Geçen yıl eşik 15’in üstünde üç gün kaldı diye kur koruması başlatılırken doların bir aydır bu seviyenin üstünde olması ‘Asıl krizi şimdi yaşıyoruz’ dedirtti.

Geçen aralık ayında dolar 18’i görünce Dövize Endeksli Mevduat duyuruldu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının da etkisiyle kur altı ay sonra yeniden 17’yi aştı.

Mayıs başından beri TL’deki değer kaybı yüzde 12’yi buldu. Fren için başlatılan kur korumasının faiz maliyeti 160 milyar liraya dayandı. Doların bir aydır 15’in üstünde seyretmesi ise ‘Tablo KKM’nin başlatıldığı dönemden çok daha vahim’ değerlendirmelerine yol açtı.

EKONOMİNİN KURALLARINA AYKIRI HER ADIM VATANDAŞI BİRAZ DAHA FAKİRLEŞTİRİYOR

Geçen aralık ayında dolar 18’i görünce Dövize Endeksli Mevduat duyuruldu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının da etkisiyle kur altı ay sonra yeniden 17’yi aştı. Mayıs başından beri TL’deki değer kaybı yüzde 12’yi buldu. Fren için başlatılan kur korumasının faiz maliyeti 160 milyar liraya dayandı. Doların bir aydır 15’in üstünde seyretmesi ise ‘Tablo KKM’nin başlatıldığı dönemden çok daha vahim’ değerlendirmelerine yol açtı.

EKONOMİNİN KURALLARINA AYKIRI HER ADIM VATANDAŞI BİRAZ DAHA FAKİRLEŞTİRİYOR

Önlemlerin işe yaramadığı gibi vatandaşın sırtına yük bindirmesi ‘Artık ekonominin gerçeklerine aykırı adımlar atılmasın. Yalnızca bilim gözetilsin’ tepkilerine yol açtı. Ekonomistler de sıkıntılı gidişatı işaret etti: * Kuru durduran süper buluştan elimizde ne kaldı? Kur aynı yere geldi, faizler yükseldi, enflasyon uçtu, yoksulluk arttı. * Sadece bir günde KKM’nin millete yükü 21 milyar TL daha arttı. Bu artık sürdürülebilir bir hal değil.

KURDAKİ ARTIŞ KKM'Yİ PATLATTI

Karar gazetesinin haberine göre Kura karşı alınan KKM önlemi de boşa çıktı. Aralık ayında 18’e ulaşan dolar karşısında devreye giren KKM, TL’deki değer kaybını sadece 6 öteledi. Fakat buradan verilen kur farkı, yine vatandaşın cebinden çıktı. 150 milyar lirayı aşan faiz maliyeti sonrasında dolar yeniden 17 liranın üzerine çıktı. Vatandaşlar ve ekonomistler kura müdahalelere karşı ‘aykırı adımlar atmayın yeter’ dedi.

Türkiye’de ekonomi yönetiminin krize aldığı geçici önlemler, TL’ye katmerli olarak olumsuz yansıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her defasında dile getirdiği ‘faiz’ hassasiyeti hem enflasyonu hem de kuru yeniden zirveye taşıdı. TL’deki sert kaybına olan önlemler uzun bir süredir hep geçici.

Ekonomistler her yamanın başka bir tarafı bozduğunu dile getirirken, 17’yi aşan dolar sonrasında Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminin de bir anlamının kalmadığını paylaştı. 20 Aralık 2021’de dolar/TL 18’i aşmış ardından Hükümet tarafından açıklanan KKM sistemiyle birlikte düşüş 10 liralara kadar gerçekleşmişti.

Fakat 6 aylık süreçte gelinen noktada kur yeniden 17.20 seviyesini geçti. Erdoğan’ın hafta başındaki kabine toplantısında düşük faiz politikasının süreceğine dair mesajlarıyla TL’deki değer kaybı yeniden hız kazandı. Mayıs ayı başından 14.75’lar düzeyinden başlayan yükseliş trendiyle birlikte dolar/TL, dün 17 lirayı aşmış oldu. Böylece Mayıs 2022’den buna kayıp yüzde 15’in üzerine çıktı. Sene başından itibaren yükseliş 27’yi geçti. Euro/TL’de 18.5 seviyesine doğru yola çıktı.

KKM sistemiyle birlikte yine Hükümet, deyim yerindeyse fakirden alıp zengine verdi. 29 Nisan’da 810 milyar lira seviyesinde olan TL KKM tutarı, 54.5 milyar dolar seviyesinde de yabancı para mevcuttu. 27 Mayıs’ta bu TL tarafında 904 milyar liraya, kur bazında da 55.7 milyar dolara çıktı. Kur farkı hesaplandığında bugün bu tutar hemen hemen 958 milyar lira seviyesinde. Yani KKM’den mevduat sahiplerine 160 milyar TL’ye yakın ödeme gerçekleşecek.

Türkiye’nin beş yıl vadeli borcunu iflasa karşı korumanın maliyetini gösteren CDS’ler 730 puanı aşarak rekor kırarken likiditenin çok düşük kaldığı Londra swap piyasasında haftalık TL faizi ise sert yükselişle Mayıs sonundaki yüzde 25’ten yüzde 120’ye çıktı.

‘BİR GÜNLÜK YÜK 21 MİLYAR TL’

Ekonomist İris Cibre “KKM ile dövizin köpüğünü aldılar, iyice köpürtüp elimize geri verdiler, üzerine de bugünkü kurla 85 milyarlık KKM kur farkı ödemesini yapıştırdılar. Yine bir numara yapabilirler mi? Evet mümkün olabilir tabii fakat ne kadar süre ile işe yaradığını artık tüm piyasa biliyor. Kara delik cari açık ve enflasyon tüm zihni sinir projelerinizi yer” açıklamasını yaptı. Gelecek Partili Serkan Özcan da şunu paylaştı: “Dolar 17.17TL! 1 günde sadece KKM’nin millete yükü 21 milyar TL daha artarak 157 milyar TL’ye ulaştı. 6 ay önce halaylar eşliğinde açıklanan KKM sistemi ülkeyi her geçen gün daha fazla yokluğa götürüyor. Bu hal sürdürülebilir bir hal değil.”

HÜKÜMET ÖNLEM ALMAKTAN GERİ DURMUYOR

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Mayıs sonunda Türkiye Borsalar Bankalar Birliğini’nin (TBB) Genel Kurul toplantısında konuşmuştu. Nebati yaptığı konuşmada, enflasyonun ülkemizin ve dünyamızın temel sorunu haline geldiğini, bütün ülkelerin bir dizi önlemler aldığını belirtti. Bu konuda ABD’den Çin’den örnekler veren Bakan Nebati “Küresel ekonomi zor bir dönemden geçiyor. Emtia fiyatlarındaki yüksek artışlar, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar ve taşımacılıkta artan fiyatlar tüm dünyada enflasyonun sert bir biçimde yükselmesine sebep oldu. Bugün gelişmiş ülkeler son 40 yılın en yüksek enflasyonunu yaşıyor. Vatandaşlarımızın ve üreticilerimizin maruz kaldığı fiyat artışlarını sübvanse ediyoruz. Fiyat istikrarını kalıcı olarak sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz” dedi.

DÜNYA BANKASI’NDAN KORKUTAN MESAJ

Dünya Bankası da dün küresel ekonominin 1970’lerdekine benzer bir stagflasyon, yani enflasyonla eş zamanlı ekonomik küçülme riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu. Yıllık büyüme tahminini yüzde 4,1’den 2,9’a çeken Dünya Bankası, dünyanın büyük kısmında yatırımların düşük seviyede seyrettiğini ve bunun da önümüzdeki 10 yıldaki ekonomik büyümenin potansiyelinin altında seyretmesine yol açacağını belirtti. Dünya Bankası Başkanı David Malpass, stagflasyonun düşük ve orta gelirli ülkelerde siyasi istikrarsızlığa da yol açabileceğini söyledi.

‘EKONOMİNİN TEMEL YASASI YOK SAYILIYOR’

Sosyal medya üzerinden paylaşım yapan ABD’li ekonomist Mohamed El-Erian, TL’nin dünkü değer kaybının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faizlerin artmayacağı, hatta düşebileceği yorumunun ardından geldiğini hatırlattı. Allianz ve Barclays’te yöneticilerinden El-Erian “Ekonomi açısından, yaşananlar ekonominin temel bir yasasının yok sayıldığı bir deneyin devamı” ifadelerini kullandı. Bloomberg ve Financial Times’ta köşe yazarlığı da yapan El-Erian “Türkiye’nin para birimi zayıflamaya devam ediyor” dedi. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Baş Ekonomisti Robin Brooks da Türkiye’nin CDS priminin geçmişte Brezilya ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelere paralel hareket ettiğini fakat 2018’den bu yana uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle ayrıştığını yazdı. Brooks “Tekrarlanan kredi teşvikleri, büyük cari açık ve devalüasyon Türkiye’nin risk primini çok daha yüksek bir seviyeye taşıdı” diye konuştu.

'TL'DE DEĞER KAYBI KAÇINILMAZ'

IIF Baş Ekonomist Vekili Sergei Lanau “Geçen Kasım’daki [TL’nin] büyük değer kaybına rağmen Türkiye’nin dış ticaret açığı büyüdü. Petrol ve altın harici ithalatta bile kayda değer bir düşüş yok. Merkez Bankası rezervlerinin düşük seviyesi ve dışardan gelen paranın az miktarda olması göz önünde bulundurulunca TL’nin tekrar büyük bir değer kaybı yaşaması kaçınılmaz gözüküyor” dedi.

ABD’li yatırım fonu yöneticisi Will Slaugher ise “Erdoğan’ın rezervi bitti ve yakında liranın kontrolünü kaybedecek. Yıl sonuna kadar Türk Lirası büyük ihtimalle olağanüstü değer kaybedecek ve Türkiye’nin temerrüde düşmesi de mümkün” ifadelerini kullandı.

‘IŞIL IŞILIZ MAŞALLAH’

Ekonomistler de kurdaki yükselişe sosyal medya hesapları üzerinden yorum yaptı. Ekonomist Oğuz Demir “6 ay önceki kur atağını durduran süper buluş KKM’nin sonucunda elimizde ne kaldı? Kur aynı yere geri geldi. Piyasa faizleri yükseldi. Enflasyon uçtu. Yoksulluk arttı. Yetmezmiş gibi üzerine bir de bütçeye 200 milyar TL’lik bir yük geldi. Işıl ışılız maşallah” dedi.

‘YENİ TEDBİR NE OLACAK?’

İktisatçı Mehmet Şişman ise “KKM hazineden nasılsa. Faiz yükselseydi, verimlilik farkı anlaşılacaktı. Onu da anlamadığımız gibi, kurun önü açıldı. Enflasyona devam. Model bu işte” yorumunu yaptı. Analist Fatih Sezer “Dolar 17.10 euro 18.27. Büyük umutlarla başlatılan KKM’nin etkisi ortadan kalktı sayılır. Bakalım yeni tedbir ne olacak?” dedi. Analist Atilla Çifter de “Son iki günde KKM’den gelen yeni kur farkı zararı 2022 yılı tarımsal destekleme tutarı olan 29 milyar TL’yi aştı” ifadelerini kullandı.

‘DÜŞÜK KUR AMAÇ OLMAKTAN ÇOKTAN ÇIKTI’

İktisatçı Gökhan Uskuay “KKM ile amaç kurun volatilitesini düşürmek. Son açıklamalar ise cari fazla, negatif reel faizin global hali, düşük faiz ile kurun volatilitesi amaç olmaktan çıktığını gösteriyor. Yüksek enflasyon, yüksek kur, yükselen varlık fiyatları ile yıl tamamlanacak görünüyor” dedi. Analist Doç. Dr. Hakkı Öztürk ise “KKM’ye rağmen, TL yılın başından beri dolara karşı en fazla değer kaybeden para birimi yüzde 19,7” yorumunu yaptı. Ekonomist Ali Hakan Kara: “Bugünkü döviz kurlarıyla Haziran’da resmi TÜFE enflasyonu en az yüzde 82 olur. Tedbir alınmazsa son çeyrekte üç haneyi görebiliriz.”

OECD: HARCAMALAR SINIRLANACAK

OECD, Türkiye’nin bu yıl için büyüme ve enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize etti. OECD bugün yayınladığı “Ekonomik Görünüm” raporunda, Türkiye için 2022 yılı GSYH büyüme tahmini yüzde 3,3’ten yüzde 3,7’ye çıkarıldı. 2023 yılı için tahmin ise yüzde 3,9’dan yüzde 3,0’e indirildi. Değerlendirmede, 2021 yılındaki güçlü toparlanmanın ardından büyümenin, projeksiyon döneminde ılımlı kalacağı ifade edildi.

OECD “Çok yüksek enflasyon ve azalan Tüketici Güveni, tüketici harcamalarını sınırlayacaktır. Yatırımlar, jeopolitik faktörler ve finansal koşullardaki belirsizlik nedeniyle geri tutulacak” değerlendirmesinde bulundu. Yüksek emtia ve gıda fiyatları ile birlikte destekleyici para politikasının tüketici enflasyonunu 2022’de ortalama yüzde 70’in üzerinde tutacağını belirten OECD, ortalama enflasyon beklentilerinde yukarı yönlü sert bir revizyona gitti.

Buna göre, bu yıl için ortalama tüketici fiyatları tahmini yüzde 23,9’dan yüzde 72,0’ye, 2023 yılı tahmini yüzde 21,7’den yüzde 38,9’a çıkarıldı. OECD, 2022 yılı için işsizlik oranı beklentisini yüzde 12,5’ten yüzde 11,8’e, 2023 yılı için yüzde 12,6’dan yüzde 11,8’e çekti. Cari denge/GSYH için tahmin bu yıl yüzde -1,7’den yüzde -4,8’e, gelecek yıl yüzde -1,6’dan yüzde -4,4’e revize edildi. OECD, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının güçlendirilmesi ve para politikasının sıkılaştırılmasının, toparlanmanın anahtarı olacağı yönünde görüş belirtti.