Mesnevi'yi orijinal halinden okumak için Farsça öğrenen ve Arapça ile Osmanlıcaya çok iyi hakim olan Aydınlı avukat Hüseyin Avni Çavdaroğlu, Lozan Antlaşması’nın Türkçe metninin ardından önemli bir kültürel ve tarihi mirası daha ortaya çıkardı. Bir işyerinin su basmış deposunda çuvallar içerisinde çürümeye terk edilmiş eski kitaplar olduğunu öğrenen Çavdaroğlu, depodan çıkardığı ve büyük bir bölümü çürümeye yüz tutmuş eserlerin geçmişi ve kim tarafından yazıldıklarını ortaya çıkarmak için çalışmalara başladı.
Yüzlerce sayfalık 30 kitabın sayfalarını tek tek elektrikli ısıtıcılarla kurutan Çavdaroğlu, kitaplardan ancak 15’inin okunabilir halde kalması nedeniyle büyük bir üzüntü yaşadı. Aralarında 2. Murat’ı ders kitabı, İslam tıbbının en büyük isimlerinden Ebu Bekir Er-Zari ve Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Hüsrev’in kaleme aldığı eserlerin bulunduğu paha biçilmez kültür ve tarih mirası su basmış bir depoda çürümeye terk edilmesi karşısında büyük bir şok yaşayan Çavdaroğlu, 835-1800 tarihlerini yansıtan 30 eserin gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Çürümeye terk edilirken bulduğu kitapların 30 adet olduğunu ifade eden Hüseyin Avni Çavdaroğlu, kitapları Aydın’daki bir işyerinin deposunda olumsuz şartlar altına bulduğunu belirterek, “Kitaplar çuvallar içerisine doldurulmuş ve hatta kitapların bulunduğu depoyu su basmıştı. Kitapların sayfalarını birer birer elektrikli kurutucuyla kuruttum. Kitapların bir bölümünü kurtardım. Ancak yarı yarıya zarar görmüş kitapları tam olarak kurtarmak mümkün olmadı. Bu kitapları kurtaramamak beni çok üzdü” dedi.
Kitapların Aydın’da bir araya geliş öyküsü hakkında da bilgiler veren Çavdaroğlu, “Bir meraklı hemşerimiz bu kitapları hayatı boyunca toplamış ve mirasçılarına bırakmış. Ancak mirasçıları bu hazinenin değerini takdir edememiş. Bu nedenle çok olumsuz şartlarda saklamışlar. Sonrada bunları rast gele sağa sola dağıtmışlar. Bunların arasında 835’lerden başlamak üzere 1700-1800 ve 19. yüzyıl başlarına kadar gelen çeşitli tarihlerde yazılmış, telif edilmiş ve çeşitli konuları içeren kitaplar mevcut” diye konuştu.
Çürümekten son anda kurtardığı kitaplar arasında bulunan eserlerin en önemlilerini tanıtan Çavdaroğlu, “Bu kitaplardan birisi Ebu Bekir Er-Zari’nin ‘Muhtar-ı Sıhhah’ adlı kitabıdır. Ebu Bekir Er-Zari, İslam tıbbının en önde gelen şahsiyetlerinden birisidir. Dünyada klinik usulde tedaviyi uygulayan büyük bir tıp bilginidir. Aynı hastalığa yakalanmış insanları bir arada toplayarak tedavi etmeyi deneyen ilk kişidir. Rey şehrinde İbn-i Sina ile birlikte aynı hastanede çalışmışlar. Her iki isimde bir çoğu Avrupalı olmak üzere çok sayıda öğrenci yetiştirmişledir. Muhtar-ı Sıhhah, zamanında görülen hastalıklar ve hastalıkların tedavisinden bahsediyor. ‘Dürerü Gurer’ adlı kitap da Fatih Sultan Mehmet’in şehzadeliğinde hocalığını yapmış olan büyük İslam alimi Molla Hüsrev tarafından kaleme alınmıştır. Bu kitabın Molla Hüsrev’in kaleminden çıkan ilk nüshası halen İstanbul Lütfi Paşa Kütüphanesi’nde bulunuyor. Elimdeki bu nüshanın ilk nüsha haricindeki tek nüsha olduğunu zannediyorum” şeklinde konuştu.
Eserlerin en önemlilerinden biri olan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yedinci padişahı 2. Murat’ın ders kitabını tanıtan Çavdaroğlu, şöyle konuştu: “Kitaplar arasında Çelebi Mehmet’in şehzadesi 2. Murat’ın hocası olan Ahmet Dai tarafından kaleme alınmış bir eser bulunuyor. Bu kitap 2. Murat’a kolayca Farsça öğretmen için kaleme alınmış. ‘Ukudül Cavahir’ adlı bu eserin başka bir örneği olup olmadığını bilmiyorum. Başka bir örneği olmuş olsa dahi kitabın Türk kültürü ve tarihi için çok büyük bir değer taşıdığı kanaatindeyim”
Eserlerin en eskilerinden biri olan “Buhar-i Şerhi” hakkında bilgiler veren Çavdaroğlu, “Bu kitap ‘Buhar-i Şehri’nin bir cildi. Hicri 833 ve Miladi 1430 yılında yazılmış. Yani Fatih Sultan Mehmet Han ile aynı yaşta bir kitaptır. 833 tarihi çok açık bir şekilde müellif hattıyla yazılmış ve okunabilir durumdadır” ifadelerini kullandı.
Yakın tarihimizde bir grup insanın yeni neslin eskiyle, kültürle, tarihle olan bağını tamamıyla koparmak gibi bir gayretin içine düştüğünü iddia eden Çavdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Yeni neslin tarihle bağını koparmak isteyen bu kişiler maalesef bazı noktalarda başarılı oldu. Son anda kurtardığımız bu eserlerde bir hazine gizli. Bu hazineyi tahrip eden insanlar cahil insanlarda değil. Bunlar yüksek öğrenim görmüş kişiler ve bana açıkça ‘Biz bu kitapların içerisinde sadece namaz, abdest bulunduğunu zannediyorduk. Bu bakımdan muhafaza etmeyi gerekli görmedik’ gibi çok basit ve acayip bir savunmada bulundular”
Çavdaroğlu’nun kurtarmayı başardığı 15 eserin adı ve yazarları ise şöyle: Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Hüsrev “Dürerü Gurer”, 2. Murat’ın hocası Ahmet Dai “Ukudül Cevahir”, Ebu Bekir Er-Zari “Muhtar-ı Sıhhah”, Molla Miski “Maricin Nübüvve (Altı Parmak Tarihi)”, Muhamed Mensub “Cilaül Kulub”, Birgivi Mehmet Efendi “Tarikatı Muhammediye”, İmamı Birgivi “Telhisül Miftah”, Şemseddin Kirmani “Buhari Şerhi”, Ali Bin Ali “İnayetül Mütegah-dimin Bihazan Nev’ul Müteahhirin”, yazarı okunamayan “Süracül Musalli”, “Mir’atüs Salikin”, “Hüsnü Dil”, “Nimetullah” ve adları okunamayan Hüseyin Akaravi ile Mustafa Bin Hüseyin El Güzelhisari’nin kaleme almış olduğu eserler. 

20120113ay507215_04.jpg