Genel olarak Kürt müziği dendiğinde hemen aklımıza dengbêjler gelir. Dengbêjler geleneksel Kürt hikâyelerini ve stranlarını, yani şarkı/türkülerini de söyleyen, anlatan, aktaran kişiler olarak sözlü tarih ve kültür içinde geniş yer tuttukları için hâlâ Kürt müziği onlardan beslenmektedir. Kürtler, yazının icat edildiği topraklarda olmasına rağmen yazıdan öte söze meyletmişlerdir. Ancak bütün bunlara rağmen yazı ve söz birbirinden beslenmiştir.

Yazı daha çok "yüksek sınıf"ın tercihi olmuştur. Kürt sözlü kültürü konusunda önemli bir makale yazmış olan Kendal Nezan, “Bir yazı dili olarak 7. yüzyıldan beri kullanılsa da, ilk kez 10. ve 11. yüzyıllarda ve sınırlı sayıda şair tarafından edebiyat dili olarak kullanılan Kürt dili, bir kültür dili statüsünü Kürdistan"daki beylik saraylarında (Botan, Şemdinan, Bedlîs, Erdelan) kazandı” der. Kürt sanat müziği de saraylarda, mirlik ve beyliklerde yaşam alanı bulmuş ve gelişmiştir. Sanat müziği, otoritelerin ilgi, koruma ve iltifatlarının zenginliğiyle vasıflandırılmıştır.

İşte bugün elimizde bulunan ve isim babası İsmail Beşikçi "nin olduğu Kürt Saray Müziği de Mem û Zîn eserini odağına alarak Kürt sanat müziğini gün yüzüne çıkarmıştır.

Elimizdeki kitap, H. Mem"in öncülüğünde Zana Farqînî (ki kendisi Kürtlerin bugüne kadar gördüğü en kapsamlı Kürtçe-Türkçe sözlüğü hazırlayan kişi olarak da bilinir ve daha çok da bilinmelidir.), M. Şefik Beyaz, Miraz Roni tarafından yayıma hazırlandı. Diğer yandan Mem û Zin"de geçen makamları da yeniden tasarlayan ve cd olarak bize sunan kişi ise Behrûz Rezaî"dir. Bu eser, Kom Müzik tarafından da yayımlandı. Kitap, Kürtçenin yanı sıra Türkçe, Arapça ve İngilizcedir. Makamların icrasının sunulduğu cd ise kitabı daha iyi anlamak, Kürt sanat müziğinin nasıl birşey olduğunu tanımak için önemli bir başvuru kaynağı olacaktır.

Kürt Saray Müziği uzun süren bir çalışmanın ürünü. Bu eserin yapılandırılmasında bütünüyle Mem û Zîn referans alındı. M. Şefik Beyaz kitaba yazdığı önsözde “Mem û Zîn adlı diriliş destanında Geveşt, Şehnaz, Uşşak, Iraki, Evc, Rehavî, Neva, Rast, Zengulî, ve Huseyni makamlarını açık, Saba makamını örtülü-saba rüzgârıyla, serbest şiirlerinde de Hicazkar makamını bariz bir dille ifade etmektedir”der. Böylece Mem û Zîn merkezli Ehmedê Xanî"de on iki makamdan söz edilebileceğini söyler. Bu projenin ana bölümü sözü edilen muazzam eserin tasarımında adı geçen makamların sahnelenme kurgusuna uygun olarak yapılan eserlerden oluşuyor... Diğer yandan kitapta Kürt sanat müziğinin doğuş zamanlarına gidilir. İlk icrayı yapan önemli şahsiyetlerden söz edilir. Ben de bu yazıda kitabı referans alarak bu kişilerden biraz söz edeceğim.

Ebced notasının ustası

Kimilerine göre Yahudi Kürdü, kimilerine göre de Yezidi Kürdü olan İbrahim Mehdi Musulî (743 Musul-806 Bağdat), Abbasi devleti döneminde Pythagoras"ın müzik teorisini geliştirdi. Halife Harun Reşit himayesinde ilk müzik okulunu kuran İbrahim Mehdi, ses dizgeleri teorisi ve ses aletlerinin gelişmesi için çok ciddi bir çalışma yürüttü. Yetiştirdiği öğrenciler arasında öne çıkan isimler oğlu Ishak Musulî ve ünlü müzisyen Ziryap"tır. İshak Musulî (767-850 Bağdat), babasının müzik eğitimindeki ebcet notalı yazma tekniğini ilerletti. Öğrencisi olan akılcı islam felsefecilerinden ünlü El Kindi ise bu notalara başka anlam ve yorum getirerek ud sazını icat etti. Afrika üzerinden İspanya Endülüs diyarına göçen ve gitarın babası olarak bilinen Musevi Kürt kökenli Ziryap (789 Musul-857 Cordoba) ud sazına beşinci teli ilave edip mızrabı ilk kullanan ve flamenkoyu yaratan kişi olarak bilinir. İshak Musulî"nin oğlu Hammad, ailenin müzik ekolunu devam ettirdi. Öğrencisi olan Süleymaniyeli ünlü Yahya Ali (856 Süleymaniye-912 Tahran) öğrenim gördüğü okulun vasfını belirten Risale fil Musiki-Kitabul Bahr-Ahbaru Ishakı Musuli adlı kitabın yazarıdır.

Kitapta diğer yandan Kürt sanat müziğinin doruk noktası olarak Kürt asıllı Safiyüddin Abdülmümin Urmiyevi"den (1224-1294) söz edilir. Ve onun bu coğrafyanın en önemli müzik adamlarından biri olduğuna işaret edilir. “Bağdat"ta son Abbasi halifesi döneminde ebced notasıyla birçok müzik makamını notalayıp dizgesini yapan Urmiyevi, Pythagoras"tan sonra gelen en büyük sistematik müzik kuramcısıdır. Onun en önemli eseri Risaletul Şerefiye"dir” denir. Ancak kitabın yazarları Kürtlerin bu kişiye sahip çıkmadığını ve coğrafyanın egemen unsurlarının ona sahip çıkıp, kendilerinden kıldıklarını söylerler.

Yazarlar, Musuli ailesinin ve onların ortaya çıkardığı ekolün takipçileri olarak sözü Safiyuddin-i Urmiyevi ve onun devamı Hoca Abdülkadir-i Meraği"dir (1353 Urmiye-1435 Bursa) getirirler. “Bilgin Giyaseddin Gaybi"nin oğlu ve İlhanlı Devleti döneminde ünlü bir müzisyen olan Abdulkadir-i Meraği, Timur"un Bağdat"ı istila etmesinden sonra 1421"de Bursa"ya gelip II. Murat"a sığınmıştır. Meraği aynı zamanda Osmanlı sanat müziğinin kurucularındandır” derler ve bu toprakların ortak kaderine işaret ederler.

Kürt sanat müziğine Şerefhan Bedlîsî"nin önemli eseri Şerefname"de de yer verilir. Şerefname bilindiği gibi 1597 yılında yazılmıştır. Bu kitap Kürtlerin yaşadığı coğrafyalarda hüküm sürmüş Kürt beyliklerinin, aşiretlerinin ayrıntılı tarihçesidir. Kürt tarihine ilişkin en önemli özgün kaynaklardan biri olan Şerefname"de Kürt sanat müziğine dair şu cümlelere rastlanır: “Hünerli ses sanatçıları, ince sözlü ve güzel sesli çalgıcılar, ilginç müzik aletlerini hazin makam ve nağmelerle ve Kürtlerin "yoson" tarzında, Arap kurallı, Fars metodu ve Acem usulünde çalmaya başladılar.” Şerefhan Kürt sanat müziği ile ilgili tespitlerine aynı eserinde devam eder: “Ses sanatkârlarının yanında etkili ve hazin makamlar çalan saz sanatkarları vardı. Hünerli müzisyenler, ünlü "uşşak" makamında "zir" ve "bem" nağmelerle tatlı musiki lehçeleriyle ud ve tambur çalıyorlardı.”

Kürt Saray Müziği kitabı nam-ı diğer Kürt sanat müziği kitabı yeni ufuklar açacak cinsten bir kitap. Bu konuda ilk defa böyle kapsamlı bir eser yayımlanıyor. Kürt müziğinin geçmişinin dengbêjlerden ibaret olmadığını göstermesi açısından da önemli. Bu sayede çoğunlukla Kürt saray ve mirliklerinde ne tür müzikler dinlenildiğini öğreniyoruz. Sadece öğrenmiyoruz. Nitekim kitaba ek olarak okuyucuya (dinleyiciye mi desek artık) sunulan cd"de on iki esere yer verilmiş. Her bir eser başka bir makamı icrasıdır aslında. Kitapta, cd"de yer alan eserlerin her birinin notasına da geniş yer verilmiş.

Diyebilirim ki Kürtler müziklerinin, edebiyatlarının tarihine eğildikçe ortaya daha çok eser çıkaracaklardır. Bilindiği gibi neredeyse yakın zamana kadar Kürtler ve tarihleriyle ilgili araştırmaları ya misyonerler ya da yabancı tarihçiler yapıyorlardı. Ama artık Kürtler kendi müziklerine, edebiyatlarına ve sanatın bilumum alanlarına kendi çabalarıyla ulaşmakta ve birbirinden değerli eserleri gün yüzüne çıkarmaktadırlar./haber7