Son dönemlerde Kuşadası’nın içinde bulunduğu ekonomik kriz durumu kentin değerini kaybettirmekte. Bir zamanların ülkemizin en önemli turizm merkezi adeta can çekişiyor. Eskiden birinci sınıf işletmelerin olduğu alanlar sıradan dükkânlara (kuyumcular oyuncakçı, halıcılar balık ekmekçi) dönüştü. Otellerdeki yatak sayısı giderek azalmakta ve gelen ziyaretçilerin profiline bağlı olarak verdikleri hizmet kalitesi düşmekte. Oteller kiralık odalara dönüşmekte. Daha saymakla bitiremeyeceğimiz ekonomik kriz belirtileri.

Kuşadası’nın lokomotif sektörü turizm. Turizm diğer sektörleri beslemekte. Ama gerek ulusal, gerekse yanlış  yerel politikalar nedeniyle turizmin gerilemesi bu lokomotifi yavaşlatmakta. Bu yavaşlamanın önü alınmazsa Kuşadası bir turizm mezarlığına dönüşecek, hatta dönüşmeye başladı bile. Şehrin sokaklarında dolaşırsanız birçok boş oteli görebiliriniz. Eskiden çarşıda kiralık dükkan bulunamazken şimdilerde dükkanlara kiracı bulunamamakta. Aynı zamanda kira miktarları artacağına giderek düşmekte. Eskiden ulusal ya da uluslararası krizlerden etkilenmeyen Kuşadası turizmi günümüzde kronik kriz durumunda. Batan esnaflardan, ödemelerini yapamayanlardan söz bile etmedim. Ama ana tablo ne yazık ki böyle.

Kuşadası neden eskisi gibi turist çekemiyor? Kruvaziyer gemiler neden gelmiyor? Turizmi neden geliştiremiyoruz? Kentimizin çekiciliğine neler oldu? Kent olarak bizim hatalarımız nelerdir? Soruları çoğaltabiliriz, sorun ortada olduğu için fazla uzatmaya gerek yok.

Ulusal düzeyde çözümden ziyade yerel düzeyde çözüm üzerinde durmak istiyorum. Öncelikle mevcut durumun tespitini yapıp sorunu tam olarak ortaya koyabilecek bir komite kurulması gerekir. Bu komite sektör temsilcilerinden, yerel yönetimlerden, merkezi yönetimin ilgili temsilcilerinden, oda ve borsa temsilcilerinden oluşmalı. Bu komite ortaya bir rapor koyup yerelde yapılacaklar öncelikle hayata geçirilmeli, ulusal düzeyde çalışma gereken konularda ise baskı grubu oluşturulup yaptırılması sağlanmalı. Bu baskı grubu (lobi) gerekirse uluslararası çalışmalara imza atmalı. Turizm ve Kuşadası konulu çalıştaylar yapılmalı, ortak akıl yaratılmalı.

Ulus olarak ülkemizin güvenli olduğu, terörün olmadığı, insan haklarının işlediğinin anlatılması için lobi çalışmalarına hız verilmeli. Eğer gelecek turistin güvenliğini sağlayamıyorsanız, algıyı ne kadar artırırsanız artırın başarılı olamazsınız. Bu çalışmaların ülke politikası olması ve Dünya ölçeğinde yapılması için baskı unsuru olmalıyız. Böylece kötü olan imajımızı kurtarıp turizmimizi eski günlerine döndürebiliriz. Kuşadası turizmi olarak masaya yumruğumuzu vurmalıyız. Yapamazsak elden ne gelir diyerek köşemizde pineklemeye devam ederiz.

Kuşadası markası üzerinde yeniden çalışılmalı, gerekirse yeni bir marka yaratılmalı. Bunun için turizm çeşitlendirmesine gidilip pazarlama stratejileri yenilenmeli. Takdir edersiniz ki, iyi bir pazarlama olmadan başarı asla olmaz. İnsanlar kendi kendilerine, “şu Kuşadası’nı gidip göreyim”, demez. Özellikle ulaşım şartlarının elverişsiz olduğu yerlere de kimse gitmek istemez. Kuşadası’na çabuk ulaşım için çalışmalar yapılmalı, kentin altyapı sorunları en kısa sürede giderilmeli. Turizmi teşvik konusu yeniden düzenlenmesi için mücadele edilmeli, teşvikten her kesim eşit yararlanabilmeli, gelen insanların yaşam tarzlarına müdahale olmamalı, ayrıca turistleri rahatsız edecek şekilde hanutçuluk yapılmamalı, tarihi kültürel yerlerin etrafı açılmalı, turizmden elde edilen gelirin bir kısmı tanıtıma ve algı oluşturmaya ayrılmalı, algı olmadan turizm pazarlaması olmayacağı çok iyi bilinmeli.

Ben vatandaş olarak dışarıdan bunları görebiliyorsam sektörün tecrübelileri ve Kuşadası’nın yetenekli yöneticileri daha iyi görebilir. Ben “kral çıplak” dedim, gerisi size kalmış.

***

Bir araya geImek başIangıçtır, bir arada durabiImek iIerIemedir, birIikte çaIışmak başarıdır. (Henry Ford)

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA