Kars’ın Göle ilçesinde, Cemil Kırbayır’ın 8 Ekim 1980’de gözaltına alınıp kaybedilmesine ilişkin inceleme başlatan TBMM İnsan Hakları Komisyonu, dönemin MİT İl Müdürü Engin Yenilmez, eski emniyet müdürleri, polis memurları ve MİT görevlilerini dinledi. MİT’çi Engin Yenilmez, Kırbayır’ın gözaltındayken firar ettiği yönündeki resmi bilgiye inanmadığını açıkladı ve “İşkence vardı” dedi. Komisyonun dinlemek istediği Milli Savunma Bakanlığı komisyona yanıt bile vermezken polisler MİT’çileri, MİT’çilerse polisler suçladı.

BERFO ANA BAŞBAKANLA GÖRÜŞTÜ KOMİSYON HAREKETE GEÇTİ

Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Kırbayır’ın 103 yaşındaki annesi Berfo Ana’nın şubat başında Başbakan Erdoğan’la Dolmabahçe’de buluşması sonrasında TBMM İnsan Hakları Komisyonu harekete geçti. Komisyon 9 Şubat’ta, Cemil Kırbayır’ın kaybedilmesiyle ilgili alt komisyon kurup ağabey Mikail’i ve aynı dönem gözaltına alınan Türkan Çiftçi, Davut Aksu, Zübeyit Çelik, Cengiz Kaya, öğretmen Fevzi Çelik, Ahmet Kaya ile Çetin Aşula'yı dinledi.

Cengiz Kaya, şunları anlattı: “İşkencede sıra Cemil’e sıra geldiğinde bizi köşeye alıp, üzerimize su döküp bekletiyorlardı ama sesleri duyuyorduk. Cemil ‘İstifra edeceğim’ dedi, işkenceciler küfürler etti. Kustu zannedersem ki, o arada bir sessizlik oluştu, yanımdaki polis ‘Ya kan kustu şerefsiz, kan kustu’ dedi ve sessizlik, panik havası oluştu. O arada bizleri daha uzağa götürdüler.”

POLİS MİT'İ SUÇLADI MİT POLİSİ

Komisyon daha sonra dönemin İl Emniyet Müdürleri Salih Işık, Burhanettin Özdemir, Ali Aykut Demirden ve 1. Şube Müdürü Mehmet Haytan, polisler Ömer Bursalı, Ergün Tosunöz, Mehmet Aktaş ve Mehmet Ali Akın ile görüştü. Tosunöz, Aktaş ve Akın; Cemil Kırbayır’ı sorguya götürenler arasındaydı. Üç polise Kırbayır ‘kaçtığı’ gerekçesiyle uyarı cezası verilmişti. İlk görüşmede polisler, Kırbayır’ı MİT’çilere teslim ettiklerini, sorgunun onlarca yapıldığını iddia etti. Daha sonra MİT İl Müdürü Engin Yenilmez ve personeli Zeki Tunçkollu’nun ifadesi alındı. Halen MİT’te görevli bulunan Tunçkollu, kendilerinin sorguya katılmadığını, sorumluluğun polislere ait olduğunu savundu. Engin Yenilmez ise tarihi itirafta bulunarak, Kırbayır’ın kaçtığı savına inanmadığını söyledi.

MİT ÜYESİ KOMİSYONU TEHDİT ETTİ: "SİZİ YUKARIYA BİLDİRECEĞİM"

Kırbayır’ın sorgulandığı gün enstitüde bulunan Komiser Seyfi Çelik ve yazıcı polis Selçuk Akyıldız ve diğer kişiler 10 Mayıs’ta komisyonca tekrar dinlendi. Polisler altında imzaları olan tutanakları ‘hatırlamadıklarını’ söylediler. MİT’çi Zeki Tunçkollu ile polis Mehmet Haytan tartıştı. Tunçkollu sorguya katıldıklarını itiraf ederken, komisyon üyelerine, “Sizi yukarıya bildireceğim” dedi.

Komisyon, Milli Savunma Bakanlığı’na da yazarak, dönemin Sıkıyönetim Komutanı ve Sıkıyönetim İrtibat Subayı’nın kimler olduğunu sordu. Ama bakanlık, yasal zorunluluğa rağmen değil isim bildirmek, yanıt bile göndermedi. Taslak raporda “Dönemin askeri personelinin belirlenmesine ve dinlenilmesine yönelik komisyonun yazılı ve sözlü çabalarına Milli Savunma Bakanlığı’nca henüz cevap verilmemiş olması bu konudaki hoşgörü endişemizi güçlendirmektedir” denildi.

Komisyon Kırbayır’ın en son görüldüğü Kars’taki Dede Korkut Eğitim Enstitüsü binasını inceledi. Komisyon, 1980’de binada Sıkıyönetim Komutanlığı’nın koordinesi altında asker, polis ve MİT görevlilerince soruşturma yapıldığını belirledi. Raporda “Komisyonumuz, gözaltında öldürüldüğü ve bir şekilde yok edildiği düşüncesindedir” sonucuna varılıp emniyet, MİT ve asker hakkında suç duyurusunda bulunma kararı aldı.

EMNİYET MÜDÜRÜ: "SORGUDA FALAKAYA YATIRILIR, İŞKENCE YAPILIR"

Dönemin Kars Emniyet Müdürü Buhanettin Özdemir'in komisyon tutunaklarına geçen cevapları ise gerçekten korkunç. Dönemin emniyet müdürü sorgu sırasında işkence yapıldığını açık bir şekilde kabul ediyor.

ADALET MÜFETTİŞİ MECİT GÜRSOY -Yani bütün orada söz askerin miydi?
BURHANETTİN ÖZDEMİR -Askeriye, MİT ve bizden arkadaşlar.
MECİT GÜRSOY -Ama asıl ipin başında asker vardı öyle mi?
ÖZDEMİR -Evet, evet.
BAŞKAN -Sorgulama yeri nasıl bir yerdi?
ÖZDEMİR - İşte bir oda efendim.
BAŞKAN - Ne gibi aletler vardı orada?
ÖZDEMİR - Şu an dışarıda komiser var, o size neler olduğunu anlatabilir.
BAŞKAN - Ona da soracağız, o ayrı mesele. Biz size soruyoruz.
GÜRSOY -Olmaması gereken bir şey var mıydı orada?
ÖZDEMİR -Tabii sorgulamalar… Benim söylememe gerek var mı?
GÜRSOY -Hayır, söyleyin tabii, onun için çağırdık
ÖZDEMİR -O dönemde nasıl sorgu yapılır?
ÖZDEMİR -Falakaya yatırılır, işkence yapılır, bunlar oluyordu.

"SORGUDA ÖLEN KİŞİ İÇİN KAÇTI DENİR SONRADA CESETİ YOK EDİLİR"

Dönemin MİT İl Müdürü Engin Yenilmez ise Cemil Kırbayır'ın "fazla dayaktan" ölmüş olduğunu düşünüyor. Komisyonda soruları cevaplayan Yenilmez, ayrıca sorguda ölen kişiler için "kaçtı" dendiğini ve cesetin bir şekilde yok edildiğini söylüyor.

YENİLMEZ -Cemil Kırbayır, yer gösterme için götürüldüğü zaman kaçmış. Ben buna inanmadım, yine de inanmıyorum ama…
BAŞKAN -Eli arkadan bağlı, gözü kapalı soyunuk biri eli kolu kırılıp kalkabilir mi, kaçabilir mi?
YENİLMEZ -Buradaki mantıksızlığı zaten siz de sordunuz ben dedim ki: “İnanmadım.” O zaman inanmadım ama bir tahkikat yapma gibi bir durumum olmadı, ne yalan söyleyeyim.
BAŞKAN -Cemil’de dövmenin kantarı fazla kaçmış olabilir mi sizce?
YENİLMEZ -Öldüyse bu nedenle ölmüştür başka nedenle ölmesi mümkün değil ki sorgudaki kişinin.
BAŞKAN -Nasıl davranır polis? Diyelim sorgu sırasında elektrik fazla verildi, sorgulanan kişi öldü.
YENİLMEZ - ‘Kaçtı’ denir.
BAŞKAN - Ceset ne yapılır?
YENİLMEZ - Bir şekilde yok ederler.
BAŞKAN -Yakılabilir mi mesela?
YENİLMEZ -Yakılabileceğini düşünmüyorum.
BAŞKAN -Neden?
YENİLMEZ -Bu bir vahşet.
BAŞKAN -Bu kaçmanın bir senaryo olduğu düşünülüyor. Kaçsaydı yakalanmaz mıydı?
YENİLMEZ -Yakalanmaması mümkün değil.