Terör örgütü PKK"nın lideri Abdullah Öcalan, "demokratik açılımın” "hikaye" olduğunu iddia etti ve “Asıl amaçları PKK"nin tasfiyesi” dedi. Öcalan, bundan sonra hiçbir grubun Türkiye"ye gelmeyeceğini açıkladı. Öcalan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"ı demokratik açılım konusundaki son tutumu nedeniyle eleştirdi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç"ın açılıma yaklaşımını ise övdü.

Terör örgütü PKK"nın lideri Abdullah Öcalan, demokratik açılımın "hikaye" olduğunu iddia etti ve “Asıl amaçları PKK"nin tasfiyesidir” dedi. Öcalan, bundan sonra hiçbir grubun Türkiye"ye gelmeyeceğini açıkladı.

Erdoğan"ın birkaç rolü birden oynağını belirterek, “Ama Kürtler bu golü yemez” diyen Öcalan, Fransa"nın Korsika"ya tanıdığı hakların Kürtlere tanınması önerisinde bulundu.

ANF"nin haberine göre, Öcalan, İmralı"da avukatlarıyla yaptığı haftalık görüşmede, “demokratik açılım”a ilişkin çok önemli değerlendirmelerde bulundu.

"
KARŞILAMAYA AKP"LİLER DE GİTTİ" İDDİASI
Barışın ciddi bir iş olduğunu ve saygı gösterilmesi gerektiğini kaydeden Öcalan şöyle dedi: “Bu oyun değildir, ciddi olunması gerekiyor. Saygı gösterilmesi gerekir. Barış işi ciddi bir iştir, saygı ister. Her şey anlaşılmıştır. Bu grupların gelişi ve buna karşı Kürt halkının onurlu sahiplenişi, duruşu, Hükümetin gerçek yüzünü, niyetini ortaya çıkarmıştır. Hükümetin planı suya düştü. Oraya gidenler sadece DTP ya da PKK sempatizanı değildir. AKP"liler de gitti. Hükümeti korkutan da budur. Kendi oy kaybından korktu. Ama bu durum öyle oy hesabıyla yürütülecek bir durum değil. Barış ciddiyet ister. Ben, çağrıma uyup gelen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Böylece bana bağlılıklarını göstermişlerdir. Bu grupların gelişi ve Kürt halkının tutumuyla barıştan yana olduğumuzu gösterdik. Kürt halkı barış iradesini açıkça ortaya koymuştur. Ama buna karşılık Hükümet ciddi yaklaşmamıştır.” "SAYGISIZLIK YAPIYORLAR" Öcalan, “Bu böyle olmaz. Bir yandan İçişleri Bakanı bir şey diyor, diğer yandan bu şehit aileleri istismar amaçlı Meclis"e giriyorlar, Meclis Başkanı"yla görüşüyorlar, saygısızca konuşuluyor, hakaret ediliyor, terör merör diyorlar. Bu saygısızlıktır” diye konuştu.


"ARINÇ"A SESLENİYORUM..."
“Sil baştan ne demek? Ne yapıyorlarsa yapsınlar. Zaten bunların barış gibi bir niyetleri yok. Bunlar barışta ciddi değil, samimi değil. Bunların tek amacı tasfiyedir. CHP ile MHP"yi de geçelim, bunlar zaten barış istemiyor. Biri ulusalcı faşist diğeri milliyetçi faşist. Bunlar zaten savaş istiyor. Bülent Arınç"ın yaklaşımı biraz daha olumlu gibi görünüyor. Sayın Arınç"a buradan sesleniyorum. Bu AKP"nin yaptığı dine sığmaz, bin yıllık kardeşlik diyorlar, kardeşliğe de sığmaz, demokrasiye de sığmaz. Sayın Bülent Arınç, İslam tarihini biliyorsunuz; Uhud savaşını, Bedir savaşını, Hendek savaşını bilirsiniz. Beş bin asker ve beş bin korucu öldü diyorlar, kırk bin de bizden öldü diyorlar, toplam elli bin. Elli bin kişi ölmüşse orada savaş vardır. Terör diyorlar terör de olsa yine ortada bir savaş vardır. Savaş varsa ortada iki taraf olur. Ve barış da taraflar arasında olur.”

"AÇILIM HİKAYE, ASIL AMAÇ PKK"NIN TASFİYESİ"
“Başbakan"ın duygusal davranmaya hakkı yok. Ben on yıldır burada dünyanın en yalnız insanı durumunda tutuluyorum ama en zor anımda bile duygusal davranmıyorum. Barış süreci oy kaygısıyla yürütülemez. Bunlar hala koltuklarının derdindeler. AKP, samimi değil. Bu barış grubunun gelmesiyle AKP"nin ne yapmaya çalıştığı açıkça ortaya çıkmıştır. Zaten benim grup çağırmamdaki amaç da buydu. Bunlar sözde burada beni kullanarak bu meseleyi kendilerince halledeceklerini hesaplıyorlar. Beni bu amaçla kullanamazlar.Açılım hikaye, asıl amaçları PKK"nin tasfiyesidir.” Öcalan şöyle devam etti: “İsmail Beşikçi ve Baskın Oran"ın gazetede çıkan yazılarına cevap vermek istiyorum. İsmail Beşikçi yazısında kırk milyon Kürt var, Kürtlerin de bir devletinin olması gerektiğini söylüyor. Olaya devletçi yaklaşıyor. Anlıyorum onu, İyiniyetlidir,dürüsttür. Devlet istemelisiniz mesajını veriyor. Ama benim ne demek istediğimi tam anlamıyor. Benim de sosyolojik yönüm güçlüdür. Beşikçi de sosyologtur ama devleti iyi tahlil edemiyor. Bu son savunmalarımda devlet konusundaki düşüncelerimi anlattım. Devlet halklara özgürlük getirmez.”

"TÜRK ÜST KİMLİĞİ DEHŞETTİR"
“Ben savunmalarımda devletin çözüm olmadığını tarihsel toplumsal temelde anlattım, açımladım. K. Marks, Lenin, Mao bunlar da devleti iyi tahlil edememişlerdir. İngiltere K. Marks"a kucak açıyordu, onlar tarafından besleniyordu, Almanya"ya karşı kullanma amacındaydı. K.Marks İngiliz ajanıdır demiyorum ama objektif olarak İngiliz politikalarına hizmet etmiştir. Alman sosyalistleri, komünistleri Marks"ı bu yüzden sevmezlerdi. O nedenle komünizm yerine Almanya"da milliyetçilik gelişmiştir. Hitler faşizmi deniliyor ama kapitalist modernite faşizmin ta kendisidir. Lenin, “sosyalist devlet” üzerine kafa yoruyordu. Prodhon, Kropotkin ve Bakunin bunlar devleti daha iyi tahlil etmişlerdi. Hatta Kropotkin, Lenin"e karşı çıkarak “sen diktatörlüğü getiriyorsun, demokrasiyi yok ediyorsun” diye karşı çıkmıştı. Lenin de ona “bunamış” diyordu. Ama sonuçta Sovyetler birliği yıkıldı, Çin bugünkü krizde kapitalizmi ayakta tutan ülkedir. Dolayısıyla Kropotkin haklı çıktı. Öncesinde Sovyetler Birliği de objektif olarak kapitalizme hizmet etmiştir. Devletin sosyalisti olmaz. Sosyalist devlet de olmaz. Baskının, sömürünün, zorbalığın kaynağı devlettir. Devlet tümüyle de kötüdür demiyorum. İyi yanları da var; demokratik devlet, hukuk devleti olursa.” “Yine Baskın Oran yazısında “Türk üst kimliği korkunçtur” diyor. Çok geç kalınmış bir tespittir, benim yazılarımı incelemiştir. Tabi kendisinin de incelemeleri var. Ben siyasaldayken Baskın Oran o zaman asistandı. O zaman da yazıları vardı ancak son yıllarda daha iyi anlıyor. O da söylüyor, ben de söylüyorum Türk üst kimliğinde gerçek Türklük de yok. Evet, Türk üst kimliği korkunçtur, ben de dehşettir diyorum. Türk üst kimliği bütün halklara dayatılıyor. Türk üst kimliğini yaratanlar da Türk değiller. İttihat Terakki"nin kurucularından ikisi Kürt -biri Abdullah Cevdet– biri Arap, biri Arnavuttur. İdeologları da Ziya Gökalp"tır. Ziya Gökalp Zaza Kürdüdür.”

"BENİ ABD TÜRKİYE'YE TESLİM ETTİ"
"1944"ten sonra ABD devreye girdi, Türkiye ABD politikalarına teslim oldu. Suphi Kahraman ve Türkeş 1958"lerde ABD"de eğitilmişlerdir. Gladio"yu geliştirdiler. NATO bünyesinde Avrupa"da bu Gladio örgütleri kuruldu. İtalya"da çok güçlüdür mesela Berlusconi de o takımdandır. Ama Gladio"nun Avrupa merkezi Almanya"dadır. Beni buraya getiren de Gladiodur. Amerika istedi Gladio"nun Avrupa kanadı bunu yaptı. AB de bunlara uydu, bütün kapılar kapatıldı. Yunan dostlarımız da ihanet edince buraya getirildik. Bu işi ABD yapmıştır, beni buraya getirmiştir. Buraya getirilirken bir Amerikalı da vardı uçakta. İngilizce konuşuyordu. Buraya kadar da geldi. “Bakın Öcalan"ı sağ salim size teslim ediyorum” dedi. Kendisi de zaten doktordu, sağlık personeliydi.”

"BENİM ÜZERİMDEN PKK"YI TASFİYE EDEMEZLER"
“Benim sağ olmamı, yaşamamı istiyorlardı. Buradaki cezaevi idarecilerinin bir rolü yok, onlarla bir problemim, ilişkim de yok. Bundan sonra ne olur bilemem. Beni öldürebilirler de ilaçla mı başka bir şekilde mi bilemiyorum, ABD"ye, beni buraya getiren güçlere kalmış bir şey. Bana geri adım attırmak için hücre cezaları ve fiziki müdahaleye varan yaklaşımlar oldu. Ama ben burada geri adım atmadım, atmam da. Ben ölsem de yaşasam da Kürt halkı onurlu bir barış dışında bir şeyi kabul etmez, etmemeliler, kendi iradelerini korurlar. Kürt halkı bu noktaya gelmiştir. Beni kullanarak benim üzerimden kesinlikle PKK"yı de tasfiye edemezler. 2004"te de Osmanları kullanarak beni ve PKK"yi tasfiye etmeye çalıştılar. AKP ve ABD"nin yaptığı Güney"deki küçük Kürt devletçiği çerçevesinde bu işi çözmekti. O yüzden bu Osman ve diğerlerini satın aldılar. Hala bunlara aslında parayı ABD veriyor. Bunlar için tek değer para ve kadındır.”

"DİYARBAKIR UTANSIN"
“Diyarbakır utansın, Diyarbakır"daki aydınların kanı kaynamıyor, anadilini öğretmek bir küçük kıza kalmış. Hükümet diyor ki biz işte Kültürel, ekonomik ve sosyal açılımlar yapıyoruz. Bunun anlamı Kürtlere sosyal, Kültürel, ekonomik soykırımdır. Halkın yüzde sekseni işsiz, işte Diyarbakır ortadadır. Ağrı-Bitlis ekseninde Kürt açılımından söz ediliyor. Hükümet burada ekonomiyle, rant dağıtarak kendi yandaşlarını oluşturma politikası yürütüyor.” "

ERDOĞAN ÜÇ KURAL İHLALİ YAPIYOR, KÜRTLER BU GOLÜ YEMEZ"
Erdoğan"ın birkaç rolü birden oynadığını ifade eden Öcalan, şunları dile getirdi: “Erdoğan"ın birkaç rolü birden oynamak istiyor. Erdoğan da geçmişte futbol oynamıştı, futbolu iyi bilir. Futbolda oyunun kuralları önceden bellidir, oyunun ortasında kurallar değiştirilmez, değiştirilirse kural ihlali olur. Kürtler oyunda kural ihlali yapmıyor ama Erdoğan oyunun ortasında kendisi üç kural ihlali yapıyor. Bir yandan savunmada oynayacağım diyor, kaleyi koruyorum diyor, işte bunu tek devlet, tek millet, tek bayrak deyip yapıyor, sözde kaleyi savunuyor. Bu birinci kural ihlali. Aynı anda oyun başlamışken bu sefer orta sahada oynayacağım diyor. İkinci kural ihlalini yapıyor. Yine aynı oyunda bu sefer ben ileride oynayacağım, gol atacağım diyor. Bu da üçüncü kural ihlalidir. Oyun böyle oynanmaz. İşte bu açılımla ileride oynayarak Kürtlere gol atmaya çalışıyor. Ama Kürtler bu gölü yemez. Diyarbakırlılar futbolla ilgililer, iyi anlarlar.”

"KORSİKA"YA TANINAN HAKLAR TANINSIN"
“Üçüncü çizgi ise bizim savunduğumuz yoldur. Kürtlerin örgütlemesi KCK"dir. Devletin bunu kabul etmesi gerekiyor. Ama işte bu nedenle bir kısım tutuklamalar oldu. Devlet, TÜSİAD"ı nasıl kabul ediyorsa KCK"yi de kabul etmelidir. KCK klasik anlamda bir sivil toplum örgütü değildir ama toplumun kendini demokratik örgütlemesidir. Daha iyi anlaşılsın diye bir metafor kullanıp benzetme yapacağım. KCK Kürtçe okunuşu “Keçık”e benziyor. Keçık de küçük kız anlamına geliyor. İşte bizim KCK anlayışımız küçük kız, kadının sürekli aşk ve özgürlük arayışına benzer. Bu aşk mutlak aşka benzer. Bu aşka güç getirebilenler bu aşkı yaşasınlar, güç getiremeyenler uzak dursunlar. Bizim tek devlet, tek millet, tek bayrakla bir sorunumuz yok. Bizim devletin üniter yapısıyla da bir sorunumuz yok. İstedikleri kadar tek tek tek kalabilirler. Biz çok şey istemiyoruz. Bunlar kendilerine örnek aldıkları Fransa"nın Korsikaya tanıdığı hakları tanısınlar yeter, başka bir şey istemiyoruz. Korsikalılara haklarını ve özgürlüklerini, bölgesel özerkliklerini verdiklerinde Fransa"nın üniterliği mi bozuldu? Hayır. Kürtlerin kendi anadillerini öğrenmelerine bile izin vermiyorlar. Bu açılım hikayesi de AKP"nin de değil ABD"nindir. 5 Kasım 2007 görüşmesinden sonra başlayan bir süreçtir. Bu sadece Hükümetin projesi değil, devletin projesidir.” “Daha önce Özal"a da sormuştum. Birşeyler yapmak istiyorum dediğinde; kendi kendime Özal ya devleti tanımıyor ya da samimi değil demiştim ama sonu biliniyor. Erbakan da aynı şekilde Suriye Devlet Başkanı aracılığıyla görüştü, mektuplar yolladı. Ben kendisine de söyledim; sizin buna gücünüz yetecek mi? Evet dediler ama bir süre sonra o da devrildi. Askeri cepheden "97"de Karadayı onlar vardı. Aynı şeyi onlara da demiştim. İşte gücünüz var mı diye. Güçleri olmadığı ortaya çıktı. Buraya getirildiğimde de soruşturma aşamasında aynı şeyleri söylemiştim bazı yetkililere. "99"da Ecevit"le de aynı süreç yaşanmıştı ama olmadı.” “Benim silahları bıraktırma iradem var, gücüm de var. Ta 1999"da hakime de söylemiştim. Hakim bana “Apo sen silahları bıraktırabilir misin?” Diye sormuştu. Evet güvence verilirse üç ay içinde silahları bıraktırabilirim, demiştim. Hükümete, AKP"ye yedi yıl süre verdik. Şimdi diyorlar ki, askerler de buna dahil; “ah biz keşke o süreci değerlendirseydik” diyorlar. Niye değerlendirmediniz, niye adım atmadınız, nerdeydiniz? Demek ki amaçları çözüm değilmiş, tasfiyeymiş. 2004"te Osmanlar üzerinden bunu denemeye çalıştılar, olmadı.” "

ONURLU BİR BARIŞTAN BAŞKASI KABUL EDİLEMEZ"
“Barış grubunun gelişinden de anlaşılıyor ki silah bırakma konusunda hala PKK"yi ikna edebilirim. Beni dinliyorlar, bana bağlılar. Ama ben artık karışmıyorum. Ben demokratik çözüm ve barış konusunda üzerime düşeni yaptım. Kürt halkı onurludur, onurlu bir barıştan başka bir şeyi kabul edemez. Kürtlerin barış iradesi oluşmuştur. Kürt halkı herkese, MHP, CHP, AKP, DTP bütün partilere, aydınlara sorsunlar; bizim barış irademiz var ya sizlerin var mı? Barışa karşı olanlara geçit vermeyelim. Söylediğim gibi ben burada ölebilirim, öldürülebilirim de bilemiyorum ama ben olsam da olmasam da Kürt halkı ve hareketi kendi kararlarını kendileri verecek, kendi özgürlüğünden, onurundan taviz vermeyecek bir noktaya gelmişlerdir. Ben buradan savaş kararı da veremem, vermem. Bu kararı sadece PKK"nin kendisi verebilir. Gerilla arkadaşlarım bana bağlıdır biliyorum ama gerilla olmak zordur. Kendilerini iyi korusunlar. Kendi içlerindeki Ergenekon benzeri şeyleri tasfiye etsinler. İşte içlerindeki Ergenekon benzeri şeyler nedeniyle bulundukları mağarada toplu olarak imha oluyorlar. Bunları açığa çıkarmaları gerekiyor."- milliyet