Size bu hafta bir hikaye yazacağım ve bu  hikaye üzerinden, siyaset kurumu ve siyasetçiler hakkında değerlendirme yapmaya davet edeceğim.

Hikaye şöyle;

Hava yoluyla yolculuk için biletini alan 

yolcular kalkışa hazır uçağın yanında otobüsten inmişler. 

Ve kalkışa hazır uçağa doğru yönelmişler.
Bu arada uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş. 

İçinden kaptan pilotla, yardımcı pilot inmiş.

Yolcular fena hâlde şaşırmışlar. 

Nasıl şaşırmazlar?

Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston, kolunda üç noktalı bant. 

Yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması, tasmanın ucunda bir köpek.
Sağa sola çarparak öylece ilerliyorlar uçağa doğru.

Günlerden 1 Nisan değil ama 'Şaka herhâlde' demiş yolcular, doluşmuşlar uçağa.

Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış. Yolcuların gözleri camda.
Uçak hızlanmış. 

Yolcular endişelenmeye başlamışlar. 

Uçak daha hızlanmış. 

Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış. Uçak iyice hızlanmış. 

Bazı yolcular paniklemiş, dua etmeye başlamışlar.

Uçak son hıza ulaşmış. 

Bu arada pistin sonuna da ulaşmış. 

Yüz metre sonra betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar.

Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş. 

Uçak tam pist  biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış.

Kaptan pilot arkasına yaslanmış, derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş:

"Biliyor musun? 

Bir gün çığlık atmak da geç kalacaklar ve hep birlikte geberip gideceğiz!'' demiş.

Siyasette de nice kör yöneticiler var. 

Siz siz olun; 

çığlık atmaktan vazgeçmeyin!

Hikaye bu ya.

Eğer gerekli dersi almazsak.

Ve siyasete değil, iktidarı eline geçiren muhteris ve yüksek egolulara koşulsuz güveni sürdürmemiz halinde, başımızı ve ülkemizi belaya sokacak siyasetçilerin vereceği zarardan kendimizi ve ülkemizi koruyamayız.

Sırf bizim taraftan diye, sürekli ve kesintisiz destek, siyaseti güçlendirmez ama siyasetçide kontrolsüzlüğe sebep olur.

Hatırlıyorum.

Gençlik yıllarımda bir lastik firmasının reklamı vardı.

Televizyon reklamlarında dönerdi.

Benimle aynı kuşakta olanlar hatırlayacaktır.

1970'li yılların sonu ve 80'li yılların başlarıydı.

O lastik firmasının reklamında,

"Kontrolsüz güç güç değildir." deniliyordu.

Yani şoför frene bastığında lastiklerin yolu kavrayacak ve savrulmayı önleyecek standartta olmasının önemi vurgulanıyordu.

Anlayacağımız her alanda standartlar önemli.

Siyasette standart demokratik değerlerdir.

Demokratik değerler yerine lider fetişizmi siyaset kurumunu güçlendirmediği gibi, seçilenlerin denetimini de  sağlamaz.

Bilmem anlatabildim mi?

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!