Aydın’ın yeni Kültür ve Turizm Müdürü sanatçı bir aileden, ses sanatçısı Mahmut Tuncer’in akademisyen oğlu Doç. Dr. Mehmet Umut Tuncer oldu.

Bir entelektüel olması ayrıca iletişim alanındaki ihtisası hem kültür hem turizm açısından tercihte ehliyet ve liyakate uygun olduğuna bir göstergedir.

Oysa bir akademisyenin bürokraside bir göreve atanması bu güne kadar görmeye pek alışık olmadığımız nadir görülen bir uygulamadır.

Geçmiş örneklerine bakıldığında görüleceği üzere bizde adet bu tür entelektüel kimliklerin partiler tarafından siyasette değerlendirildiğidir.

Genel anlayış bir il müdürlüğüne olan bu tür görevlendirmeler o mevki ve makamın özel olduğunun göstergesidir.

O bakımdan Doç. Dr. Mehmet Umut Tuncer’in bir turizm şehri Aydın Kültür Müdürlüğü’ne atama kararı halk tarafından sevinç ve memnuniyetle karşılanmıştır.

Umarım vatandaşın sevinci kursağında kalmaz.

Ancak bir akademisyenin böyle bir göreve gelmesi beklendiği gibi sonuç vermeyebilir.

Her şeyi ben bilirim, hastalığına tutulur, burnunun doğrultusuna giderse umut bağlayanları hüsrana uğratabilir.

Tersi olur, teorinin esiri olmaz, önyargısız, peşin hükümsüz aykırı da olsa herkesimi dinledikten sonra kararını verirse bundan kendisi de kurum da Aydın da karlı çıkar.

İki aylık icraatına bakıldığında ortaya koyduğu veriler Kültür Müdürü Mehmet Umut Tuncer’in teoriden çok pratiğe yani ekip çalışmasına ağırlık verdiği yönündedir.

Müdürlük personeliyle toplantılar düzenlemesi, onların dertlerini dinlemesi, kurum çalışanlarında memnuniyet yaratmıştır.

Bir müdürün çalışanlarıyla böyle bir araya gelmesi hem onların moral ve motivasyonu artırır hem de personelin kuruma olan aidiyet duygusunu güçlendirir.

Bundan hasıl olacak katma değer de müdürün başarı hanesine yazılır.  

Ayrıca Mehmet Umut Tuncer göründüğü kadarıyla başarının diğer bir şartı kurumlarla iş birliğine de açık bir yöneticidir.

İçinden geçmekte olduğumuz pandemi sürecini turizmin zarar görmemesi adına Sağlık Müdürü Osman Açıkgöz’le birlikte iyi yönetmesi buna örnek gösterilebilir.

İkilinin turizm sektörünün lokomotifi otelcilerle sık sık yaptıkları danışma toplantılarıyla sezonun normal seyretmesine katkıları büyüktür. 

Alınan bu tedbirlerin Almanya’nın yurttaşlarını Türkiye’de sağlık açısından güvenle gidebilecekleri tatil yerleri listesine Aydın’ı da almalarında etkili olduğu muhakkak.

Ancak bunu söylerken bir gerçeğin de altını çizmek gerekir ki, Aydın ilk çağlardan bu yana ev sahipliği yaptığı uygarlıkların mirası eserlerin sergilenmekte olduğu bir yeryüzü müzesidir ama ne yazık ki, turizmden hak ettiği payı alamamaktadır.

Pamukkale’yi görmek amacıyla Denizli’ye gelen turistlerin ziyaret ettiği Afrodisyas’ı neden Kuşadası ve Didim’e gelenler etmez sorusunun cevabı mutlaka bulunmalıdır.

Başka bir yanıtı aranması gereken de bölgenin sayılı müzelerinden Aydın Arkeoloji Müzesi neden yeterince ziyaretçi bulmaz, sorusudur.

Söz gelimi bir Eskişehir bir Konya bir Gaziantep’te yaklaşık yirmi müze olduğu halde niye Aydın’daki müze sayısı bir elin parmakları kadar azdır, sorun yapısal mı yoksa yüzeysel mi, yanıtı bulunmalıdır.

Bir diğeri de bu gün Antalya, Muğla, Mersin gibi merkezler turizmi on iki aya yaymaya çalıştıkları ve önemli ölçüde başarılı da oldukları halde buralardan eksiği olmayan fazlası olan Aydın niçin üç aylık yaz turizmiyle yetinmek zorunda kalır?

Bunu söylerken bir gerçeği de görmezden gelemeyiz.

Yeni müdür gelinceye kadar Aydın’da müdürlüğün turizm ayağı aksıyordu ama sorun sadece bundan kaynaklı değil.

Valilik, büyükşehir, ilçe belediyeleri, sivil toplum örgütleri gibi başka paydaş kurumlar da soruna ortak.

Paydaşlar arasında Kültür ve Turizm Müdürlüğüne düşen rol orkestra şefliğidir.

İşte Mehmet Umut Tuncer gerek akademik gerek entelektüel kimliğiyle bu koordinasyona önderlik edecek, orkestrayı yönetecek yeteneğe sahip bir yöneticidir.

Onun bu özelliği insanlarda bir şeylerin düzeleceği en azından başlangıç teşkil edeceği umuduna yol açıyor.

Yalnız tek ve en önemli ihtiyacı kurum personelinin alan dışından gelmiş olması, yeterince arkeolog müzeci, kütüphaneci, sinemacı, tiyatrocu, turizmci vs alanında uzman personelin yokluğudur.

Onun için Müdür Mehmet Umut Tuncer için zurnanın zırt dediği yer tam da burasıdır.

Başka kurumlardan personel ithal edemeyeceğine göre tek yapacağı seferoğulları ile tellioğullarını hizaya getirmek, işlerine odaklanmasını sağlamak, çalıyı tepeden sürüyeceklere meydanı bırakmamaktır.

Kolay mı, değil ama başarmak da zor olanı alt etmek değil mi?

Mehmet Umut Tuncer’e başarılar dilerim.