İstanbul'un 561'inci fetih yıl dönümü dolayısıyla İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde düzenlenen "2. Uluslararası Osmanlı İstanbul'u Sempozyumu' devam ediyor. Sempozyumda Osmanlı dönemindeki İstanbul yaşamı tüm yönleriyle akademisyenler tarafından anlatılıyor.

 

GAYRİMÜSLİM KADIN HIRSIZLARA MÜSLÜMANLA EVLİLİK CEZASI

Sempozyumun en ilgi çekici başlıklarından biri o dönemdeki kadın hırsızlar, bekar odaları ve dilencilerin anlatıldığı oturum oldu. Çankırı Karatekin Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ali Can Batmaz, "Osmanlı İstanbul'unda kadın hırsızlar" başlıklı konuşmada, kadın hırsızların cezalandırılmasıyla ilgili enteresan bilgiler aktardı. Kadınlara el kesme cezasının uygulanmadığını belirten Batmaz, sürgüne gönderilen kadın hırsızların defalarca aynı suçu işlediğini kaydetti. İstanbul'dan İzmir'e gönderilen hırsızları şehirlerine almamak için kadı'lar tarafından mahkeme kararları çıkarıldığını vurguladı. Gayrimüslim hırsızların defalarca aynı suçu işlemeleri durumunda ıslah edilmek için Müslüman erkeklerle evlendirildiği örneklerine rastladıklarını belirten Batmaz, ""Arşiv belgelerinden edinilen bilgilere göre, bu ceza sorunu gidermek bir yana caydırıcılık dahi sağlamamıştır" dedi.
 

OSMANLI'DA BEKAR ODALARI MARJİNALDİ

Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma Görevlisi Onur Gezer de Osmanlı'nın bekarlarını ele aldığı sunumunda "Bu insanlar mahalle dışında yer alan bekar odalarında kalmaktadır. Çoğunlukla 6-7 kişiden oluşmaktadır. 17. yüzyıldan sonra bekarlar iş gücü değil, marjinal tipler olarak görülmeye başlamıştır. Şehirde çıkan en ufak problemde bekar odaları sıkı bir şekilde denetlenmiştir. Odalarda sıkça fuhuş yapıldığı tespit edilmiştir. 3. Selim döneminde başıboş tayfa sürgün edilmişti" dedi.
 

DİLENCİLİK TARİHİ İSTANBUL TARİHİ KADAR ESKİ

Kırıkkale Üniversitesi Araştırma Görevlisi Fatma Ünyay Açıkgöz de Osmanlı İstanbul'unda dilenciliğin kökeninin Bizans dönemine kadar uzandığını söyledi. Osmanlı toplumunda dilencilerin başlı başına bir esnaf zümresi olup, çok çeşitlilik arz ettiğini kaydeden Açıkgöz, "16. yüzyıldan başlayarak son dönemlere kadar arşiv belgeleri, eski İstanbul'u anlatan bazı eserlerde birtakım dilenci tipleri dikkati çekmektedir. İstanbul merkezli olarak, Osmanlı toplumunda cenaze dilencileri, külhanbeyleri, goygoycular, kasideciler, sebilciler, ıskatcılar, sakatlar, sakat olmadığı halde sakat gibi dilenenler, Arap dilenciler, kadın dilenciler, çocuk dilenciler, taşradan zaman zaman İstanbul'a gelerek belirli yerlerde dilenen mevsimlik dilenciler, muhtaç olmadığı halde karnı tok dahi olsa gözleri doymayan dilenciler gibi bazı dilenci tipleri oluşmuştur. Ayrıca padişahların cuma namazı, göç, askeri sefer ve av seferleri gibi bir yerden başka bir yere gidiş ve dönüşlerini fırsat bilip tezkere sunarak, sultandan sadaka umanlar da ortaya çıkmıştır" dedi.