“Ergenekon soruşturması” kapsamında gözaltına alınıp sorgulanan eski Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, görevli olduğu dönemde “Ergenekon” isimli bir istihbarat bilgisine rastlamadığını belirtti. Kılınç, soru üzerine bu örgütle ilgili oluşumu gazeteci Saygı Öztürk"ün yazdığı Belgelerle Ergenekon isimli kitaptan öğrendiğini söyledi.

Sorgusunda daha çok Ergenekon soruşturması kapsamında adı geçen kişilerle olan ilişkileri sorulan Tuncer Kılınç, 12 sayfalık ifadesinde sorulara şu karşılığı verdi:

ERGENEKON BİLGİSİ GELMEDİ

Emekli olmadan önceki iki yıllık MGK genel sekreterliği görevimde Türkiye'de görev yapan tüm istihbarat birimlerinin toplamış oldukları bilgileri aktardıkları birimin başında bulundum. Her ay düzenli olarak yapılan MGK toplantısından bir hafta - 10 gün kadar önce benim başkanlığımda toplanan heyet bu istihbarat bilgilerini gözden geçirir, en önemli gördüklerini, önlem alınması gerektiğini değerlendirdiği konuları başlıklar halinde, birer dosya şeklinde hazırlar ve MGK toplantısında bu maddeler benim yardımcım tarafından okunurdu. İki yıl boyunca istihbarat birimlerinin raporlarında ben Ergenekon isimli herhangi bir istihbarat bilgisine rastlamadım.

ALPARSLAN ARSLAN"I TANIMAM

"Şener Eruygur devre arkadaşımdır. Hurşit Tolon, halef - selef olduğumuz asker arkadaşımdır. Birlikte görev yaptığımız dönemde yüksek askeri şura toplantılarına katıldık. Sınıflarımız farklı olan İlker Güven'i Harp Akademisi'nden tanırım. Ufuk Büyükçelebi'yi, Mustafa Balbay'ı gazeteci olarak tanırım. Sinan Aygün'ü Ankara'da görev yaptığım dönemden tanırım. Kendisi TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile birlikte sık sık yanıma gelirdi, görüşlerime değer verirlerdi, kendileriyle konuşurduk. Erol Mütercimler'i televizyondan, programlarından tanırım. Alparslan Aslan, Sedat Peker, Muzaffer Tekin"i ise tanımıyorum. "

HABLEMİTOĞLU CİNAYETİNDEN SONRA BANA ULAŞTI

Yazar Ergün Poyraz'ı, Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesinden sonra tanıdım. Hablemitoğlu'nun öldürülmesinden sonra Ergün Poyraz bir şekilde bana ulaştı, tehdit aldığını, güvenlik sıkıntısı olduğunu, jandarma bölgesinde oturduğunu söyledi. Ben de kendisini jandarma görevlilerine yönlendirdim. Kendisi bu şekilde jandarma tarafından korundu. Yazdığı her kitaptan bana bir tane hediye olarak getirirdi, bu şekilde görüşmemiz oldu, ayrıca telefonla da görüşmüşüzdür.

PERİNÇEK-ALEMDAROĞLU, KÜÇÜK-KÖMÜRCÜ

Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu'nu konuşmacı olarak katıldığım panellerden tanıyorum. Yazar İlhan Selçuk"la da bir kez eşlerimizle bir araya gelmiştik. Veli Küçük'ü jandarma generali olarak tanırım. Aynı yıllarda Edirne'nin değişik bölgelerinde görev yaptık. İsmini daha çok medyadan duydum. Güler Kömürcü'yü Akşam gazetesi'nde köşe yazarı olması nedeniyle tanırım. Genelkurmay Başkanlığı'nın 30 ağustos resepsiyonuna gazeteci olarak katılmıştı, ilk kez orada görüştük. Birkaç kez telefonla görüştük. 6 Aralık 2007'deki konuşmamızda, o tarihte gündemde olan bir konuyu konuştuk. Kendisine bir makalesinde bu konuya değinebileceğini ilettim. Ancak bu kesinlikle ona bu konuyu yazması konusunda bir talimat değildir. Hatırladığım kadarıyla Kömürcü benim bahsettiğim konuyu tam olarak anlamadı ve köşesinde de yazmadı."

MUSTAFA BALBAY"LA DA KONUŞURDUM

Mustafa Balbay'ı gazeteci kimliğiyle tanıyorum. Milli Güvenlik Konseyi'nde basın ve halkla ilişkiler daire başkanı olarak görev yaptığım için, Genelkurmay Başkanlığı genel sekreterliği görevimde, ayrıca MGK genel sekreterliği görevimde doğal olarak basın mensuplarıyla çok yakın ilişki içinde bulunduğumdan gazetecilerin çoğunu tanırım. Mustafa Balbay görüştüğüm gazetecilerden biridir. Kendisiyle diyalogumuz tamamen gazeteci - bürokrat ilişkisi çerçevesinde gelişmiştir.

KARARGAH EVLERİ VE KEMALİST HAREKET

Resmi olarak görevde olduğum dönemde bana kesinlikle karargah evleri oluşumuyla ilgili bir bilgi ulaşmadı. Ulaşmış olsaydı, en ciddi tedbirlerin alınması için yetkimi sonuna kadar kullanmaktan kaçınmazdım. Bahsedilen derneklerin faaliyet yürüttüğüne dair medyadan duyumlarım oldu ancak ben hiçbirisinin hiçbir etkinliğine katılmadım, üyeliğim yoktur, olması söz konusu değildir. yalnızca Fenerbahçe kulübü'nün kongre üyesiyim. "Kemalist Hareket" isimli belgeleri de ilk kez duyuyorum. Bunların hedef ve yöntemlerini onaylamam söz konusu değil. İç ve dış düşmana karşı daima göreve hazır olan bir ordumuz ve anayasal kurumlarımız vardır.

BAŞKANLIK BANA TEKLİF EDİLDİ

Emekli olduktan sonra Atatürkçü Düşünce Derneği genel başkanlığı bana teklif edildi, ben değişik sebeplerden kabul etmedim. Teklifi getirenler derneğin yönetiminde bulunan, ismini hatırlayamadığım kişiler olabilir. Ancak ben değişik zamanlarda Atatürkçü Düşünce Derneğinin davetlisi olarak konuşmacı sıfatıyla konferanslara katıldım. Derneğin amacının ismi gibi son derece ulvi ve değerli olduğu konusunda düşüncem vardır. Her Türk vatandaşı gibi Atatürk ilkelerini, Atatürkçü düşünceyi anlatmak, yaşatmak, benim için öncelikli olmuştur. Bu düşüncelerle derneğin toplantılarına katıldım, ancak diğer derneklerle hiçbir şekilde temasım olmadı."

TUNCAY ÖZKAN"DA BULUNAN BELGE

Tuncay Özkan'dan elde edilen ve Fethullah Gülen davasından bahsedilen bir elektronik postayı tanımadığım Hayri Canöz göndermiş. Mailin içeriğinde burada konuşulan konularla ilgili herhangi bir şey görmedim, duymadım. Mailde geçen 'bir numaralı bike' tabirinin ne anlama geldiğini bilmiyorum."

"MİLLİ İKTİDAR HAREKATI"

iki yıl kadar önce Başkent Üniversitesi'nin Ankara-Gölbaşı'nda bulunan tesislerinden eski Bitlis Milletvekili Kamran İnan'ın başkanlığında değişik kesimlerden kişilerin katıldığı bir toplantı yapıldı. Yaklaşık 80 - 90 kişilik bir katılım vardı. Bir siyasal partinin kuruluşuyla ilgili bir toplantı şeklindeydi. Bu partiye isim arayışı vardı. Bu husus konuşuldu. Ancak herhangi bir sonuca ulaşmadı. bir daha da bu toplantı tekrarlanmadı. Ergenekon terör örgütü isimli oluşumla uzaktan yakından ilgim yoktur. gerek görev yaptığım dönemde, gerekse emekli olduktan sonra yasadışı hiçbir hareketin yanında yer almadım. Suçsuzum ve savunmam bundan ibarettir.

YALÇIN KÜÇÜK'Ü EŞİ SAVUNDU

"Ergenekon Soruşturması" kapsamında tutuklanan yazar Prof.Dr. Yalçın küçük'ü, mahkemede eski eşi Avukat İffet Temren Küçük savundu. Eski eşinin gözaltına alınması üzerine İstanbul'a giden ve tüm aşamalarda onu yalnız bırakmamaya çalışan İffet Hanım, tüm çabalarına rağmen eski eşinin tutuklanmasını önleyemedi.

KÜÇÜK'E ŞEMA GÖSTERİLDİ

Yalçın Küçük, Cumhuriyet Savcılığı'ndaki soruşturma sırasında bir örgüt şeması gösterildi. Küçük, kendisinin her hangi bir örgütle ilişkisinin olmadığını, Ergenekon diye bir örgütü de bilmediğini belirtti. Küçük'e, yazdığı kitaplar ve bunlarla ilgili bilgi ve belgeleri nereden aldığı, aldığı bu bilgileri niçin açıkladığı da soruldu.
Savcılık soruşturmasından son derece rahat bir biçimde ayrılan ve serbest kalacağını bekleyen Yalçın Küçük, örgüt şeması ile ilgili kendisine yöneltilen soruda, büyük bir yanlışlığı düzelttiğine inandığını söyledi.

KİTABIM İÇİN ÜZÜLDÜM

Küçük, eski eşinin yanı sıra birisi yeğeni olan diğer avukatlarına da "Yeni yazdığım ve yakında basımına vereceğim kitabımda, polisler bilgisayarın hard diskini aldığı için gitti. Bir an önce bunu nasıl alabiliriz. Kitabımda önemli bilgiler yer alıyordu" dediği öğrenildi.

Yalçın Küçük'ün evinin arandığı gün, aynı apartmanda oturan eski eşi İffet Temren Küçük'ün de evi aranmıştı. Ergenekon'un 10. dalgasında gözaltına alınan yazar Ergün Poyraz'ın avukatı Hüseyin Buzoğlu serbest bırakılırken, Ergenekon tutuklularından emekli Binbaşı Fikret Emek'in avukatı olan emekli albay Levent Göktaş ise tutuklandı. Göktaş, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda önemli görevlerde bulunmuştu.