“Kılıçdaroğlu’nun meydanlarda başbakanı aşağılayan sözler kullanması onun reklamlardaki makyajını döküyor, gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor” diyen Akdoğan, CHP’nin geçmişini inkâr eden açıkça reddi miras yapan bir tutum içinde olduğunu dile getirdi.
 
Başbakanın eski Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Doç. Yalçın Akdoğan, CHP’nin ideolojisini gizlediğini, reddi miras yaptığını, MHP’de ise “siyasi eksen kayması “ olduğunu söyledi. Akdoğan, gündeme ilişkin Türkiye’nin sorularını cevapladı.
 
* Uzun süre Başbakanın “mutfak” ekibindeydiniz. Sizi siyasete ne itti?
 
KOLTUK DEĞİL YAPILAN İŞ ÖNEMLİ
AK Parti, bugün Türkiye’yi dönüştüren en büyük siyasi harekettir ve değişimin lokomotifi durumundadır. Geçen 9 yıl içinde tarihi olaylar yaşadık, önemli gelişmelere tanıklık ettik. Türkiye’yi dönüştüren böyle bir hareketin parçası olmak gerçekten gurur duyulacak bir durumdur. AK Parti, 2001’de milletin kötü gidişe dur demesi ve duruma el koymasıyla millet tarafından kuruldu ve 2002’de milletin yönetime el koymasıyla iktidara geldi. Bizler insana hizmeti kutsal bilen bu anlayışın bir parçası olmaktan bugüne kadar büyük mutluluk duyduk. 9 yıl mutfakta görev yaptık, şimdi doğrudan siyasi bir misyon yükleniyoruz. Bizim için önemli olan oturduğumuz koltuk değil, yaptığımız iştir. Herkesin kıymeti, himmeti nispetindedir, kimin himmeti milletiyse o tek başına bir millettir. Başbakanımız siyasi mücadelesiyle ortaya koydu ki, millete hizmet eden millet nezdinde kıymet taşır. Uzun yıllar Türkiye’de siyasetin ahlaki amacı kaybolmuştu. Bizim anlayışımıza göre siyasetin ahlaki amacı adaleti ve hakkaniyeti tesis etmektir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin varlık sebebi budur, siyasete, bürokrasiye ve yönetimin her kademesine bu anlayışı kazandırmaya çalışmaktadır.
 
* Sayın Başbakan istişareye büyük önem veriyor. Karar alma süreci nasıl gerçekleşiyor, Kendisinin karar alma sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
BİZDE KLİK VE HİZİP YOK
AK Parti’de karizmatik bir lider vardır ama tüm kurum ve kurallar olması gerektiği şekilde işler. AK Parti kadar kurumsallaşmaya önem veren başka bir parti yoktur. Her hafta MYK, her ay MKYK ve genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı düzenli olarak yapılır, yılda en az iki defa milletvekillerinin katılımıyla istişare toplantısı yapılır. Parti içi demokrasi AK Parti’de örnek gösterilecek şekilde işletilir. Başbakanımızın yönetim anlayışı ‘ortak akla’, ekip çalışmasına ve istişareye dayanır. Ehliyet ve liyakat sahibi üyeler bulundukları kurullarda özgürce görüşlerini ifade ederler, katılımcı bir anlayışla durum değerlendirmesi yapılır, herkes alınan karara uygun hareket eder. Politikalar, strateji ve taktikler kişisel değil kurumsal kararlarla belirlenir. AK Parti’de klikler, hizipler, çıkar grupları yoktur. AK Parti, şeffaflığa, katılımcılığa, ortak akla önem verir, ama başarının altında yatan sır, tek kelimeyle samimiyettir. AK Parti sadece oy kazanmak için değil, gönüller kazanmak için çalışır? 8.5 yılda Türkiye’de çok şey değişti.
 
* Son seçim söylemlerini de dikkate alırsanız aynı değişim muhalefete yansıdı mı? Türkiye’deki muhalefeti yeterli görüyor musunuz?
 
MUHALEFET ÇAPSIZ
Türkiye’de bir zamanlar iktidar problemi vardı. Son dönemde güçlü ve muktedir bir iktidar var. AK Parti hem kendi varlığını darbeci anlayışa karşı koruyabiliyor, hem milletin iradesini vesayetçilerin tasallutundan kurtarıyor, hem de Türk demokrasisini ayakta tutuyor. Ancak muhalefet kendisini değiştirmekte ve geliştirmekte bir türlü başarılı olamıyor. 2002 seçimlerinde hem merkez siyaseti çökmüştü, hem de çevre siyaseti çökmüştü. AK Parti merkezi yeniden inşa ettiği gibi, çevrenin taleplerini de merkeze taşıyor. AK Parti yüksek siyaset konularına el attıkça, muhalefetin çapsızlığı daha fazla ortaya çıkıyor. Bugün ne MHP’nin, ne de CHP’nin dünyaya ve Türkiye’ye söyleyecek anlamlı bir sözü kalmıştır. İkisi de laikçi ulusalcı çizgide buluşmuş, AK Parti karşıtlığıyla yönünü arayan bir konuma düşmüştür. CHP, 80 yıllık partiyim demekte ama bugün ideolojisini gizleyen, geçmişini inkar eden, açıkça reddi miras yapan bir tutum sergilemektedir. Popülizm ve Makyavelizm CHP’nin siyasetini belirlemektedir. MHP’de ise klasik milliyetçi muhafazakar çizgiden bir kopuş yaşanmakta, tam anlamıyla bir siyasi eksen kayması görülmektedir.
 
 
* Muhalefetin “meydan dilini” nasıl buluyorsunuz? Sağduyulu mu yoksa aksi mi?
 
BAĞIRIP ÇAĞIRIYORLAR
Ortaya bir vizyon ve politika koyamayanlar, düşük düzeyli polemiklerden, hakaret ve iftiradan medet umuyorlar. Siyaset, bağırıp çağırmak ya da desteksiz atmak değildir. Tayyip Erdoğan’ın en önemli özelliği milletin diliyle konuşmasıdır, samimi ve hasbi olmasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu Türk siyasetine üslup problemini kazandırmıştır. Sakil ifadelerle hitap etmek, bir ülkenin başbakanını aşağılayan sözler sarfetmek, değil bir ana muhalefet liderine, hiç kimseye yakışmaz. Meydan dili, CHP liderinin reklamlardaki makyajını döküyor, gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor.
 
 
* AK Parti ile niye 3’üncü dönem?
 
12 HAZİRAN SEÇİMLERİ BÖLGE İÇİN DE ÇOK?ÖNEMLİ
Güven ve istikrarın kalıcı hale gelmesi büyük önem taşıyor. AK Parti önemli yatırımlara, hizmetlere imza attı, Türkiye’yi karanlık tünelden çıkararak güven ve istikrarla buluşturdu. Gelişme ve büyüme için bu sürecin devam etmesi gerekiyor. Yoksa onlarca yılda yapılanların bir çırpıda silinip atıldığına geçmişte şahit olduk. Demokratik hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınması, milletin iradesinin şekillendirdiği bir anayasanın hazırlanması en hayati konudur. Özal döneminde yaşanan gelişme 28 Şubat sürecinde akamete uğratıldı, kazanımlar bir bir geri alındı. 12 Haziran seçimleri bugüne kadarki en önemli seçimdir, tarihi niteliktedir. Dünya yüzyılın küresel mali krizinden çıkmaya çalışıyor, bölgemizde önemli siyasi çalkantılar yaşanıyor. Türkiye bölgede istikrar abidesi konumunda, herkesin medet umduğu ülke durumunda. 12 Haziran seçimlerinden çıkacak sonuç sadece Türkiye’nin selameti açısından değil, bölgenin selameti açısından büyük önem taşıyor. AK Parti, yalnızca milletimizin umudu değil, bütün bölge halklarının umudu haline gelmiştir, umutlar kırılmamalıdır.
 
 
 
Kaset skandalları DENGEYİ?nasıl etkileyecek?
MHP’DE EKSEN KAYMASI VAR
 
AK Parti’nin bu tür skandallar üzerinden siyaset yapması, bunlardan fayda umması gibi bir durum söz konusu değil. Başbakanımız eleştiriler üzerine bazı açıklamalar yapmış, özel hayatla ilgili ilkesel düşüncesini ortaya koymuştur. Hukuki sonucu olmayan ama siyasi sonucu olan işler olabilmektedir. Bence meselenin kişisel ahlak tarafından ziyade, zihniyet değişimini yansıtan tarafı daha önemli. MHP tabanı yönetimin kendisinini temsil etmediği, maneviyattan uzaklaştığı ve partinin eksen kayması yaşadığı yönünde bir algıya kapılıyor.
 
CHP DE HÜKÜMETİ SUÇLAMIŞTI
CHP de hükümeti suçlamıştı, ancak sonraki değerlendirmelerde kendi içinde bir iktidar mücadelesi yaşandığına yönelik yorumlar yapıldı. AK Parti’nin ne böyle bir şeye ihtiyacı var, ne de böyle bir tarza ve yönteme sahiptir. Bahçeli’nin Hocaefendi’yi hedefe koyması ve cemaatin faaliyetlerini durdurması gerektiğini söylemesi bile MHP’deki eksen kaymasına bir örnektir. Merhum Türkeş’in takdirle andığı ve faaliyetlerini örnek gösterdiği bir cemaati bu şekilde suçlaması, MHP’nin Türkeş’in ideallerinden ve siyasi çizgisinden ne kadar uzaklaştığını ortaya koyar.
 
DEMİREL VE UZAN ARASINDA KALIYOR
 
Sayın Kılıçdaroğlu, Demirel’in siyaset tarzını yeniden hortlattı. Dün dündür, bugün bugündür yaklaşımı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin geçmiş politikalarını ve anlayışını unutan popülist tarzını ifade ediyor. Kılıçdaroğlu Demirel ile Uzan arasında gidip geliyor. Bu bile, CHP’nin statükocu yüzünü deşifre etmeye yeter. Ergenekoncular ve bilumum statükocular yeni CHP şemsiyesi altında ittifak ediyor. Başbakanımızın statükonun bekçisi sözü tam da bu durumu ifade ediyor. AK Parti, milletin iradesini taciz eden, demokrasiye kast edenlerle mücadele ediyor.
 
AÇILIM BDP’Yİ BOZDU
AK Parti Kürt kardeşlerimizin sahici meselelerini dert ediniyor, onların çözümü için çaba gösteriyor. Kürt meselesi çok boyutlu bir meseledir ve ilk defa AK Parti iktidarı çözüm yolları aramaktadır. BDP’ninki ise Kürtlerin meseleleri değil, PKK’nın örgütsel hedefleridir. Öyle olmasa Kürtlere yatırım yapan iş adamalarının makinelerini yakmaz, Kürtlerin düşüncelerini ifade eden STK’ları tehdit etmez, işini yapan esnafa zorla kepenk kapattırmaz, bölgede hizmet eden öğretmenleri, imamları, doktorları hedefe koymaz. AK Parti’nin çözümden anladığı Kürtlerin ve diğer toplum kesimlerinin
demokratik hak ve özgürlüklerini geliştirmek, insanca bir yaşam ortamı sağlamaktır. BDP’nin çözüm dediği ise PKK’yı meşrulaştırmak, Öcalan’ı kurtarmak, Kürt etnik milliyetçiliği temelinde özerk veya otonom bir bölge oluşturmak. BDP, terör örgütüne alan açmaya çalışırken kendi siyasi alanını daraltmakta, demokrasiyi anlamsızlaştıracak söylemler içine girmektedir. Demokratik Açılım, BDP’nin ezberini bozmuştur.
 
 
TSK POLEMİKLERE ALET OLMADI
“Kriz siyaseti yürüten CHP, başka kurumların süreçlere müdahale ederek siyasi taraf haline gelmesini teşvik etmiştir” diyen Başbakanın eski Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Doç. Yalçın Akdoğan, “TSK, sorumlu ve duyarlı tavır takınarak demokrasiye ve hukuk sistemine bağlılığını ortaya koyan bir anlayış içine girmiştir. Bazı siyasetçilerin yakışıksız polemiklerine alet olmamaları da olumlu bir durumdur. Her kurumun asli fonksiyonlarına dönmesi ve kendi alanında faaliyet göstermesi doğru olandır” dedi.
 
Türkiye