Hakim Mustafa Karadağ insaat halindeki evini “ipotek” ettirip borç alan ve borcunu ödeyemediği için evine icra takibi başlatılan kişinin “evini ipotek, gösterirken eşinin rızası olmadığı” gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması yönünde karar verdi.

Eşin rızası şart

Mustafa T., Yenimahalle semtinde inşaat halindeki binada bulunan dairesini ipotek ettirip, A.G. isimli tefeciden aylık yüzde on faizle 2007 yılında 32 bin TL borç aldı. Mustafa T. borcunu ödeyemeyince, borç faizi ile birlikte 90 bin TL oldu. Alacaklı A.G. ipotek gösterilen dairenin satışı için Ankara 22. İcra Müdürlüğü aracılığı ile icra takibi başlattı.

Karısı 'haberim yoktu' diye dava açtı

Borçlu Mustafa T.’nin karısı Gülay T., “İpotek ettirilen dairenin, aile konutu olduğunu, ailenin inşaat bitene kadar kirada oturduğunu, rızası olmaksızın kocasının aile konutu olan evlerinin ‘ipotek’ ettirildiğini ancak icralık olunca öğrendiğini” belirterek kocası Mustafa T. ve alacaklı A.G. hakkında “ipoteğin kaldırılması” yönünde dava açtı.

Kirada oturdukları yer aile konutudur

Davalı A.G.’nin avukatları, “bahse konu dairenin ipotek gösterildiği tarihte boş olduğunu, tapuda aile konutu olduğuna dair bir kayda rastlanmadığını, ailenin oturmakta olduğu kiradaki evlerinin aile konutu olduğunu, inşaatı devam eden boş daireyi kullanmadıklarını” iddia ederek davanın reddini talep ettiler.

Hakim: Eşin rızası alınmalıydı

Davaya bakan Ankara 11. Aile Mahkemesi Hakimi Mustafa Karadağ davacı Gülay T.’yi haklı bularak “ipoteğin kaldırılması” yönünde karar verdi.

Hakim Karadağ 5 Temmuz 2012 tarihli kararını şu gerekçelere dayandırdı:
“Kaldırılması istenen ipotek inşaatı devam eden yapı kullanılıp izni henüz alınmayan bölüm üzerine konulmuştur. Davacı ve ailesinin geçici olarak kirada oturup yine eski oturdukları yere taşınmaları, davaya konu edilen aile konutu olduğunun bir ifadesi, bir işaretidir. Netice itibariyle davaya konu olan bağımsız bölümün davacı Gülay T. ile davalı Mustafa T.’nin aile konutu olduğunu kabulde zorunluluk vardır. Eşin rızası olduğu kanıtlanamadı

TMK’nın 193. ve 194. maddeleri uyarınca tapu maliki eşin aile konutu üzerindeki tasarruf yetkisi diğer eşin açık rızasına bağlı tutulduğuna göre diğer eşin açık rızası olmadan yapılan tasarruf işlerinde kesin hükümsüzlük söz konusudur.

Davalı tarafından davacı eşin ipotek tesisi sırasında açık rızasının alındığı kanıtlanamadığına göre kesin hükümsüzlük nedeniyle davaya konu bağımsız bölüm üzerinde tapu maliki eş Mustafa T. tarafından diğer davalı ipotek alacaklısı A.G. lehine tesis edilen ipoteğin de kesin hükümsüzlüğü söz konusudur. Bu nedenle davanın kabulunü ve adı geçen ipoteğen kaldırılmasına karar verilmiştir.”