Avrupa’nın talepleri ise Başbuğ’u çok kızdırmış.
 
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone dün Anadolu Ajansı’nca yayınlanan demecinde, “ABD’nin PKK ile mücadelede Türkiye ile yeterince işbirliği yapmadığı iddiaları bir efsanedir, yalandır” diyor. Türkiye’nin PKK’ya karşı daha fazla Amerikan girişimi talep etmesi ve Washington’ın bu alanda sağladığı işbirliğini —ki buna Abdullah Öcalan’ın yakalanması, anlık istihbarat paylaşımı, PKK’ya para akışının takibi ve önlenmesi de dahil— hep “yetersiz” bulması yeni bir durum değil. Aslında Ankara’nın, PKK konusundaki Amerikan tutumuna ilişkin şikâyetleri, geçmiş dönemde daha ziyade, Washington’ın “terör” başlığı altında ele alınamayacak derinlikte bir Kürt meselesinin varlığını her zaman kabul etmesinden, Türkiye Kürtleriyle temaslarda bulunmasından, “PKK ile mücadele” adına yapılan köy bombalama, misket bombası kullanımı ya da işkence gibi hak ihlallerini eleştirel biçimde gündeme getirmesinden ve siyasi çözüm ihtimalinden dem vurmasından da kaynaklandı. Resmî adı nasıl konursa konsun, “Kürt açılımı” başlatan bir Türkiye’de ise, Amerikan tavrını bu çerçevede eleştirmek artık pek gerçekçi görünmüyor.
 
Biz bugün birkaç yıl öncesine, emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay İkinci Başkanı olduğu dönemde ABD’nin o zamanki Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’la yaptığı ikili sohbetlerde Kürt meselesinin, PKK’nın ve Irak Kürdistanı’nın nasıl ele alındığına bakacağız.
 
2003-2004 yıllarında Edelman’a verilen bu mesajlar, Kürt olgusuna askerî bakışı yansıtıyor ve Başbuğ’un “Kürt açılımı”nın başlangıcında Genelkurmay Başkanı olduğu, devletin üst düzey sivil yetkililerinin ifadesiyle de, “açılıma destek verdiği” düşünüldüğünde, daha da önem kazanıyor. Okuyacağınız vinyetler açılımın askerî sınırlarını da çiziyor zira.
 
Bir iki PKK liderini bize teslim etseniz
 
Tarih: 6 Ekim 2003. Genelkurmay İkinci Başkanı Başbuğ’un Büyükelçi Edelman’la yaptığı ikili görüşme, Edelman tarafından “GİZLİ” ibareli bir telgrafta yansıtılmış. Telgrafın başlığı, görüşmenin ana konularının Irak ve Kıbrıs olduğunu ortaya koyuyor. Biz burada sadece görüşmenin PKK’ya karşı işbirliğini ilgilendiren bölümünü aktarıyoruz:
 
PKK/KADEK’E KARŞI ORTAK HAREKET İHTİYACI
 
ABD Dışişleri Bakanlığı Terörle Mücadele Koordinatörü Büyükelçi Cofer Black’in Türk hükümetinin kurumlararası heyetiyle görüşmesine atıf yapan Başbuğ, “Bugün çok önemli bir görüşme gerçekleşiyor” dedi. Başbuğ, Türk Genelkurmayı’nın PKK/KADEK’e karşı eylemin Türkiye’nin Irak’a asker katkısına bağlanmamasını istediğini belirterek, Türkiye’nin asker katkısı konusundaki karardan bağımsız olarak teröristlere karşı harekât ihtiyacında olduğunu vurguladı. Aynı zamanda PKK/KADEK konusu Türkiye için “hayati” ve “hassas” idi. ABD’yi bu konuda ortak bir deklarasyona ikna etmeye çalışmaları gerektiğini bir gün önce Türk Dışişleri yetkililerine söylediğini aktardı. Büyükelçi (Edelman) de, Büyükelçi Black’in yaklaşımını Başbuğ için özetledi.
 
Başbuğ hâlihazırda başlıca hedefin PKK/KADEK’i Kuzey Irak’taki zamanının dolmak üzere olduğuna ikna etmek olduğu konusundaki görüşümüzü paylaştı. İki ülkenin de açık ve kesin bir tavır almasının “hâlihazırda fiziksel eylemden daha önemli” olduğunu söyledi.
 
Başbuğ basındaki haberlerin olumsuz etkisi konusunda Büyükelçi ile hemfikir oldu ve askerî istihbarata göre, OIF (Irak’a Özgürlük Harekâtı, yani ABD’nin 20 Mart 2003’te Irak’ı işgaliyle başlayan savaşın ilk aşamasına verilen resmî isim) başladığında PKK/KADEK’in kendi başına ne geleceğinden endişelendiğini ama artık güvende olduğuna inandığını kaydetti. Eğer PKK/KADEK üyelerinin Irak’taki istikballerinin karanlık olduğuna inanmaları sağlanabilirse, onlardan birçoğu Pişmanlık Yasası’ndan yararlanacaklardı.
 
 
taraf