeytinler buradan araçlarla Kuşadası’ndaki bu fabrikaya taşınıyordu. Fabrikanın ürettiği sabunlar Akdeniz sahillerinde SOKA sabunu olarak ünlenmiştir. İtalyan işgali sırasında üç yıl tam kapasite ile çalışan fabrika daha sonra İstiklal savaşından sonra da çalışmaya devam etmiştir. 04 Şubat 1924 tarihinde Atatürk Kuşadası gezisi sırasında bu fabrikayı gezmiş ve fabrika girişindeki direkte asılı İtalyan bayrağını görünce “Burada kapitülasyonlar hala kalkmadı mı?“ diye tepki göstermiş ve bunun sonucunda bu fabrika 1942 yılında fabrikanın Tariş tarafından satın alınması ile sona ermiştir.

İşte, ilçemizin en önemli sorunlarından Tariş arsasının gerçek hikayesi. Sadece fabrika değil elbet, bir aşırı deviren yaşı ile arsada bulunan geleneksel ev de buranın bir parçası. Yaklaşık 10 dönümlük arazide iki tescilli yapı bunlar. Şimdi bu arsaya ne yaparsanız bu yapılara dokunamıyorsunuz. Ancak restore ederek sosyal amaçlı olarak kullanabilir belediye. Arka bölüme ise 5 katlı hizmet binası yapmak istiyor. 5 kat için yapılan itirazlara ise hemen arkadaki yüksek binalar örnek olarak gösteriliyor. Projeye göre kapalı otopark bile var. Ayrıca arazinin büyük kısmı yeşil alan gözüküyor. Proje “tadilat planı” ile ne kadar değişir, şimdilik bilemeyiz.

Şimdi Kuşadası uydu fotoğraflarına bakarsanız, ya da yüksek bir yerden Kuşadası’na bakarsanız her yerin beton denizi olduğunu görürsünüz. Sadece Adalı Mezarlığı ve Kasım Yaman Parkı var merkezde. Diğer her yer beton denizi. Kıyıda sadece Tariş Alanı ve komşusu top sahası kaldı yapılaşma olmayan yer. Artık buraya ne yapılacaksa, kim yapacaksa, halkın çıkarı gözetilmeli. Halkın istemediği bir şey yapılmamalı. Sonra Liman gibi hep beraber ağlayıp sızlarız, ama iş işten geçmiş olur.

Sonuç olarak, çarpık kentleşmenin gelmiş geçmiş bütün yerel yöneticiler sayesinde önü alınamaz yükselişinin artık durması, kalan yeşil alanların korunması, projelerin buna göre yapılması gerekir. Sadece burası için değil, kentsel dönüşüm için de aynı durum söz konusu. 2019’da gerçekleşecek olan yerel yönetim seçimleri ile geçmişte başarısız olan yerel yöneticilerin yerine başarı sağlayabilecek yeni yöneticilerin gelecek olması ihtimali benim çözüm adına umudumu artırmaktadır. Projenin şehir merkezine nefes aldıracak bir yeşil alan ve parka dönüştürülmesi mükemmel olacaktır. Hatta top sahası ile Tariş sahası bütün bir proje olarak değerlendirilip, birlikte yoğun yapılaşmadan kurtarılması gerekir diye düşünüyorum. Yapılacak projenin alanın şehir dokusuna ve turizmine olumlu katkı yapması, halkın çıkarlarına uygun olması ancak böyle mümkün olacaktır. Proje öncelikle Kuşadası’nın ruhunu yansıtmalıdır, “ben yaptım oldu” anlayışı ile karşı karşıya getirilmemelidir. En önemlisi, “ortak akıl” ile en güzeli yakalamak gerekir.

Çaba ne kadar büyük olursa, zafer de o kadar büyük olur. (Pierre Corneille)

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA