Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti.

Geçen hafta genel hatlarıyla seçmenin verdiği mesajlar üzerine yazmıştım.

Sandıklar açıldı.

Oylar sayıldı ve birçok yerde mazbatalar verildi.

Tabi, her seçimde olduğu gibi bu seçimde de sonuçlar hakkında itirazlar var.

İtirazlar üzerine yapılan yeni sayımlardan bazıları neticelendi.

Bunlardan kimi iktidar lehine, kimi de muhalefet lehineydi.

Seçim sistemimiz itiraz hakkını seçime giren parti ve adaylara veriyor.

Bu yasalara göre bir hak.

Bu hakkı muhalefet kullanırsa meşru, iktidar kullanırsa gayri meşru değildir.

Zira seçim kararını meclis alır, ülkeyi seçime götürmek ise, Yüksek Seçim Kurulunun işidir.

Seçim sürecini yürütmek ve Milli İradenin meydana çıkmasını sağlamakla YSK yükümlüdür.

Ülkemizin birçok yerinde itirazlar yapıldı.

Muhtarlıktan Büyükşehir adaylıklarına kadar.

Ülkenin birçok yerinde yapılan itirazlar yasal zeminde ilerliyor.

İstanbul ve Ankara dışında yapılan itirazlar konuşulmuyor desek yeridir.

Ülkemiz bütün yönleriyle bu iki Büyükşehrimizin seçimlerine kilitlenmiş durumda.

CHP tarafı niye bu kadar acele ediyor anlayamıyorum.

CHP değil miydi parti delegeleri Kurultay istediğinde yaptığı kurultay oylarını bir ayda neticeye bağlayan.

Ne oldu da şimdi bu kadar acele ediyor?

“Mazbata mazbata” diye tutturmuş gidiyor.

İmamoğlu, seçilmeden seçilmiş gibi davranarak teamül dışı Anıtkabir’e koşuyor, imza atıyor.

Bu telaş niye ve neden?

Merak etmeden yapamıyor insan.

***** *****

Yapılan seçimlere, üzerine vazife imiş gibi karışan batı dünyası ve Amerika var.

İşimize burunlarını sokmakla yeni bir senaryo peşinde mi bunlar?

Bilmiyoruz.

İktidara bakarsak “Ülkemizi sıkıştırarak boyunduruk altına” almaya çalışıyorlar.

Muhalefetin büyüğü küçüğü, yazarı çizeri hepsi bir olmuş, YSK’nın işini yapmaya çalışıyor.

Yaptıklarıyla ülkeyi kaosa sürüklüyorlar.

Hiçbir kurum ve kişi, ülkenin kurumları ve itibarıyla oynama hakkına sahip değildir.

Ve olmamalıdır.

Bu muhalefet falan değildir.

İktidar karşıtlığı üzerinden ülkenin kurumlarının itibarını zedelemek.

İnsanımızı kim aptal yerine koyuyorsa bilsin ki, bu davranışının altında kalır.

***** *****

Seçimlerden il düzeyinde belediye başkanlığı çıkaramayan İYİ PARTİ’de sular ısınıyor.

İstifaların arkası gelecek gibi.

Sanırım İYİ PARTİ’nin en fazla seçmene sahip Belediye başkanlığı kazandığı yer Nazilli.

Doğrusu takdir etmek lazım.

Kürşat Engin ÖZCAN’ı başkan yapmak için her iki parti birlikte uyum içinde çalıştı.

Cumhur İttifakı cephesi ise, “Nasıl olsa kazanırız” rehavetine aldanarak yeterli performansı ve birlikte çalışma özenini göstermemiş.

Anlaşılan herkes sevilen Başkan Haluk ALICIK’la seçimin rahat alınacağına inanıyordu.

İhtimal vermedikleri sonuç başlarına geldi.

Bir hayli şaşırmış vaziyetteler.

Neyse, İYİ PARTİ’ye dönelim.

Sular ısınıyor demiştik.

HDP/PKK cephesinden Millet İttifakı cephesine gönderilen teşekkür mesajları İYİ PARTİ’nin seçimlerde neye ve kime malzeme olduğunun açık beyanıdır.

Devlet Bahçeli ve Erdoğan düşmanlığı, örtülü siyasi iş birliğinin mazereti olmaya yetecek mi hep birlikte göreceğiz.

İYİ PARTİ, ülkenin hemen her bölgesinde MHP/Ülkücü gelenekten gelen insanların desteğini CHP’ye taşımıştır.

Bütün bunlara rağmen elde ettiği sadece ilçe düzeyinde belediye başkanlıklarıdır.

İYİ PARTİ yetkilileri kurumsal olarak yoluna devam edebilecek mi?

Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Ortaya yeni bir siyasi tablo çıkarsa, o vakit Nazilli’de de dengeler ve roller değişebilir.

İlçemizde İYİ PARTİ (7) CHP (11) Cumhur İttifakı (13) meclis üyesine sahip.

Nazillili seçmenin iradesi böyle.

İrade beyanında bulunmak seçmenin görevi ise, o beyana göre hizmet üretmek siyasetçinin görevidir.

Şimdiden hatırlatmış olalım.

Akılda bulundurmakta fayda var.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!