CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun, Silvan'da 13 şehit verilmesi ile ilgili yaptığı “Şimdi barışın dilini konuşmak mecburiyetindeyiz. Yakıp yıkmak ve öldürmekle, çeyrek yüzyılı aşkın zaman geçirdik ve bunun çözüm olmadığını gördük. Olsaydı, bugün 50 bine vardığı belgelenen can kaybı yaşanmazdı” açıklamasının, gazetecilere elektronik posta yoluyla gönderildikten 20 dakika sonra geri çekilmesi, "CHP'de yeni kriz" tartışmalarına yol açtı. Elektronik postanın gazetecilere gönderildikten sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ’na telefonla okunduğu ve “Şimdilik beklesin” talimatı üzerine geri çekildiği öğrenildi.
 
“Maili dikkate almayın”
 
Milliyet'in haberine göre; Tanrıkulu, cuma akşamı TBMM Genel Kurulu’nda Silvan’daki terör saldırısıyla ilgili görüşmeler sırasında oturduğu yerden söz alarak bir konuşma yaptı. Tanrıkulu’nun bu konuşması CHP Genel Merkezi'nde gönüllü olarak danışmanlık yapan bir isim tarafından, cumartesi günü saat 13.57 ’de kişisel "gmail" hesabı üzerinden bazı CHP muhabirleri ile köşe yazarlarına gönderildi. Ancak yine aynı ismin aynı e-posta hesabından saat 14.17 ’de bu kez “Kısa süre önce bu mailden Sezgin Tanrıkulu adına yollanan mail iptal edilmiştir. Lütfen dikkate almayın. Saygılar” açıklaması yapıldı. Ancak gönderilen ilk elektronik posta, bazı haber ajanslarına da ulaştığı ve ajansların ikinci açıklamadan önce konuyu haberleştirdiği için, Tanrıkulu'nun ifadeleri kriz yarattı.
 
Kılıçdaroğlu “beklesin dedi” iddiası
 
Tanrıkulu'nun kullandığı ifadelerin CHP'de krize neden olduğu ve bu nedenle geri çekildiği iddiaları basına yansıdı. Tanrıkulu'na sansür uygulandığı yönündeki yorumlara rağmen CHP Genel Merkezi, dün, konuyla ilgili bir açıklama yapmadı. Ancak açıklamanın gazetecilere gönderildikten sonra telefonla Kılıçdaroğlu'na okunduğu ve "şimdilik beklesin" talimatı üzerine geri çekildiği iddia edildi.
 
CHP İletişim Koordinatörlüğü'nde ise konuyla ilgili olarak, "Söz konusu e-posta bizim chp.org.tr uzantılı resmi adresimizden gönderilen bir mesaj değil. Bu işte bizim bir katkımız, ilgimiz yok. Bizim gönderdiğimiz bir mesaj değil ki geri çekmemiz söz konusu olsun. Haber akışımız da böyle bir mesaj yok, ortada sansür denilecek bir durum yok ” değerlendirmesinin yapıldığı öğrenildi.
 
Tanrıkulu ’nun Genel Kurul tutanaklarına da geçen açıklaması şöyle:
 
“Son 30 yıl çatışmayla iç içe yaşanan yıllar oldu. Sadece çatışmayı görerek büyüyen, çatışmaktan başka bir alternatifi hayaline dahi getiremeyen, ancak neden çatışıldığını da bilemeyen, çatışmaya sürükleyen sebeplerden habersiz nesiller yetiştiriyoruz. Gelecek kuşaklara mirasımız bu olmamalı. Yakıp yıkmak ve öldürmekle, çeyrek yüzyılı aşkın zaman geçirdik ve bunun çözüm olmadığını gördük. Olsaydı, bugün 50 bine vardığı belgelenen can kaybı yaşanmazdı. Bir 30 yıl daha böyle geçebilir. Bu 50 bin kişi bugün aramızda olsaydı, bugün Türkiye çok farklı bir yer olabilirdi. Onları yitirmeseydik, çok daha farklı bir noktada olabilirdik. Gençlerimizi, geleceğimizi yitirdik, yitirmekteyiz. O nedenle, şimdi barışın dilini konuşmak mecburiyetindeyiz. Bu, boynumuzun borcudur. Son olaylarla beraber, birden Türkiye ’nin dört bir yanında, savaş ortamı içine düşüverdik. Savaşın diliyle konuşmaya başladık.”