Şırnak ve Hakkari bölgesindeki sınır köylerinin 1994 yılında güvenlik gerekçesiyle boşaltılmasından sonra, kaçak yollarla Irak'a giren ve Mahmur Kampı'nda yaşayan Kürtler, siyasi şartların oluşması durumunda yerlerine döneceklerini söyledi. Cihan Haber Ajansı'na konuşan kamp sakinleri, PKK tarafından yollanan Barış Grubu'nun tutuklanmamasının kendilerini ümitlendirdiğini söyledi. Mahur sakinleri, barış projesini tam desteklediklerini, hükümetin açılımı devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Son günlerde yaşanan siyasi olayları CİHAN'a değerlendiren kamp sakinleri, bedenen Türkiye'de uzak olmalarına rağmen ruhen Türkiye ile yaşadıklarına dikkat çekiyorlar. Kamp sakinleri şimdi yaşanan olumlu sürecin kendi kaderlerinin nasıl şekilleneceğini merak ederken, onlar Ankara'dan gelecek haberleri dikkatle bekliyor.

"TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ İÇİN BARIŞ GRUPLARINI GÖNDERDİK"
Kampın imamı Tevfik Abdullah, Türk ve Kürt kardeşliği adına Barış Grubu'nu Türkiye'ye gönderdiklerini hatırlatarak akan kanın artık durması gerektiğini ifade etti.

Bütün Müslümanların kardeş olduğuna dikkat çeken İmam Abdullah, " Biz de bunun için Mahmur'dan bir grubu Türkiye'ye gönderdik. İnsanlık için, İslamiyet için, Kürt ve Türk kardeşliği için onlar gittiler." ifadesini kullandı.

Kürtleri de Allah'ın yarattığına dikkat çeken Abdullah, "Kürtleri de Allah yaratmış. Allah'ın verdiğini inkar etmemek lazım. Kürtler dillerini kendileri seçmedi. Bunu onlara Allah vermiş. Biz Kürtlerin en tabii haklarını istiyoruz. Sadece adalet istiyoruz" dedi.

"KARDEŞ KANI ARTIK DURSUN İSTİYORUZ"
Mahmur Kampı Belediye Başkanı Abdulkerim Tunç ise Türkiye'ye giden gurupların tutuklanmamasının güzel bir adımı olduğunu dile getirdi. Tunç göre, sorunun çözümü için bu yeterli değil, daha çok çaba göstermek gerek. Türkiye'de sorunu çözme adına siyasetin tıkandığını iddia eden Belediye Başkanı Abdulkerim, " Giden gruplar tutuklanmadı. Bu iyi oldu. Bu güzel bir adım, ama bize göre sorunun çözümü için yeterli değil. Devlet siyasi bir adım atmalı. 25 yıldır bir sorun yaşanıyor. Kürtlerin hiçbir şeyi tanınıp kabul edilmedi. Oysa dünyanın birçok yerinde nüfusu bir milyon olan halkların bile hakları var. Türkiye en azından bunları görmeli ve bir adım atarak tıkanan siyasetin önünü açmalı." şeklinde konuştu.

Kardeş kanının durmasını istediklerini kaydeden Abdulkerim, "Kürt milletinin istediğini, Türk milleti de istedi. Yani birlikte kan dursun diyoruz. Kardeş kanı dursun. Dünyada savaştan fayda gören yoktur. Savaş araçtır, çözüm değil. Barış çözümdür." diye ekledi .

"Biz dilimiz için mücadele ediyoruz. Bir adım atılmasa, bu sorun devam eder. Bizim köylerimiz yakıldı. İnsanlarımız öldü. Devlet bazı şeyleri görmeli. Kürt milleti savaş istemiyor, kardeşlikten yana hep. Barıştan yana. Sayın Erdoğan gelin diyor. Biz, neye geldik neye geri döneceğiz. Erdoğan'ın gücü bazı şeyleri tek başına çözmeye yetmiyor. APO'yu bıraksın, ana dilde eğitime izin versin. Hapistekilere özgürlük versin. O zaman biz, buradan Türkiye'ye yayan da gideriz. Bizim geri dönmemizin şartları var. Biz demokrasi herkes için olsun diyoruz. Bize değil sadece, herkese af olsun. Bize tek af istemiyoruz. Bizler göçe zorlandık. Ailelerimiz parçalandı. Bunların dikkate alınması gerek" iddiasında bulundu.

"TÜRKİYE'NİN BARIŞ VE HUZURUNU İSTEMEYENLER BU SORUNU TETİKLİYOR"
Ev hanımı Şehristan Durmaz ise Türkiye'nin daha zor duruma düşmesini isteyenlerin olduğuna dikkat çekerek, barışı ve huzur istemeyenlerin sorunu tetiklediğini belirtti.

Durmaz, "Türkiye'de barış ve huzuru istemeyenlerin çocukları bu yolda mücadele edip ölmüyor.
Koltuklarında oturanlar, bu sorunun devam etmesini istiyor. Buradan sesleniyorum, biz yeter artık diyoruz. Kürt ve Türkler ele ele versinler kardeşçe bu sorunu çözsünler. Kardeş kanı akmasın yeter artık. Barış istiyoruz. Biz, artık Kürt ve Türk milleti çatışmasını istemiyoruz. Türkiye'de anayasa değişmeli. Çünkü, 30 yıldır bu sorun var. Ama sonuç yok. Analar ağlamasın artık. Bu sese kulak versinler." diyor

Kamp olarak sürece destek olmak istediklerini ekleyen Durmaz, "Biz kamp olarak sürece olumlu destek için barış gurubu gönderdik. Gözetim altında tutulmalarını beklemiyorduk. Ama birgün tutuldular. Keşke o birkaç saate alıkonmasaydılar. Bizi temsilen gidenler, isteklerimizin yer aldığı mektupları götürdüler. Hükümetten de bir adım bekliyoruz bu yönde" dedi.

"BARIŞ GRUPLARI İLE ÜMİTLERİMİZİ DE GÖNDERDİK "
Halime Ara isimli üniversite öğrencisi ise Türkiye'ye giden grupların tutuklanmamasını olumlu bir adım şeklinde değerlendirdi.

Yapılan vaatlerin gerçekleştirmesini de isteyen Ara, "Yetkililer konuşmak yerine, çözüm üretip uygulasınlar. Türkiye artık devlet ve millet olarak kanın akmasını istemiyor. Biz de çocuklar ölmesin, asker ölmesin diyoruz. Sorunlarımızın çözümü için bir adım bekliyoruz.' şeklinde konuştu.

Bazı şeyleri konuşmanın çok erken olduğunu da söyleyen Ara, "Bizim ümitlerimiz vardı. Onları da Türkiye'ye giden gruplarla gönderdik. Bir yandan sorunun çözülmesi için gayretler olurken bir yandan da operasyonlar devam ediyor. Bu da bizim ümitlerimizi yıkıyor. Tabi ki Türkiye'ye gitmek istiyoruz. Ama barış içinde"

"TÜRK MEDYASI SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI YAPIYOR"
Nazmi Aka isimli genç ise Türk medyasının bu sorunun çözülmesine yardım etmediğini iddia etti. Aka'ya göre Türkiye medyası savaş çığırtkanlığı yapıyor.

Medyanın savaş dilini bırakmasını isteyen Aka," Türkiye'de medya savaş dilini bırakmalı. Birlik dilini tutmalı. Giden grupların hepsi düşman ve terörist ilan edildi. Onlar elçi olarak gittiler. Elçiye zeval olmaz derler ya. Biz giden elçilere yapılan muameleyi gözlemleyeceğiz. Biz de Türkiye'ye gitmek istiyoruz. Doğduğumuz yer, hep hayalimizde. Ama sorunlarımızı çözerlerse gideriz."

Başbakan Erdoğan'ın 'dönün ' çağrısını da erken bulan Aka, "Bu yönde daha resmi bir açıklama yapılmadı. Doğru bir yol çizilirse gidilir."

Rubar isimli lise öğrencisi de Türkiye'de ki akrabalarını özlediğini ve Türkiye'ye gitmek istediğini belirtiyor.

"TÜRKİYE'DEN MADDETEN UZAKLAŞTIK, AMA RUHEN DEĞİL"
Mahmut Manak isimli kamp sakini ise sorunu çözmek adına Türkiye'ye elçiler gönderdiklerini ve topun şimdi hükümette olduğunu illeri sürdü .

Gidenlerin kendilerini temsil ettiğini kaydeden Makan, "Grupların tutuklanmaması tabi ki olumlu bir şey. Gönderdiğimiz elçilerle 9 maddelik bir mektup gönderdik. İsteklerimiz kabul edilirse biz de gideriz Türkiye'ye. Hükümet bir adım atarsa bunu en iyi şekilde değerlendiririz. Şimdi top hükümette artık. Onların nasıl bir adım atacağına bakacağız"

Hükümetin dönmelerine garanti vermesi durumunda Türkiye'ye gideceklerini aktaran Manak, "Biz 15 yıldır Irak'tayız. Kolumuzdaki saatler bile Türkiye'ye göre ayarlı. Irak'a göre değil. Şeklen Türkiye'den uzaklaştık ama ruhen uzaklaşmadık. Uzaklaştığımız bir şey yok. Mesela benim bir çocuğum Türkiye'de kaldı. O orda, ben buradayım. Onlardan koptum. Annem, bacım, kardeşlerim ve diğerleri hep orda kaldı."
Gayelerinin Türkiye'yi parçalamak veya bayrağı tanımamak olmadığını kaydeden Manak, 'Biz devlete de bayrağa da saygılıyız. Herksin diline de saygılıyız. Biz kendi anadilimizin tanınmasını istiyoruz. Çok şey istemiyoruz. Biz kimlik istiyoruz. Yani Türk kimliği inkar edip, Kürt kimliğini istiyoruz. Kardeş olalım istiyoruz. Türk halkının sahip olduğu şeyleri istiyoruz. Kimliğimde Türk değil, Kürt yazılsın."

Türkiye'nin, PKK tarafından kullanıldığı gerekçesiyle bir an önce kapatılmasını istediği Mahmur Kampı 4 yılda 8 kez yer değiştirdi. Mahmur Kampı, bugün çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 11 bin 352 nüfuslu bir kasabaya dönüşmüş durumda./sabah