Umut Yeniocak, habere konu olan Yargıtay kararının, kiracısı tacir olan bir iş yeri kirasıyla ilgili olduğunu ve kiracının kirasını yatırırken dava hakkını saklı tutarak ödeme yaptığını belirterek, kararda, '7161 sayılı kanunun 59. maddesi ile 6217 sayılı kanunun geçici 2. maddesinde, tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranının esas alınacağına ilişkin hükmün, akdedilmiş diğer kira sözleşmelerinin yenilenmesinde de uygulanacağı açıkça belirtilmiş olup, kanunun yayın tarihinden itibaren derhal uygulanması gerekeceğinden, bu itibarla, ilk derece mahkemesince kira bedelinin tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranının esas alınarak belirlenen kira bedeli üzerinden, davacının istirdadını istediği alacağın hesaplanarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır' denildiğini kaydetti.

Yeniocak, her ne kadar Yargıtay Başkanlığı yaptığı açıklamada bu kararın yüzde 25'lik artış kuralıyla bağlantısı olmadığını belirtmiş olsa da hukuksal açıdan bağlantının kolaylıkla kurulabileceğine işaret etti. Yeniocak’a göre, bahsi geçen kararında Yargıtay; 2019'da getirilen TÜFE sınırlamasının, mevcut sözleşmelere de derhal uygulanması gerektiğini ve kiracının, bu artış oranını aşan miktardaki kira ödemelerinin iadesini talep edebileceğini söylüyor. Yeniocak, bu yönüyle kararın, yüzde 25'lik artış sınırlaması bakımından da emsal teşkil edebileceğinin altını çizdi.

ARADAKİ FARKIN İADESİ

Yeniocak, “Bu kararın özünde yatan sebep, kanunun emredici kuralına aykırı şekilde yapılan kira artış anlaşmasının Yargıtay tarafından geçerli olarak kabul edilmemesidir” dedi. Yeniocak, “Yüzde 25'lik artış sınırlamasının kiracı ile yapılan anlaşma sonucunda aşılması hâlinde, yapılan bu anlaşma da pekâlâ kamu düzenini ilgilendiren emredici bir kurala aykırılık sebebiyle geçersizdir (kesin hükümsüzdür)” diye konuştu. Yeniocak, böylece geçersiz bir anlaşmaya dayalı olarak verilen fazla kira bedelinin iadesinin talep edilebileceğini söyledi.

Bazı hallerde ise, geçersizliği (kesin hükümsüzlüğü) ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması anlamına gelebileceğini de kaydeden Yeniocak bu durumda, somut uyuşmazlığın koşullarına göre bu tespiti hâkimin yapabileceğini belirtti. Yeniocak, “Ancak özellikle konut kiracıları bakımından koruma amacıyla getirilmiş bir artış sınırlamasının uygulamasında kiracının fazladan ödediği paranın iadesini talep etmesi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemez. Aksi hâlde, artış sınırlamalarının anlamı kalmaz” değerlendirmesini yaptı.